2 - Doruk

257 4 0
                                    

••

Ellerini uzatmıştı bana. Gözleri hüzünlüydü. Dudakları titriyordu. Bir damla yaş aktı güzel gözlerinden.

"Gel bana. Seni çok seviyorum. Çok özledim. Gel, bak ben buradayım. Seni bekliyorum. Bekletme beni sevgilim." diyordu. Karanlıkta yüzünü zor seçiyordum. Önce hafiften esen rüzgar yerini kasırgaya bıraktı. Kaybediyordum onu. Ağlayarak ona doğru koşmaya başladım. Ben koştukça o uzaklaşıyordu. Kafasını eğdi. Oda ağlıyordu. Sonra yok oldu. Dizlerimde derman kalmayınca yere düştüm. Ağlamam hızlandı. Onu kaybetmiştim...

...

Her yeni günün başlangıcında, görmüş olduğu aşk ve acı dolu rüyalarına, bir yenisi daha eklenmiş, hatıralar gün yüzüne çıkmıştı.

Titreyerek bir kaya gibi ağır olan göz kapaklarını aralarken, ayaklarıyla ince beyaz elyaf yorganı ittirip yere düşürdü. Yüz üstü yattığı rahat yatağından doğrulmaya çalışınca sanki üzerinde binlerce ağırlık varmış gibi hissetmiş, doğrulamayınca tekrar yüz üstü yatmıştı. Vücudunda sanki hiç kemik kalmamış belden aşağısı yokmuş gibi hissediyordu. Başı ise zonkluyordu.

Zorlukla doğrulup yavaşça dönerek sırt üstü yattı. Arkası yatakla buluştuğunda belinden sırtına doğru şiddetli bir ağrı yayıldı ve bu ağrıdan dolayı gözleri ister istemez doldu. Bunca ağrısına rağmen zorlukla ayağa kalkmaya başaran genç adam, ayaklarıyla tepip attığı beyaz elyaf yorganın yerde olduğunu unuttu ve üstüne bastı.

"Ah!"

Düştüğü için sırtındaki ağrı daha da arttı ve küçük bir çığlık atarak kendini yere bıraktı. Tam o sıra büyük odanın beyaz renkli kapısı aceleyle açıldı ve kumral, buğday tenli, mavi gözlü genç bir adam telaşla içeriye girdi.

"Aman tanrım Doruk! İyi misin?"

Yerde boylu boyunca yatan arkadaşının kolunu telaşla tutarak kaldırmaya çalıştı.
Çocukluk arkadaşı ve aynı zamanda tek dostu olan Ardin'in yardımıyla ayağa kalkan Doruk, yine arkadaşı Ardin'in yardımıyla odasının solundaki banyosuna doğru ilerledi.

Ardin, banyonun beyaz kapısını serbest olan koluyla açtı ve Doruk'u kapağı kapalı olan klozetin üzerine oturttu. Pırıl pırıl parlayan küvetin musluğunu açtıktan sonra dolmaya başlayan suyun içine çikolata ve vanilya özlü duş jelini dökerek köpürttü.

"Olduu."

Bir süre küvetin yeteri kadar dolmasını bekledi. Ardından musluğu kapattı ve alnında biriken teri koluyla silerek Doruk'a yöneldi.

"Bundan sonrasını ben hallederim."

"Emin misin?"

"Ardin ben hasta değilim! Sadece akşamdan kaldım. İyiyim ben. Git."

Ardin hiç istemese de arkadaşının isteğini yerine getirdi ve banyodan hızla çıktı. Ardin çıktıktan sonra bir süre klozetin üzerinde oturan Doruk, ister istemez hayallere daldı.

"Vay be. Ne gün ama."

Söylediği ile zihninde dönenler çelişiyordu.
Oturduğu yerden kalkarak yavaşça küvetin içine oturdu ve arkasına yaslandı. Ardından mavi gözlerini banyoda gezdirmeye başladı. Evin diğer alanlarında da olduğu gibi burayı da Doruk'un ölen sevgilisi Rüya dizayn etmişti.

Tam şurada, banyo dolabının olduğu yerde onu ilk kez öpmüştü. Dolabın karşısındaki hilton lavaboyu temizlemek ile meşgul olan sevgilisinin arkasından sinsi sinsi yaklaşmış, kollarını beline sararak onu korkudan yerinden zıplatmıştı. Biricik sevgilisinin muhteşem dudaklarından çıkan o unutamayacağı sözler hala zihnindeydi. Gerçi onun neyini unutmuştu ki?

SAPLANTI / BİR AŞK HİKAYESİ Where stories live. Discover now