özel bölüm

1.1K 77 99
                                    

Chūya önünde dikildiği boy aynasında kendine bakıyordu. Tek başına olduğu bekleme odası bir anda çukuru andırdı ona. Orada yalnızdı, uzun bir süre önce olduğu gibi.

Daha dün sevgilisinin kollarıyla sarmalanmış bedeni huzur içindeyken şimdi kara bulutlar hakim olmuştu. Sessizliği önceden sevse de bugün ondan nefret etmişti.

Duvardaki saate gözü iliştiğinde zamanın çarçabuk aktığını fark etti. Bir dakika bile onsuz geçiremeyeceğini düşünürken kaç saat geçtiğini anlayamamıştı.

Bekleme odasının kapısı açıldığında adımlar Chūya'nın arkasında son buldu. Omuzlarına konulan eller yavaşça aşağı kaymıştı. Beline sarılan kollara baktığında başını kaldırdı, aynadan baktığı yüzü onun aksine mutlu görünüyordu.

"Bu yüzünün hali ne? Özellikle bu günde. Ne düşünüyorsun kara kara?"

"Seninle bir ömür geçer mi diye düşünüyorum Dazai."

"Sen bunun kararını köpekten kaçtığın gün vermiştin zaten. Tabii sözde kaçmıştın aslı öyle değildi."

"Neymiş aslı?"

"Beni gördün ve tanışmak için korkmuş numarası yaptın. Hadi ama Chūya. Düğün günümüzde bari doğruyu söyle."

Chūya belindeki kolları tutarak çekti, Osamu'dan kurtulduğunda karşısına geçmişti. Yine her sinirlendiğinde kalkan tehdit parmağının hedefinde sevgilisi vardı.

"Tamam tamam. Ben senden, sen de köpeklerden korkuyorsun. Sakinleş."

Osamu karşısında gözleri öfkeden parlayan adama gülümseyerek yaklaştı, elini tutup dudaklarına götürdü.

"Olaya şöyle bakalım Dazai. Çocuklarımıza anlatacağımız bir tanışma hikayemiz var."

"Numara yaptığın kısımları söyleyecek miyiz?"

"Dazai!"

"Tamam açmıyoruz o konuyu. Hatırladım da o gün sadece bu gözler aklımdan çıkmamıştı, uyuyamamıştım."

"Köpeklerle arama girdiğinde korkmamam için elimi tutmuştun. Tüm gece elime bakıp sırıtmıştım."

-Flashback-

O gün Chūya okul çıkışında otobüse binmek yerine yürümeyi tercih etmişti. Girdiği sokakta bir sürü köpek olduğunu görünce yolunu değiştirmeyi düşündü. Normalde korkmazdı ama onların ani havlamaları onu ürkütüyordu.

Çantasının askısını sıkıca tutarak hızlı adımlarla yanlarından geçmek istedi. Köpekler havlamaya başlayınca sakinliğini koruyamamış koşmaya başlamıştı.

Çevrede üzerine çıkabileceği arkasına geçebileceği bir şey ararken ona bakan uzun boylu oğlanı gördü.

Ara ara bu çevrede karşılaşırlardı. Onu birçok kez baştan aşağıya süzme fırsatı elde etmişti.

Hafif dalgalı kısa koyu kahverengi saçları bir kakülle yüzünü kaplamış gözlerinin üzerine düşüyordu. Koyu kahve tonlarındaki gözleriyle tüm zamanların en iyi kahverengi tutulmasını kanıtlıyor gibiydi. Oldukça uzun boyu giyindiği trençkotla gizlenmiş merak uyandıran bir vücudu vardı. Belki de onu kendine böyle çekmesi ilgi duymasıyla alakalıydı.

Tanışmak için can attığı bu adama bakarak koşmaya devam etti. Arkasına saklandığında adam onun köpeklerden korktuğunu anlamıştı. Korkmaması için elini tuttuğunda gözleri de aynı anda buluştu. Chūya'nın mavi gözleri okyanusu andırmıştı ona. Derinliği ve güzelliği onu büyülemişti.

Chūya güvenli hissettiği bedenin arkasına sığınmış saklambaç oynayan çocuklar gibi gizleniyordu. O an burnuna dolan erkeksi koku tüm ciğerlerini işgal ederek başını döndürmüştü.

Uzun olan onu köpeklerin yanından uzaklaştırdığında sakinleşmesi için bir kafeye girmişlerdi. Chūya masaya geçtiğinde Osamu bir süre sonra elinde bir bardak suyla dönmüştü.

Belki beş saat belki yedi saat o masada oturarak konuşmuşlardı. Ara ara sohbetlerine söyledikleri içecekleri eşlik etmişti.

Günün sonunda Osamu, Chūya'yı evine bırakmış bu harika sohbetin bir daha olması için birbirlerine numaralarını vermişlerdi.

Başlarını yastığa koyduklarının üzerinden saatler geçse de ikisini de uyutmayan gecenin tek düşüncesi vardı. Birbirlerine karşı duydukları ilginin sonunun nereye varabileceğiydi.

-son-

"Yani ben haklıydım. Bana göz koymuş bir sapıktın Chūya. Köpekler bahanendi."

"Gerçekten beni ürkütmüşlerdi ama çok şükür orada sen vardın."

Chūya olduğu yerde yüzünü sevgilisine döndüğünde ellerini yanaklarına koymuştu. Parmaklarının ucunda yükselerek dudaklarına ulaştığında Osamu sadece karşılık verip geri çekildi.

"Makyajını bozmak istemiyorum Chūya. Bir an önce şu nikah olsun ve seni evimize götüreyim."

"Makyaj yapmadım Dazai."

Chūya, sevgilisinin kravatından tutup onu peşinden çekerek yürüttü. Osamu ne olduğunu bile anlamadan kendini kadife döşemeli koltukta otururken bulmuştu. Chūya kucağına çıktığında uzun olan başını "hayır" anlamında sallasa da o "evet" anlamında sallayarak gömleğinin düğmelerini açıyordu.

"Konuyu değiştirmek için yapıyorsun değil mi?"

"Evet Dazai. İşe yaradı mı peki?"

"Kesinlikle."

Osamu, kucağındaki adamın hızına yetişmeye çalışarak kendi gömleğinin düğmelerini açmaya başladı. Chūya dudaklarını birbirine kavuşturduğunda bu uğraşına son vermiş ellerini sevgilisinin saçlarına götürmüştü.

Bu birliktelikte baskın rolü Chūya üstlenmiş görünüyordu. Genelde kendini Osamu'ya bırakıyor olsa da bu sefer bunu istememişti.

Uzun olanın boynunda hissettiği sızı şiddetini arttırarak aşağıya indi. Turuncu saçlının sıcak dudakları her geçtiği yeri adeta mühürlüyordu.

Chūya daha aşağılara inmek istediğinde Osamu'nun kemerini çözmeye başlamıştı ki kapı açılma sesiyle donup kaldı. İçinde bulundukları durumu açıklayacak tek bir kelime yoktu.

"Tanrı aşkına tüm davetliler içeride sizi bekliyor, siz bir saat sonra zaten yapacağınız şeyi erkene çekiyorsunuz. Bir dakikanız var. Hemen salonda olun."

Arkadaşları Ryunosuke sinir dolu sözlerini sarf ettikten sonra kapıyı çarpıp bekleme odasından çıkmıştı. Her ikisi de onun ardında ayağa kalkıp üzerlerini düzelttiler.

"Odaya biraz daha geç girse nikahı ertelemek zorunda kalabilirdik."

"Ben de aynısını düşünüyordum Dazai."

Son bir kez aynada kendilerine baktıklarında ömürlerinin geri kalanını birlikte geçireceklerinin resmileşmesi için hazırlardı.

sapiens!! •soukoku•Where stories live. Discover now