Bölüm 16

2.4K 152 17
                                    


Giray' ı emzirip altını değiştirdim. Ardından üstünü değiştirdim ve kundaklayıp Taha' yı çağırdım. "Efendim güzelim." Elimle köşede duran katlamalı beşiği gösterdim. "Şu beşiği ve örtüleri getirir misin?" Taha başını salladı. Eşyaları aldı ve salona beraber girdik. Abimler bizi görünce mutfaktan çıktı ve salona geldiler. Talha beşiği kurdu. Egemen abim de Talha' ya yardım etti. Beşik bitince de Giray' ı beşiğe yerleştirdim. Uyanır gibi olunca beşiği yavaşça salladım. Hemen uykuya geri döndü. "Eveeet konuşalım mı artık?" Selim abim gergince gülümsedi. "Abi sizi yargılamam. Bunu hiç yapmadım ama bir an olsun bana güvenmediğinizi hissettim." Selim abim yanıma geldi ve birlikte koltuğa oturduk. "Güzelim, kalbimizin en değerli parçası. Biz sana neden güvenmeyelim. Yeni doğum yaptın. Her şey üst üste gelmeye başladı. Bir de bu konu üstüne gelirse vereceğin tepkiyi ölçemedik. Bu yüzden söylemedik. Hem sen içeride bebeğin ile ilgileniyordun." 

"Neden gelmiş peki? Yine ne istiyor?" Egemen abime baktı Selim abim. "Bebeklerin karışıldığını duymuş. Bize seni bırakmamızı söyledi. Gelin barışalım dedi. Seninle aramızda ki bağı koparmamızı istiyordu. Bizde bizi tanımak bile istemeyen, hiç yüzünü görmediğimiz bir kızı kardeşimiz olarak görmemizi ve seni bırakmamızı istiyordu. Kavga ettik. O sırada sesimizi duymuşlar herkes aşağıya indi. Tabi biz onun anında getirdiği itler ile uğraşırken silahı çıkardığını fark edememişiz. Zaten sonrasını biliyorsun. Sen o adamı vurdun. Askeriyeden adam geldi ve onları alıp gittiler. Hem senin o adam ile karşı karşıya gelmeni istemiyoruz." Dedikleri ile şok olmuştum. "Bölüyorum ama birisi bana bu adamın kim olduğunu söyleye bilir mi?" Talha' ya döndüm. 

"Ozan Yurtsoy. Sözde dayımız. Annemin abisi. Defalarca abimlerin askerlik hayatını bitirmeye çalıştı. Elinden ne geliyorsa yaptı. Hatta amcamların bana kötü baktığına ve şiddet uyguladıklarına dair sahte kanılar çıkarttırdı. Ama öyle bir şey yoktu tabi. Tamamen bir yerlerinden uyduruyordu. Sonra benim de asker olduğumu öğrendi. Yani MSÜ sınavına girdiğimi öğrenmiş. Daha da hırslandı. Kazandığımı öğrenince de delirdi. Olay bundan ibaret." Abimle döndüm. "Porsuk denen o şerefsiz nerede?"

"Askeriye de. Aşağıda ki özel hücrelerden birisinde tutuluyor. Neden sordun ki?" Başımı salladım. "Güzel. Kalkın o herifin sorgusuna biz gireceğiz. Kalkın ben Giray ve kendimi hazırlayayım. Sizde hazırlanın çıkalım."


-Yazarın Anlatımından-

Kardeşinin hızla yerinden kalkıp oğlunu alıp içeri gitmesi ile Selim bir şey diyememişti. Çok hızlı gerçekleşmişti o an. Selim başını iki yana sallayıp arkasına yaslandı. "Gerçekten deli bu kız. Başka bir açıklaması olamaz." Baha çoktan üniformasını giyinmişti bile.

Baha kendisi hazırlanıp ardından oğlunu hazırlamıştı. Odadan çıktığında abileri salondaydı. Yanlarına gitti. "Hadi çıkalım." Hepsi başını sallamıştı. Biliyorlardı kardeşlerinin inadı çok büyüktü. İnat etti mi kimse onu durduramazdı. Biliyordu hepsi bunu. Egemen askeriyeye haber vermiş. Agah Albay ile konuşmuştu. Direk sorgu odasına gideceklerdi. Aşağıya inip arabaya bindiler. Egemen ve Selim önde Talha ve Baha arkadaydı. Baha üstüne emzirme örtüsünü örttü ve oğlunun karnını doyurmaya başladı. "Albayın haberi var değil mi?" Egemen başını salladı. "Askeriyeye gidince direk sorgu odasına gireceğiz." Başımı salladı Baha. Eşine döndü. "Giray ile bir iki saat kalabilirsin diye düşünüyorum." Talha başını salladı. "Merak etme sen." Askeriyeden içeri girdiklerinde Baha üstünü düzeltti ve aşağıya indi. Etraf da ki askerler Baha Yüzbaşını gördüklerinde sevindiler. Baha oğullarını Talha' ya verdi. "İçeride bekleyin. Abi hadi."

Baha önde diğerleri arkada içeri girdiler. Ezbere bildiği yoldan tekrardan geçmek ona acı verdi bu sefer. Birkaç dakika sonra babasının katili olan herifle karşı karşıya gelecekti. Kendini sakinleştirmeye çalışıyordu. Sorgu odasının önüne geldiğinde durdu ve abilerine baktı. Selim ve Egemen başları ile onayladı. Baha' ya bir dosya uzattı Egemen. Baha dosyayı alıp içeriye girdi. Ağzı yüzü dağılmış bir şekilde oturuyordu sandalyede. Elleri masaya kelepçeliydi. Kapının kapanma sesi ile Porsuk başını kaldırdı. Baha elinde ki dosyayı masaya attı. Tok bir ses çıktı.

VATAN İÇİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin