10. Cam Kavanozlar

227 25 8
                                    

Saat sabahın 10'u olmak üzereydi, işime giden yolda arabamla gidiyordum. Ya da şöyle demeliyim, eski işim. Malum, dün gece kovulmuştum. Bunu hâlâ sindirebilmiş değildim. Bay Kendrick'in benimle o kadar saygısızca konuştuğuna inanamıyordum. Sırf dosyayı masamda unuttuğum için işten çıkarıldığıma da inanamıyordum. Onu iş yerime hiç getirmemeliydim. Ama gittiğim neredeyse her yere o dosya ve not defteriyle gider olmuştum. Olur da yeni bir şey öğrenirsem hemen kayıt altına almak istiyordum sadece. Böyle biriydim, ne yapabilirim? Ama tabi aptalca bir hata yapmıştım ve bu, işime mâl olmuştu.

İş yerine vardığımda karşımda dikilen binaya bakarken yüzüm asıldı. Burayı özleyecektim. Berbat bir gün bile geçirsem buraya gelip çalışmaya fazlasıyla alışmıştım.

İçeri girip doğrudan odama geçtim. Ruby'nin dosyası ve not defterimle birlikte odadaki kişisel eşyalarımın hepsini düzgünce topladım. Odamın önünden geçmekte olan Bay Kendrick beni içeride görünce kapının önünde durmuştu, başını memnuniyetsizce iki yana sallayıp yoluna devam etti.

"Göt herif." diye mırıldandım kendi kendime.

Bana ait her şeyi aldıktan sonra kucağımda eşya kutumla odadan ayrıldım.

Benimle aynı bölümde çalışan iki kadın da benimle aynı koridordaydı, karşımdan bana doğru yaklaşıyorlardı. Önce bana sonra birbirlerine baktılar. Gülüştüklerini ve birkaç kaba yorum yaptıklarını duydum, sonra da yanımdan geçip gittiler.

Tabi ki. Bu lanet yerdeki herkes kaba olmak zorundaydı. Neden hâlâ burada kalmayı istiyordum onu da anlamamıştım. Her şeyin anlamsız olduğu kötü bir kabusun hayat bulmuş hâliydi burası.

Biz sebebini anlasak da anlamasak da her şeyin bir sebepten dolayı gerçekleştiğine inanırdım. Bu işte artık çalışmayacak olmam, benim aslında burası için yaratılmadığıma, başka bir şeyi takip etmem gerektiğine işaret ediyordu.

Binadan çıkıp arabama bindim. Arabayı çalıştırıp yavaşça sürmeye başladığımda sessizce fısıldadım: "Sikeyim burasını."

...

Günün ilerleyen saatleriydi, Tiffany'yi aramıştım ve evine saat kaç gibi gelebileceğimi ayarlamıştık. Buluşma saatimiz öğleden sonra 4'tü. Onun evine varmam ekstradan 1 saat alıyordu, bu yüzden evinin önünde durduğumda saat 5.30 sayılırdı.

Kapının önünde dikilip onu selamladım. "Hey."

Tiffany beni görünce soruları peş peşe sıralamıştı. "İyi misin? Üzgün görünüyorsun? Gergin misin yoksa?"

"Yani, evet, biraz gerginim. Ama iyi olacağız. Ruby dosyası yüzünden işimi kaybettim de."

Söylediklerimle ağzı bir karış açıldı. "Ne? Ne zaman?!"

"Geçen gece patronum... eski patronum, beni aradı ve her şeyden haberinin olduğunu söyledi. Yanlışlıkla dosyayı ve not defterimi ofisimde unutmuşum, o da her şeyi okumuş. Hayal kırıklığına uğramıştı, bana hakaretler edip sonra da beni kovdu. Bugün de iş yerimden eşyalarımı toplayıp orayla ilişkimi tamamen kestim."

"Vay canına. Çok üzgünüm, ama anladığım kadarıyla patronun tam bir götmüş zaten. Bunlar yüzünden umudunu yitiremezsin, Angel." dedi Tiffany beni evine davet ederken. Birlikte içeri geçtik. Tiffany ikimiz için bardaklara su doldurmaya başladı.

"Haklısın. Hedefine ulaşmaya çok yakınsın, aynı şekilde ben de. O yere gittiğimizde her şeyi bitireceğiz ve bu işin arkasındaki her bir kişiyi ifşa edeceğiz. Bu akşam kaydedeceğimiz videoları yayınlayacaksın ve eski patronun senin gibi birini elinden kaçırdığı için tam bir aptal gibi hissedecek." dedi Tiffany beni avutmak istercesine.

RUBY'NİN GÜNLÜĞÜ 3: GÜNLÜĞÜN ARAŞTIRILMASI ➵ TÜRKÇE ÇEVİRİ (+18)Where stories live. Discover now