• 63. Bölüm •

30.6K 2.3K 1K
                                    

Selaam güzellikler. Aynen #şükür

Valla ne kadar süredir yokum bilmiyorum, zaman kavramım şu bir kaç haftadır sıfırdı. Her bölümü yazmak için başına oturduğumda 2 dk geçmeden bir şey çıktı aşırı boktan bir süreçti. Neyse fazla uzatmıcam aşırı yoğun bir kaç haftaydı benim için (her yönden). En az ben de sizin kadar Aşkın Kemal yokluğu çektim. Keyifli okumalar o yüzden <3

🐿

4 Ay sonra...

"Anne nerede bu kırmızı tişörtüm?" Diye içeri doğru bağırdım.

"Oğlum odandadır, en son yıkamıştım onu."

Tüm çekmeceleri açık olan dolabımın önünde sinirle ofladım. Yoktu işte yok!

En az üç kere daha baktığım çekmeceleri, bozulmasını umursamadan tekrar aramaya başladım.

"Zıkkımın kökü tişört yer yarıldı içine girdi sanki." Elime gelen turuncu tişörtü sinirle yere attım. "Sikeyim senin gibi turuncu tişörtüde."

"Bulamıyorum işte bulamıyorum!"

"Aşkın bağırıp durma, sabahtan beri başımı şişirdin." Mutfaktan geliyordu annemin sesi. "Kemal gelmek üzeredir acele et."

"O tişörtü bulmadan hiçbir şeye acele falan etmicem."

"Ya sabır." Dediğini duydum annemin. "Başka bir tişört bul oğlum, şart değil ya onu giymen."

"Şart." İnatla mırıldandım ve aramaya devam ettim. "Onu bulmam şart, o olmadan hiçbir yere gitmem."

Talan ettiğim çekmeceden çıkmayan tişörtüm yüzünden yenilmiş gibi yere oturdum ve sırtımı boş duvara dayayarak bağdaş kurdum. Yorulmuştum.

Gözlerim açık olan valizime değdi.

Dolu olan valiz kapanmak için sadece tek bir şeyi bekliyordu. O da sabahtan beri bulamadığım kırmızı tişörtümdü. Bulamadığım her saniye hem kendim bunalmış hem de annemi bunaltmıştım, birbirimize bağırıp duruyorduk. Babam ise bize karışmamanın en mantıklı hareket olacağını düşünüp salonda sessizce oturmuştu.

Bugün Ankara'ya gidiyordum.

Çok isteyerek ve bir o kadar da istemeyerek.

Valizim tam bir hafta önce hazırlanmaya başlamıştı, yani tam bir haftadır odamın ortasında açık bir valiz vardı ve ben onu kapatmak istemiyordum. Çünkü kapatmam demek gitmek için hazırım demekti ve ben hiç hazır değildim.

Sızlayan burnumu umursamayıp oturmaya devam ettim kıpırdamadan.

Ne kadar süre o şekilde kaldım bilmiyorum ama zil sesini duyduğumda ancak dalgınlığımdan sıyrılabilmiştim.

"Ay hoş geldin Kemal, geç oğlum geç."

"Hoş buldum." Kalın sesi kulağıma iliştiğinde her ne kadar koşarak yanına gitmek istesemde kıpırdamadım.

Annem ve babamla selamlaşıp ayak üstü kısa bir kaç cümle kurdular, sonra Kemal'in ismimi söylediğini duydum ama ne dediğini tam anlayamadım.

"Ay nerede olacak oğlum, odasında. Sabahtan beri çıkmadıki oradan. Diyorum kalk Kemal gelicek çıkmanız gerek, geceye kalmayın ama kime diyorsam ancak bağırıyor, sızlanıyor. "

Cesur Velet (bxb)Where stories live. Discover now