21

1.9K 147 127
                                    

Sınır: 17 oy, 25 yorum.

Başak'tan:

Zekama güveniyordum.

Kimse kusursuz değildi, herkesin açığı vardı. Mesleğim gereği insanları açığından vurmayı çok iyi biliyordum.

Tüm gidişatımın önü kesildiğinde risk almayı denemiştim ve sonuçlarına katlanmaya hazırdım. Gerçeklerin ortaya dökülmesine sadece yirmi dört saat kalmıştı, keyifle arkama yaslandım.

Kemal benimle baş edemezdi. Beni küçümsediği için kaybedecekti, ellerime prangalar taktırsa bile beni durduramazdı. Gerçeğin ortaya çıkması için başlattığım kıvılcım çoktan yangına dönüşmüştü, artık kimse sağ çıkamazdı.

İçten içe kaygılı olsam da duygularını maskelemeyi öğrenmiştim, eski Başak beni görebilecek olsaydı eğer bana şaşkınca bakardı. Değişmemiştim. Sadece büyümüştüm.

Menekşe'ye güveniyordum fakat başına bela getirmekten çok korkuyordum. Menekşe benim gibi gözü kara bir avukattı, ona yalnızca bu önemli bir dava dememe bakmıştı yardım etmesi.

Yirmi dört saat oldukça kritikti çünkü Kemal, beni etkisiz hâle getirdiğini düşünüyordu. Muhtemelen başka işleriyle uğraşıyordu, bu sırada aramamız gereken bir doktor ve konuşmamız gereken mağdur Barış vardı.

Barış'ın her şeyi bildiğine kalıbımı basardım, Ayşe'nin otopsi raporunu hazırlayan doktorun istifa etme nedeninin tüm yaşananlarla bağlantılı olduğunu tahmin ediyordum. Menekşe o doktoru konuşturabilirse gerisi de gelecekti, sır perdesi yavaş yavaş açılacaktı.

Doktora ulaşamama, doktordan istediğim bilgiyi almama ihtimalini de hesaplamıştım.

Davayı bulduğumuz kamera kayıtları sayesinde yeniden açtırmıştım, Barış'ın bir kez daha psikolojik teste tabi tutulmasını istemiştik ve kararın çıkmasına çok az kalmıştı. Büyük ihtimalle bu test yapılacaktı, işin sıkı takibini yapacaktım. Bu sefer en ufak bir hataya tahammülüm yoktu.

Barış'ın delirmediğini biliyordum, o çocuk fazlasıyla zekiydi. Bir gün bu davanın peşine düşeceğimi ön görebilecek kadar zekiydi. Belki de bana daha fazla ipucu bırakmıştı, ben bulamamıştım.

Ayaklarım uyuştuğu için ayağa kalktım, saçlarımı düzeltirken sık nefes alıyordum. Çok gergindim, şu anda Barış'ın odasında delil aramam gerekiyordu.

Alperen'in polislerle olan tartışma sesini duyduğumda adımlamayı kestim ve demir parmaklıklara yaklaştım, kaşlarım havalandı.

Hayır, hayır, hayır.

Burada olmaması gerekiyordu, plana sadık kalmalıydı.

Ercan ne yapıyordu? Alperen'i buradan götürmeliydi!

"Şerefsiz, hâlâ nasıl buraya gelebiliyorsun!" Alperen'in öfke dolu sesine karşılık kelepçe sesi duyduğumda panikle parmaklıklara vurdum, bu sırada yan taraftaki masada oturan görevli polis bana ters bakış attı.

"Avukatımla görüşmek istiyorum," dedim gür sesimle.

"Daha yeni görüştünüz, zorluk çıkarmayın."

Sakin kalmak adına derin nefesler alırken Alperen'in sesi kesilmişti, geriye adım sesleri kalmıştı. Yutkunup kafamı parmaklıklara yasladım, bana destek olmaya çalışıyordu fakat zamanı değildi.

Aramızda yaşananları şu an konuşamazdık.

Adım sesleri durduğunda bakışlarım hemen önümde duran ayakkabıya takıldı, kaşlarımı çatarak kafamı kaldırdığımda karşımda gördüğüm yüzle geriye gittim ve dişlerimi sıktım.

Dev Adam | Texting Where stories live. Discover now