5- İntihar

129 2 0
                                    

Ne senden öncesi
Ne senden sonrası
Ayrılık aman
Ölümden yaman
Geçmiyor zaman geçmiyor
Ne anam, babam
Ne hoş hatıram
Yetmiyor canım yetmiyor

+18

Yanan şöminenin ısısı bile artık onun yüreğini ısıtmaya yetmiyordu. Elinde bilmem kaçıncı bitirdiği şişesiyle her şeyden vazgeçeli çok olmuştu. Gözünden akan inciler yüreğini de yakıp öyle akıyordu yere. Sanki biri yüreğini ellerinin arasına almış eziyor, parçalıyordu. Canı o kadar çok yanıyordu ki. Bu acının tarifi imkânsızdı. Yaşamayınca anlayamazdınız. Bu acının sonu ölümdü. Bomboştu içi. Hiçbir şey hissetmiyordu. Yaşayan bir ölüydü artık o. Onunla seviştiği sıcak geceler gözlerinin önünde tekrar tekrar dönerken nasıl yaşayabilirdi ki.

Şu yanan şöminenin yanında, yılın en soğuk aylarında ona sımsıkı sarılır, teninin o mükemmel kokusunu içine çekerdi.

O gece son geceydi. Onunla son kez birlikte olduğu gece. O geceyi yeniden hatırlayınca ağlaması da hızlanmaya başladı. Elleri koltuğu döverken hiçbir acı hissetmiyordu, hatta elindeki içki bardağını sıkarak kırmasını bile.

Parmaklarının arasından süzülen kanları görünce bir anlık ağlaması diner gibi oldu. Yerdeki kırık cam parçasına takıldı gözleri. Eline alarak cama baktı. Camın yansıttığı görüntüden kendisine baktı. Yıkılmış, bitmiş bir adam görmüştü. Kimdi bu adam? Tanımıyordu onu.

Sonra ince bileklerindeki gözüken damarlara takıldı gözleri. Bu acıya bir son vermek acısını dindirir miydi? Bu cehennem azabı gibi olan hayatını bitirir miydi? Zaten o yoksa hayatın ne anlamı vardı ki? Küçücük bir dokunuş sonrası mutluluktu. Ona kavuşmak varken bu cehennem azabında ne işi vardı? Ufacık bir dokunuştu. Çok kolaydı.

Biricik sevgilisinin hayaline gülümserken bunu nasıl yaptığını bile anlayamadı. Tek hissettiği şey küçük bir sızıydı. Bileklerinden akan sıcak kana odaklandı bir süre. Keskin cam parçası bileğini derin kesmişti. Sızan kana odaklanmaya devam etti. Bu onu mutlu etmişti.

Sonra tekrar sevgilisine kaydı gözleri. Oradaydı işte. Ona sıcacık gülümsüyor, onu çağırıyordu. Onu son gördüğü günkü gibi çok güzeldi. Hatta daha da güzelleşmişti. Yavaş yavaş uykusunun geldiğini hissetmeye başladı. Göz kapakları ağırlaşıyor, ruhu çekiliyordu. Birtanesinin elini tuttuğunu hissetti. Buraya kadardı işte. Bu acı verici ayrılık, bu cehennem azabı nihayet son bulmuştu. Bitmişti her şey. Artık sevgilisiyle mutluluğa uçma vaktiydi.

SAPLANTI / BİR AŞK HİKAYESİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin