• 27. Bölüm •

59.8K 3.7K 3.4K
                                    

🐿

Kemal gitmişti...

Her ne kadar aksini düşünsemde ertesi sabah kalktığımda yanımda yoktu. Hatta evde bile yoktu.

Tatil günü olduğunu bildiğim için Neriman teyzeye sormuştum. O da Kemal'in tatil günlerini normalde hep yatarak geçirdiğini ama o sabah haber vermeyip, erkenden çıktığını söylemişti.

Akşam olduğunda ise Neriman teyze merak edip aramış ve geç geleceğini öğrenmiştik. Muhtemelen ben uyuduktan sonra gelmişti eve, çünkü uyuya kalana kadar bir kulağım hep kapıdaydı ve kapı sesi hiç duymamıştım.

Hiçte merak etmemiştim ki...

Bugün ise haftanın ilk günüydü ve aşırı derecede sıkıcı bir okul günü geçiriyordum.

Sonunda dayanamayıp Okan'a mesaj attım ve beraber kantine indik. Ben sadece vişneli bir meyve suyu alıp, pipetine eziyet ederek içiyordum. Okan ise 3 karışık tost, 2 tane de soda almış ve buna sadece ara öğün demişti. Ayı bu çocuk gerçekten.

"Hadi kanka kalkalım ders başlıcak birazdan. Benim ders dört lensli Necip psikopatının dersi. Geç kalmıyım"

Gülerek. "Allah kurtarsın karşim." Dedikten sonra ayağa kalktım.

Beraber kantinin kapısına doğru ilerlerken, omzumda hissettiğim ani baskıyla dengemi kaybedip yere düştüm. Yan bir şekilde düştüğüm için omzumun acısıyla inledim.

Okan hemen yanıma eğilip, kolumdan tutarak kaldırmaya çalıştı ama omzum sert düşmeden kaynaklı aşırı derecede acımıştı.

"Siktir!" Dişlerimin arasından acıyla inlemiştim.

"Onu zaten sen yaptırmıyor muydun?" Bakışlarımı duyduğum alaycı sese çevirdim.

12. Sınıf olduğunu biliyordum ama adını bilmiyordum. Daha önce konuşmuşluğumuz bile yoktu ama homofobik olduğunu biliyordum. Bizzat gelip bana bulaşmamıştı hiç. Taki şu ana kadar.

Hala mide bulandırıcı bakışları üzerimdeyken Okan'ın yardımıyla ayağa kalktım. Her ne kadar canım yanmış olsada yüzüme yansıtmamaya çalıştım.

"Var sayalım ki cevabı evet, peki bu seni ne kadar ilgilendirir?" Cevap bekler gibi kaşlarımı kaldırdım.

Cevap vermemi beklemiyor olmalıydı ki şaşırmıştı. İsmini bilmesem de saçma salak şeylerden olay çıkardığını biliyordum bu çocuğun. Olgunluk namına tek bir şey yoktu.

Aslında böyleleriyle konuşmaya bile tenezzül edemezdim ve konuşmazdım da ama bugün üzerimde gereksiz bir sinir vardı ve bu çocuk yanlış günü seçmişti.

"Gevşek gevşek konuşma! Konuşacak bir ağızın kalmaz yoksa!"

"Uzatma Ceyhun. Durup dururken çocuğa çarpan sendin, devam etme olay çıkmasın." Okan'ın ciddi çıkan ses tonuyla konuştu.

"Sen karışma Okan! Yanındaki ibneyle konuşuyorum ben." İbne nerken yüzünü buruşturmayı ihmal etmemişti.

Bir kaç adım atarak Ceyhun denen piçe yaklaştım ve tam önünde durdum. Ne yaptığımı anlamaya çalışıyordu. Elimin tersiyle yakasında sanki toz varmış gibi silktim ve gülümsedim.

Cesur Velet (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin