ben seni unutamıyorum-2

1.3K 126 95
                                    

Yarım saatin sonunda Chuya acil kapısında belirdi, hızlı adımlarla arabanın olduğu tarafa yürüdü. Arabaya bindiğinde Osamu aracı restorana gitmek için çalıştırdı ve sürmeye başladı.

Yol boyunca sürecek sessizliği ilk Osamu bozdu. "Kolunda kurşun yarası olan birinin şoförlüğüne güveniyor gibisin."

"Tedavisini ben yaptığım bir hastaysa ve abartılacak bir şeyi olmadığı kanaatindeysem neden güvenmeyim?" dedi Chuya. Gözlerini yoldan ayırıp Osamu'ya baktı, konuşmasına devam etti. "İstersen ben kullanabilirim. Her ne kadar otobüsü tercih etsem de araba kullanmayı da biliyorum."

Restorana geldiklerinde ikisi de arabadan indi, içeri girdiklerinde cam kenarındaki masaya geçtiler. Karşılıklı oturduklarında önlerindeki menüyü incelemeye başladılar.

Kısa süre sonra siparişlerini almak için garson yanlarına yaklaştı. Chuya kararsız kalmış olacak ki hala menünün sayfalarını çeviriyordu.

"İkimize de aynısından olsun. Güven bana buranın eriştesi çok lezzetlidir." dedi Osamu. Chuya onun yerine sipariş vermesini beklemiyor olacak ki yüzündeki şaşkınlığı gizleyememişti.

"Sen öyle diyorsan öyledir. Daha önce geldin buraya anlaşılan. Güzel mekan ama senin için biraz romantik değil mi?" Chuya suyundan yudum almadan önce konuşmuştu.

"Kiminle geldiğime bağlı. Karşımda oturan iş arkadaşım olsaydı ortamı romantik bulamazdım açıkçası." Osamu karşısındaki adamdan gözlerini bir saniye kaçırmadan konuşuyordu.

Sipariş verdikleri yemekler servis edildiğinde ikisi de önündeki yemekle ilgilenmeye başlamıştı. Osamu aklına gelen ilk şeyi söyledi. "Karakoldaki konuşmamızdan sonra bir daha yan yana gelmeyeceğimizi düşünmüştüm ama şu an karşılıklı yemek yiyoruz."

Chuya çatalına eriştesini dolarken konuştu. "Bir tarafın inatçılığını bırakması gerekiyormuş. Çok da zor olmadı. Sende denemelisin."

"Tavsiyeni denerim bir ara." dedi Osamu. Umursamaz görünmeye çalışsa da beceremiyordu.

Yemekleri bittiğinde Chuya, "Kalkalım mı? Daha içki ısmarlayacaksın. Saat çok geç olmadan evde olmalıyım. Yanına gelmek için izin aldığım günün acısını tüm nöbetleri bana yazarak çıkarıyorlar da. Yarın da nöbetim var tüm gece. Sen bana bir izin günün için laf etmiştin ama benim için sorun değil." dedi. Onun için ne denli bir fedakârlık yaptığını bilmesini istediğinden söylemişti.

"Benim için bedenini feda etmen ne ince düşünce. Bunu keşke zamanında yapsaydın." Osamu bunu Chuya'yı sinir etmek için söylediği gözle görünür bir biçimdeydi.

Hesabı ödedikten sonra ikisi de restorandan çıktı. Arabaya bindikten sonra kısa sürede bir diğer adresleri olan kafeye gittiler.

Chuya kafeye girdiğinde etrafa bakınarak bir masaya geçti. Ortamı aydınlatan loş ışık, kısık müzik sesiyle birleştiğinde sakinleştirici etkisi hissediliyordu. Osamu karşısına oturduğunda etrafa bakmaya devam etti. "Az kişinin oluşu saatten dolayı galiba." dedi Osamu. Chuya kafasını sallayarak onu onayladı.

Osamu konuşmaya devam etti. "Seninle en son ne zaman içmeye gittiğimi hatırlayamıyorum." Osamu lafını bitirdiğinde Chuya hemen cevap verdi. "Yaklaşık 2 yıl olacak." dedi. Birbirlerine uzunca baktılar, tek cümle ikisini de sus pus etmişti.

Bir süre sonra sohbetlerine sipariş verdikleri içecekler de dahil olmuştu. Osamu sanki sarhoş olmak ister gibi içiyor, gözlerini devamlı karşısındaki adama dikiyordu. Bakışlarını sabitleştirdiğinde sesini olabildiğince alçak tutarak konuştu. "Görüntüleri arasında karanlık gecenin, yitirilmiş sevincin düşünü kurdum."

"Ama kalbimi kırarak beni uyandırdı, görüntüsü yaşamın ve ışığın." Chuya şiirin devamını getirdi, elindeki bardağı masaya bıraktı ve ekledi:

"Sarhoş olmadığını şiir söyleyerek kanıtlamaya mı çalışıyorsun Osamu? Yanakların kızardı, devamlı saçlarınla oynuyorsun. Kanıtlamaya çalıştığın şeyi bu davranışların çürütüyor."

"Seni her ittiğimde gitmediğin, bana sıkıca tutunduğun için teşekkür ederim Chuya. İlk kez canımdan çok sevdiğim biri beni bırakıp gidince boşluğa düştüm. Şimdi inadımı kırdım ve karşına çıktım. Yeniden birlikte olmak istiyorum seninle." Osamu konuşurken Chuya'nın masada duran elinin üzerine elini koydu ve sıkıca tuttu.

Chuya duydukları karşısında şaşırmıştı. Bir itiraf beklediği doğruydu ama bu kadar çabuk olmasını beklemiyordu. Gülümsedi, Osamu'dan ayırmadığı gözlerinin içi bile gülmüştü.

"Keşke bunları ayık kafayla söyleşmiş olsaydın." Chuya elini çekip, masadan hızla kalkarken konuştu. Aynı hızda Osamu'da ayağa kalktı, "Seni evine bırakayım. Sen geç arabaya hesabı ödeyip geliyorum." dedi. Chuya güldü, "Daha ayakta duramıyorsun, hesap ödemeyi geçtim arabayı nasıl kullanacaksın?" diyip kendisi hesabı ödedi.

Arabaya geçtiklerinde Osamu'yu yolcu koltuğuna oturttu, kendisi sürücü tarafına geçip arabayı çalıştırdı.

Yol boyunca ikisi de tek kelime etmemişlerdi. Chuya, Osamu'nun evine geldiğinde arabayı durdurdu.

"Söylediklerimi düşünmeni istiyorum. Cevabını bekleyeceğim Chuya. İyi ge..." Osamu'nun cümlesi Chuya'nın dudaklarına uyguladığı baskıyla yarıda kesilmişti. Osamu afallasada karşılık vermekte gecikmemişti. Aralarında geçen bu kısa öpüşme Chuya'nın kendini çekmesiyle sonlanmıştı.

"Özür dilerim." Chuya arabadan inerken Osamu'nun suratına bakmadan konuştu. Hızlı adımlarla yolun karşısına geçti, sokaktan geçmekte olan taksiyi durdurup binmişti. O taksiyle uzaklaşırken Osamu hala arabasında oturuyordu. Chuya'nın cevabını bu kadar kısa sürede vereceğini düşünmemişti. Eli istemsiz dudağına gitti, gülümsedi.

sapiens!! •soukoku•Where stories live. Discover now