16. Bölüm

3.5K 130 16
                                    

Üzerinden geçtiğimiz tümseğin etkisiyle sanırım midem kalkmıştı. Bunun sebebi ise sabah gözümü açar açmaz Şimal'i başımda görmemle başlamıştı. Bana gelmeden önce Ayça'yı da arayıp haber vermişti. Şu anda boğazda bir kahvaltı yerine gidiyorduk. Bir müddet gittikten sonra varacağımız yere gelmiştik. Mekanda gözümüze güzel bir yer kestirip oturduk.

"Yengeciğim gerçekten çok mutlu gözüküyorsun." İkisinin kıkırdamasıyla denize değilde onlara bakmaya başladım.

"Daha uyandığım gibi beni buraya getirdiniz. Nasıl olmamı bekliyorsunuz?"

"Duru Allah aşkına bir kere de huysuzlaşma ya. Ayça sen ne olursa olsun Duru'yu uykusundan kaldırma ya da yemek yerken rahatsız etme. Bak sana tavsiyem." Gülerek söylediği şeyle Ayça bakışlarını bana değdirdi. İmalı gözleriyle konuştu.

"E artık onu da abim düşünsün. Bu kadar kısa sürede evlenecek kadar aşıklarsa sabahları güzel güzel uyandırırlar birbirlerini. Hangi yöntemlerle bilmem." Bu kızı ilk gördüğümde gayet tatlı sakin birisine benziyordu. İçinden ne çıktı bu kızın? Söylediği imayla gözlerimi kısıp konuştum.

"Senden beklemezdim Ayça. Zaten Şimal'in ağzında sakız oldum bir de sen başladın." Şimal lafa atladı. Tabi kendisi formalite de olsa bu durumdan çok memnundu çünkü senelerdir böyle bir şey yaşamamıştım. Kendisine malzeme çıkmıştı.

"Ne var canım Allah Allah! Gayet doğruları söylüyoruz. Ay acaba Yağız'ı da mı çağırsak?"

"Evet evet bence de yengemi özlemiştir hem." İkisi de kıkırdadığında yeterince sinirim bozulmuştu. Önümüze kahvaltılıklar koyulurken ağzıma bir salatalık atıp sigara yaktım. Nadir içsem de yanımda paket oluyordu bazenleri. Onlara gözlerimi devirip sigaramı içmeye başladım. Ayça'nın şüpheci bakışlarıyla ona döndüm.

"Burada kavga kokusu alıyorum. Hiç memnun olmadın. Bir şey olmuşş!" Şimal de dikkatlice bana bakarken cevap verdim.

"Yo kavga falan etmedik. Nereden çıktı bu?"

"Hı hı tabi tabi. E Ayça sen ara abini o zaman gelsin. Hem ben de daha eniştemle tam tanışamadım ya." Ayça telefonundan Yağız'ı ararken itiraz etmedim. Daha fazla üstelersem garip olacaktı.

"Günaydın abi! Aşk olsun ben seni sadece onun için mi arıyorum? Hayır hayır. Bir dinlesen söyleyeceğim zaten. Biz Şimal ve yengemle birlikte kahvaltıya geldik. Sen de gelsene. Geçen seninle geldiğimiz yer. Ya abi gel işte hadi yakındasın zaten. Tamam görüşürüz!" Ayça ellerini çırparak Yağız'ın buralarda olduğunu ve birazdan geleceğini söyledi. Sigaramı söndürüp bir salatalık daha attım. Aradan beş dakika geçmişti ki Ayça ağzındaki börekle konuştu.

"Abim geldi. Aa! Merih de gelmiş!" Çayımı yudumlarken bakışlarımı oraya doğru döndürdüm. Merih Yağız'ın önüne geçip hızlı adımlarla ayağa kalkan Ayça'ya sarıldı.

"Naber küçük?"

"Sen niye gelip de haber vermiyorsun ya?"

"Yoğunuz biz. Senin gibi bomboş gezmiyoruz tatlım." Ayça yüzünü buruştursa da onu çok sevdiğini anlamıştım. Merih Şimal'le tanışırken bakışlarımı Yağız'a çevirdim. Ayça da bizi izliyordu. Yağız ayakta duran Ayça'nın başına bir öpücük kondurduktan sonra yanıma geldi. Koltuklu bir masaya oturduğumuz için hemen yanıma oturmuştu. Otururken aynen kardeşine yaptığı gibi bana da bir öpücük kondurmuştu. İstemsizce içimde bir şeyler oldu. Bu kadar temas benim için iyi değildi. Masada Şimal Merih ve Ayça arasında sohbet geçerken ara ara Yağız da katılıyordu. Ama gözümden kaçmayan şey ise Merih'in Şimal'e yürüyor olmasıydı. Şimal hiç çekinmeden aynı şekilde ona cevap veriyordu. Ne oluyoruz ya?

AMORWhere stories live. Discover now