11. Bölüm

3.7K 146 8
                                    

Ayça gözyaşlarını tutamamış ağlamaya başlamıştı. Yağız bunca zaman Ömer'in Ayça'yı kullandığını bildiğine göre muhtemelen görüntülerin ortada olmamasının sebebi de buydu. Peki ya Yağız neden bildiğini Ayça'ya söylememişti? Ayça'nın ağlamasıyla Yağız arkasını dönüp kardeşine ilerledi. Ayça ellerini yüzüne kapatmış ağlarken Yağız ellerini çekmek istedi.

"Abi özür dilerim." Yaptığı hiçbir şey yoktu aslında neden özür diliyordu ki? Koltuktan kalkmadan öylece onları izliyordum.

"Ayça sen neden özür diliyorsun birtanem? Asıl ben özür dilerim senin bana böyle bir konuda gelemediğin için."

"Hayır, ben sadece utandım. Söyleyemedim. O daha önce benimle konuşmaya çalışıyordu. Benim seninle olan ilgisinden haberim yoktu. Ama vermedim istediği dosyayı ona. Zaten Duru bana yardım etmeye çalışıyordu." Hıçkırıklarının arasında konuşurken Yağız gözyaşlarını siliyordu. Adımı geçirmesiyle Yağız anlamamışcasına bana baktı. Tekrar Ayça'ya döndü.

"Ben her şeyi biliyorum. Sen merak etme. Artık hiçbir şeyle tehdit edemez seni. Yakında ona da ulaşacağım zaten. Tamam mı?" Ayça gözyaşlarını durdurmuştu, sakince kafasını salladı. Yağız onun başına dudaklarını bastırdı ve kardeşini koltuğa oturttu. Dışardan oldukça sert gözüken bu adam beni kardeşine olan tavrıyla şaşırtmıştı. Gerçi Marcel de öyle değil miydi? Ben kafamı geriye atmış düşünürken o hala ayaktaydı.

"Anlamadığım tek bir şey var." Kafamı kaldırdım ve ona baktım.

"Ayça,Duru bana yardım ediyordu zaten dedi. Nasıl?" Meraklı bakışlarını yüzümde gezdirirken Ayça'ya baktım. Konuşacak gibi değildi,hala kendini toparlamaya çalışıyordu. Topuklu ayakkabılarımı çıkarmaya çalışırken konuştum.

"Ayça'yla birkaç gün önce tesadüfen tanıştık. Ömer şerefsizi tehdit ediyordu. Ben de yardım edebileceğimi söyledim. Marcel'e söyledim. Telefonuna sızıp görüntüleri silecektik ama girdiğimizde hiçbir şey yoktu. Sen halletmişsin zaten." Yağız kaşlarını çatmıştı. Sakin kalmaya çalışarak sordu.

"Ayça bir başkasına bu kadar güvenemezsin." Söylediklerine ister istemez sinir olmuştum. Evet dediği şey doğru olabilirdi ama ona yardım eden kişi bendim. Bari yanımda söylemeseydi.

"Ya Ömer'in işi olsaydı. Ya da bir başkasının?" Ayça Yağız'a baktı. Şimdi daha iyi görünüyordu.

"Haklısın ama öyle çıkmadı değil mi? Hem koskoca İstanbul'da beni tanıştırmaya tenezzül etmediğin sevgiline rastlamışım. Ben kendim bulmasaydım Duru'yu, sen tanıştırmayacak mıydın beni?" Bu sefer Ayça şirin bir surat ifadesiyle kaşlarını çatmıştı. Konuyu farklı yönlere çekip üste çıkmak, en sevdiğim.

"Yarın tanışacaktınız."

"Neyse tamam. Bunu göz ardı edebilirim sanırım. Sonuçta müstakbel yengem Duru çıktı." Ömer mevzusunun kapanmasıyla hepimiz biraz olsun gergin halimizden sıyrılmıştık. Ayça bana geniş gülümsemesiyle bakarken göz devirdim.

"Yapma Allah aşkına Ayça sende mi?"

"Ne bende mi?"

"Mümkünse hayatında Duru olarak kalayım. Yenge yok. Anlaştık?" Ayça gülerek yanıma geldi ve koltuğumun koluna oturdu. Kollarını bana dolarken bende karşılık verdim.

"Olmaz yengeciğim. Hem abimin ilk sevgilisisin biliyor musun?" Şaşırdığımı gizleyemeden Yağız'a baktım.

"Ayça sırası mı şimdi?" Kaşları çatık şekilde Ayça'ya bakıyordu.

"Aa neden abi? Biz senin daha çok dedikodunu yapacağız biliyor musun?" Dediği şeyle bende gülmüştüm. Görümcemle bir olup müstakbel kocamı çekiştirmek mi? Hayatımda böyle bir şeyin içine düşeceğimi bilmezdim. Benim gülmemle Yağız'da yüzünü gevşetmiş bana odaklanmıştı.

AMORWhere stories live. Discover now