3. Bölüm

6.5K 224 26
                                    

Araba durduğunda davetin yapılacağı yalının önüne gelmiştik. Arabadan indim ve Marcel'in uzattığı koluna girdim. İçeriye girdiğimizde oldukça kalabalık bir ortam karşıladı bizi. Gözlerden birkaçının üstümüzde gezindiğini farketmiştim. Kokteyl masalarından birine doğru yürüdük. Bir süre kendi aramızda konuştuktan sonra daha önce tanıdığımız yüzlerlede sohbet ettik.

Birkaç dakika önce lavaboya giden Marcel bana yaklaşıyordu ki telefonu çaldı ve cevapladı.

"Tamam kapat."

"Ne oldu?" Marcel arkama doğru bir bakış attı. Gözlerimi işaret ettiği yere doğru çevirdim. Tuğrul Aksoy gelmişti. Elinde şampanya bardağıyla önce sahneye çıkıp bir konuşma yaptı. Daha sonra kalabalığın arasına karıştı. Bir an önce onunla yüz yüze gelmek istiyordum çünkü ne kadar ertelenirse bir o kadar geriliyordum.

"Merhaba,davetimizi kırmadığınız için teşekkür ederim hoşgeldiniz."

Sonunda yanımıza gelmişti. Yüzüme zoraki bir gülümseme koyup

"Merhaba" diyebildim. Yüzümü süzdü ve

"Yüzünüz tanıdık geliyor fakat sizinle tanıştığımı hatırlamıyorum yanlış mıyım?" dedi. Ne kadar puşt bir herif olduğunu bilmesem kibar kibar konuşmasına aldanacağım ama işte...

Yüzüme güçlü bir gülümse koydum bu seferki gülümsemem gerçekti çünkü bundan gurur duyuyordum.

"Begüm Argun. Argun Holding hissedarlarındanım. Korkut Argun'un yeğeniyim." Yalan söylemekten başka çarem yoktu. Alenen kızı olduğumu söyleyemezdim kendimi ortaya çıkarmak istemiyordum. Ayrıca babamın ölen abisinin bir kızı olduğu yalan değildi. Fakat o da amcamla birlikte araba kazasında ölmüştü. Benden bir yaş büyüktü ama babam hayatım boyunca pek çok tehlikeyle karşılaşabileceğim için onu ölü göstermedi. Şirket avukatlarım yani babamın arkadaşları sayesinde Duru olarak şirketi yönetebiliyordum. Ama diğer herkes beni Begüm olarak biliyordu. Yönetim kurulunda Duru'nun vekaletiyle söz sahibi oluyordum. Herkes babamın yasında olduğumu düşündüğü için kimsenin garibine gitmiyordu bu durum.

Tuğrul'un gözlerindeki parlama hedefindeki yolda olduğunu gösteriyordu. Bundan sonra beni de yakın takibe alacağını kestirmek güç değildi.

"Ah, öyle mi? Çok memnun oldum Begüm Hanım. Sizin gibi bir hanımefendiyi burada görmek çok güzel." Kendi bana tanıtmaya gerek duymayan bu sinir bozucu adam yüzündeki pis sırıtmasıyla elimi tuttu ve dudaklarına götürdü. Çok tiksinmiştim fakat bir şey yapmadım ama herkesin tepkisi benle aynı değildi. Marcel elini belime atarak beni biraz kendisine çekti ve boğazını temizleyerek söze girdi. Tuğrul'un bakışlarının hedefi oldu.

"Tuğrul Bey" Tuğrul tek kaşını kaldırdı.

"Marcel,seni burada görmek güzel fakat son görüşmemiz üzerine seni davet ettiğimi hatırlamıyorum." Evet Tuğrul ve Marcel önceden tanışıyorlardı. Marcel'in zekasından etkilenmiş onu yanında çalıştırmak istemişti fakat üslubu ve hareketleriyle Marcel'i çıldırtmıştı. Marcel de buna karşılık rakip firmalardan birine bir proje konusunda yardım edip onları mağlup etmişti.

"Sadece bilgisayar mühendisi değilim Tuğrul Bey. Eminim hakkımda araştırma yapmışsınızdır fakat holdingimizin güvenlik ağını bizzat ben oluşturuyorum. Yani Argun holding hissedarı olduğum gerçeğini kaçırmışsınız." Marcel bunu söylerken inanılmaz keyif almıştı. Tuğrul'un yüzü morarmış keyfi kaçmıştı. Marcel'in varlığı onun için iyi olmamıştı.

...

Bir süre daha oyalandıktan sonra samimiyetsiz ortam bana dar gelmeye başlamıştı.Biraz deniz havası almak için dışarı çıktım. Yavaş adımlarla korkuluklara ellerimi dayadım derin nefes aldım ve gözlerimi kapadım. Bir süre sonra anlamlandıramadığım bir şey hissettim. Sanki birisi beni izliyordu. Gözlerimi açtım ve arkamı döndüm. Deniz havası beni ürpertirken karşımda gördüğüm,gözlerimin içine bakan bir çift siyah göz içimi ısıtmaya yetmişti. Karanlıktan dolayı yüzü çok aydınlık değildi . Fakat sigarasının içine çekişinde biçimli yüzünü,kirli sakalları ve hafif çatık kaşları oldukça hoş duruyordu. Üstünde oldukça şık bir smokin vardı. Duvara yaslanmış sigarasını içen adam gözlerini benden çekmemiş o da benim onu incelediğim gibi beni inceliyordu. Sahi ben niye adamı inceliyorum? Yutkundum ve kafamı çevirdim,hızlı adımlarla içeriye doğru yöneldim. Ne oldu da birden böyle kalakaldım anlamadım. Beğeni sadece azıcık beğeni,dahası yok Duru.
Kafamı sağa sola sallayıp Marcel'in yanına gittim.

"Emirgan buradaymış."

"Ne?Hani?Hangisi?"

"Burada değil az önce dışarıya çıktı. Çok durmaz burada ama görünür tekrar."

İşlerin başına geçtiğimden beri gizli kapaklı yapılan kadın ve çocuk ticaretlerini engellemeye çalışıyordum. Başarılı olduğum pek çok iş oldu bu konuda fakat bazen ben olayı daha öğrenemeden müdahale eden bir isim daha vardı. Yağız Emirgan. Yeraltı masasının ucundaki diğer isim. Diğerinin kime ait olduğunu söylememe gerek yok sanırım. Kimseye güvenemeyeceğim gibi bu adama da güvenemezdim fakat bu konuda ona güveniyordum. Daha görmediğim bir adam hakkında ne diyorum Allahım! Üvey annesini vakıflardan tanıyordum. Az da olsa muhabbetimiz vardı. Bu geceki amaçlarımdan birisi de Emirgan'a ulaşmaktı çünkü neredeyse masadakilerin çoğunun içinde olduğu büyük bir ticaret olacaktı fakat buna tek başıma gücüm yetmezdi. Bu ticaretten haberi var mıdır bilmem ama bu konuda onunla görüşmem gerek. Tabi ki Duru olarak değil. Kupakızı olarak. Düşüncelere dalmışken Marcel koluma dokunup hafifçe kulağıma eğildi ve

"Emirgan şu an tam olarak sana bakıyor. Karşıdaki masada." Dedi

Bunu demesiyle ister istemez heyecanlandım ve karşı masaya bakışlarımı çevirdim. Bu gözler hiç de yabancı değildi. Biraz önceki gözlerimle yediğim adam karşımda duruyordu. Bakışları gözlerimden bana doğru eğilen Marcel'e kaydı. Kaşlarının hafif çatılmasıyla bunun ona ayrı bir karizma kattığını düşündüm.

"Kızım sana diyorum bir saattir.Bu piç gözlerini senden çekmezse az kaldı. Olacakları ben söyleyeyim sana."

"Marcel saçmalamaz mısın? Bu adama ihtiyacımız var."

"Off! Ne yapıyoruz peki şimdi?"

"Bilmiyorum, hazırladığımız notu bir şekilde ulaştırsınlar ona."

"Emirgan'dan bahsediyoruz. Farkında mısın? Ona ulaşıp Kupakızı'ndan not vereceğiz ve bizi bulamayacak,öyle mi?Hem de sen buradayken?"

"O zaman bu gece değil." Mehmet'in aramasıyla kaşları çatıldı. "Tamam bekle."diyerek telefonu kapattı.

"Bir yere ayrılma geliyorum iki dakikaya." Hızlı adımlarıyla Marcel yanımdan uzaklaşırken tekrar ona baktım. Yanında birkaç kişiyle sohbet ediyordu. Çantamı aldım ve lavaboya gittim. İşimi hallettikten sonra tekrar dışarı çıktım ve bir sigara yaktım. Aslında içici değildim pek ama ona doğru yoldan ulaşamamak beni germişti. Dirseklerimi hafif korkuluklara dayamış sigaramı içiyordum. Adım sesleriyle kafamı çevirdim. İki adım ötemde durup elleri cebinde bana bakan Yağız Emirgan'ı görünce dudaklarım bir nebze açıldı. Hazırlıksız yakalanmıştım.

"Kupakızı?"

...

Merhaba! Esas oğlanımız da geldiğine göre hikayeye yavaş yavaş girelim bakalım. Oylamayı ve yorum atmayı unutmayalım. Sağlıcakla kalın!







AMOROù les histoires vivent. Découvrez maintenant