Bölüm 19

1.9K 146 15
                                    


Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


"Ateş, Ege siz önden gidin. Yavuz sen de kendine iyi bir yer bul. Hem iyi nişan alabileceğin hem de iyi saklanacağın bir yer bul. Yusuf sen Egemen ile beraber git. Deniz sen benimle gel. Talha ve Baha siz de berabersiniz. Sizden tek bir şey istiyorum sadece. İyi saklanın ve en ufak bir şeyde hemen haber verin. Baha duyguların ile değil mantığın ile hareket et." Abime baktım. "Söz verdim size. Duygularımı bu işin içine katmayacağım. Her zaman görevlerde nasıl yapıyorsam öyle yapacağım." Abim başını salladı. "Hadi. Hepinize güveniyorum. Giray Taha' yı sağlıklı ve iyi bir şekilde annesine vereceğiz." Abime baktım ve gülümsedim. Ege bana baktı.

"Komutanım size Egesu' yu getireceğiz." Gözlerimi devirdim. "Ege benim çocuğumun ismi Giray, Egesu değil." Hepimiz hafif gülüp kendimize yer bulduk. Sırtımı arkasını saklandığımız kayaya biraz daha yapıştırdım ve kafamı geriye attım. Boş bir şekilde gökyüzüne bakmaya başladım. "Baha?" Başımı yana çevirdim. Çatallaşmış sesimle konuştum. "Efendim?" Bir elini kaldırdı ve yüzüme koydu. Dokunuşu ile gözlerimi kapadım. "Yapma hayatımın anlamı, nefes alma sebebim. Sessiz kalma. Sen sessiz kaldıkça ben bitiyorum. Sen sessiz kaldıkça olacaklardan korkuyorum."

"Ben susmuyorum Talha. Sadece zamanını bekliyorum. Konuşuyorum ama bağırmıyorum." Hafifçe güldüm. "Baha senin bağırman lazım. Eğer sen bağırmıyorsan bir sorun var demektir. İçine atıyorsun demektir. Yapma bunu güzelim yapma." Tam ağzımı açmıştım ki telsizden gelen ses ile oraya dikkat kesildik ikimizde. "Mağaranın girişinde hareketlilik var. Üç tane adam çıktı. Ellerinde silah var." Kayadan sırtımı ayırdım ve silahımı alıp kayaya dayadım. Beni görmeyeceklerinden emin olduktan sonra silahın dürbünü ile mağaranın girişine baktım. Aralarından birisi o gün ki adamlardan birisiydi. Talha' ya döndüm. "Senin vurduğun adam." Başımı salladım. Silahımı indirip ucuna susturucu taktım. Silahımı tekrardan aynı hale getirdim. Tek tek üçünü de vurdum. "Baha ne yaptığını zannediyorsun sen?" Abimin sert sesi ile bir an ürperdim. "Üzgünüm Onbaşım ama bunu yapmak zorundaydım. Her bir saniye bir can demek. O şerefsizin daha fazla zarar vermesine izin veremem, veremeyiz." Abimin sert bir soluk verdiğini duydum.

"Herkes yerinden dikkatlice çıksın. Dikkatli olun sizi fark etmesinler. Karargaha döndüğümüzde bunu konuşacağız seninle Baha Yüzbaşı." Bir şey demedim. Talha ile beraber yerlerimizden dikkatlice kalktık ve yürümeye başladık. Hepimiz bir araya toplandığımızda etrafa dikkat ede ede ilerliyorduk. Mağaranın yakınına geldiğimizde hepimize işaretler verdi. Abimler, ben, Ateş ve Talha ön taraftan ilerlerken Ege, Deniz, Yavuz, Yusuf arka taraftan ilerliyorlardı. Mağaraya girdiğimizde birisi seslendi. "Ako nerdesiniz oğlum? Baba çağırıyor. Altı üstü süt alacaktınız bee." Kalbimin üzerine bir yük bindi. Oğlum acıkmıştı. Adam bu tarafa geldiğinde biz de karanlık tarafta saklandık. Adam bize yaklaştığında Egemen abim bizden önce davrandı ve silahını Talha' ya verdi. Adamın ağzını bir eli kapadı. Diğer eli ile çakısını boynuna dayadı. 

VATAN İÇİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin