Asla kafamda kurduğum Kemal'e benzer birisini bulamıyordum bu yüzden de herkes kendisi hayal etsinciydim ama ig'dan biriniz bana bunu atınca dedim kemal bu yani tam olarak kemal. İsteyen yine kafasındakiyle devam etsin ama hayal edemeyenler için söyliyim kemal bu
Oops! Ang larawang ito ay hindi sumusunod sa aming mga alituntunin sa nilalaman. Upang magpatuloy sa pag-publish, subukan itong alisin o mag-upload ng bago.
Nasıl ama ateş etmiyor mu ya🤌🏿
🐿
Ellerim ceplerimde, giriş yapacağımız mekana bakıyordum tuhafça. Ben öylesine bir mekana gideriz diye beklerken, Okan neredeyse şehrin en büyük mekanına getirmişti bizi.
"Okan abartmamış mısın sanki biraz?"
Gözleri parlayarak mekanın kapısına bakarken sırıtıyordu. "Hak ediyoruz." Dedikten sonra hadi diyerek kapıya doğru ilerlemeye başladı. Yener'le birbirimize bakıp, gözlerimizi devirdik ve yanına doğru yürümeye başladık.
Okan'la Yener mekanın kapısında duran iri yarı 2 adamın ortasından geçti sırayla. Tam arkalarında ben de girecekken omzuma konan elle olduğum yerde kaldım.
"Dur bakalım sen."
Kaşlarımı çatarak elin sahibi korumaya döndüm. Bir adım geri çekilerek tutuşundan kurtuldum ve sorgularcasına bakıp "Neden?" Diye sordum.
"Çünkü çocukları içeri almıyoruz." Dedi gülümseyerek. Bu sırada Yener ve Okan yanımıza yaklaştı.
"18 yaşından büyüğüm ben."
"Ya öyle mi?" Dedikten sonra diğer korumaya dönüp bariz bir alayla "Duydun mu Samet 18 yaşından büyükmüş abimiz." Dedi.
Tamam küçük duruyordum ama o kadar da değil. Okan araya girip "Aynı okula gidiyoruz, hepimiz son sınıfız." Dedi.
Adam laf anlayacak bir tipe benzemiyordu, bu yüzden uzatmadan altıma giyindiğim siyah kottan cüzdanımı çıkardım ve içinden kimlik kartımı alıp ona doğru uzattım.
"Artık bir sorun olduğunu düşünmüyorum?"
Adam gözlerini kısarak karta baktı ve başını iki yana sallayıp. "Arkadaşların girebilir ama seni alamam çocuk. Bizi uğraştırma ve git." Dedi.
"Kimliğinde gördün işte 18 yaşından büyük, bu yaptığınız çok saçma." Yener kimliğimi elimden alıp tekrar adamın önüne tutarak konuşmuştu.
Samet denilen görevli sesli bir şekilde oflayıp araya girdi. "Günde kaç kişinin sahte kimlikle buraya girmeye çalıştığını biliyor musunuz? Seni içeri alarak başımıza bela alamayız o yüzden uzatmayın ve uzayın."
Uzatmaya gerçekten gerek yoktu, adamların beni içeri almayacağı kesindi o yüzden adamı ikna etmeye çalışan Okan'a döndüm. "Okan siz girin içeri, uğraşmaya gerek yo..." Omzuma atılan kolla birlikte sözüm yarıda kalmış ve irkilmiştim.
