17. Bölüm: "Uyan! Aç gözlerini! Sen haklıydın! Doruk'un sana ihtiyacı var!

15 2 0
                                    

Telaşla büyük demir kapıdaki kilidi ve zinciri açtı ve yere attı. Kapıya tüm gücüyle bir tekme attı. Gürültü ile duvara çarpan kapıyı umursamayarak içeriye girdi. Yerde yatan genç kıza doğru ilerledi ve omuzlarını sarsarak uyandırmaya çalıştı. Genç kızın ellerindeki ve bacaklarındaki bağları cebinde taşıdığı susta ile keserek attı. Urganın morarttığı ellere bacaklara iğrenerek baktı. İşaret ve orta parmağını kızın boynuna sürterek atan bir damar bulmaya çalıştı. Bulamayınca gözünden akmak üzere olan yaşını kabaca elinin tersi ile silerek kızı daha şiddetli sarsmaya başladı.

"Uyan! Kahrolası! Aç gözlerini! Sen haklıydın! Doruk'un sana ihtiyacı var! Bana değil! Lanet olsun!"

Sesi sonlara doğru kısılarak yok olmuş hıçkırıkları çoğalmıştı. Çaresizlikle başını eğerek ağlamaya devam etti. Doruk'a yapabileceği en büyük kötülüğü yapmıştı. Onun bir başkasıyla mutlu olmasına izin vermemişti. Onu mutsuzluğa itmişti. Pişmandı.

...

Ardin titreyen elleriyle kapıyı açmaya çalıştı. Elleri tutmayıp anahtarı yere düşürünce kapıyı yumruklamaya başladı. Attığı tekmeleriyle de ortalığı ayağa kaldırdı. Bir kaç kişi pencereden bağırırken kapı sertçe açıldı.

İrfan'ın arkadaşı olan Tarık, yüzü gözü kıpkırmızı, ağlamaktan şişmiş gözleriyle İrfan'ın ev arkadaşı Ardin'i görünce şaşkınlıkla geri çekilirken, uykusundan gürültüyle uyanan İrfan merdivenlerden aşağıya iniyordu.

"Ne oluyor?"

Ardin İrfan'ı görünce gidip sımsıkı sarılırken daha fazla tutamadığı göz yaşlarını İrfan'ın omzuna bırakırken İrfan'ın şaşkınlıkla kolları havada asılı kalakalmıştı.

"İrfan ne oluyor?

"Sus lan. Git ben seni şey yapacağım. Şimdi git hadi."

Tarık'ı kovar gibi evden postalayan İrfan Ardin ile yalnız kalmak istemişti. Çünkü konunun yine Doruk ile alakalı olduğunu biliyordu.

"Ardin ne oldu sana? Başını kaldır bir bana bak."

Ardin zorlukla başına kaldırıp merak ve korku içerisindeki İrfan'a baktı.

"Öldürdüm ben. Ben öldürdüm. Tanrım ben ne yaptım. Öldürdüm ben- ben."

Salonun ortasına diz çöken Ardin yere sertçe vururken İrfan şokla Ardin'in yanına çöktü.

"Ardin sen ne yaptın? Kim? Kimi öldürdün?"

Ardin İrfan'ın sorularını cevaplamadan konuşmasını sürdürdü.

"Çok pişmanım."

İrfan sıkıntıyla başını ovalarken Ardin'in ağlaması şiddetlenmişti.

"Neden pişmansın."

Ardin Kıpkırmızı yüzündeki yaşları silerken hızla oturduğu yerden kalktı ve kapıya koştururken bağırdı.

"Doruk'a her şeyi anlatacağım."

Ardin'in bu sözünün üzerine telaşa kapılan İrfan kapıyı açmak üzere olan Ardin'in kolunu tuttu ve çekiştirdi. Olan biten her şeyi bilmesi gerekiyordu. Ona göre hareket edecekti.

"Ardin dur! Ne olduğunu anlat. Gel şuraya."

İrfan Ardin'i koltuğa oturturken kendisi de yanına oturdu. Tir tir titreyen elleri avuçlarının arasına aldı. Hala ağlayan Ardin tıkanan nefesini açmak için başını geriye atıp koltuğa yaslarken acıyla konuştu.

"Büyük bir hata yaptım İrfan."

...

"Tanrım Ardin! Sana inanamıyorum! Bunu nasıl yaparsın!"

SAPLANTI / BİR AŞK HİKAYESİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin