Hastalıkta Sağlıkta

1K 69 106
                                    

Bol bol yorum bekliyorum, haberiniz ola :)


Karaca

Yatak odasının kapısını yavaşça açıp önce kafamı uzattım. Azer en son bıraktığım şekilde uyumaya devam ediyordu. Derin bir nefes alıp içeri girdim ve çekilmiş perdelere baktım. Oda oldukça havasızdı. Ne zaman pencereleri açmaya çalışsam Azer soğuk olduğunu söyleyip kapatana kadar ısrar ediyordu. Şimdi uyuyor olmasını fırsat bilip hızla pencereye yöneldim parmak uçlarımda.

Azer Kurtuluş kendisinden beklenmeyen bir şekilde hastalanmıştı. Kimsenin veya herhangi bir mikrobun yıkamayacağı bir adam gibi duruyordu; ama çocuklar, iş ve ev derken az uyuyup az yediğinden hastalanmıştı sonunda. Evde iki tane çocukla ona bakmam oldukça zordu. Annem kaç defa ısrar etmişti Azer'e kendisi bakmak için, ama müsaade etmemiştim. Bunun yerine çocukları anneme yollamış, Azer'e bakmak için ben kalmıştım.

"Karaca?"

Azer'in uykulu sesiyle konuşmasıyla ona döndüm ve gülümsedim.

"Günaydın." dedim yumuşak bir sesle yanına yürürken. Benden kendini uzaklaştırmaya çalışırmış gibi kafasını yana çevirip elini kaldırdı.

"Sana da bulaştıracağım şimdi. Git hadi." 

Kafamı yana eğip ona baktım ve güldüm hafifçe.

"Yok. Hemşiren benim." dememle Azer bana baktı.

"Çocuklara da bulaşacak-"

"Çocuklar annemde. Süt de verdim yanlarına Alpaslan için bolca. Sorun yok. Babaanneleri, amcaları ve halalarıyla eğleniyorlar." dedim göz kırpıp. Azer'in kaşları çatıldı ve oturduğu yerde dikleşmeye çalıştı.

"Gülüm sen niye yolladın onları? Sen de gitseydin. Ben hallederdim!" Bu cümleleri kurarken iyi olduğuna ikna etmeye çalışırmış gibi gözlerini biraz daha açıp uykulu ifadeyi silmeye çalıştı yüzünden.

"Çocuklara annem bakar Azer, sanki kadının hiç yapmadığı şey. Seni bu halde bırakamazdım. Hem, çok inatçı bir hastasın." dedim ona havadan öpücük atıp. Yorgun gülümsemesiyle uzanıp saçlarını sevdim. Anında tekrar mayışırken kafasını yastığa geri yerleştirdi.

"Hastalıkta sağlıkta diye yemin ettin, gördün mü bak kaldım başına." dedi gözlerini kapatıp gülümserken. Saçlarındaki elimi yanağına indirip baş parmağımla okşadım yüzünü.

"Ne yapalım, artık dönemeyiz de sözümüzden. Pilavdan dönenin kaşığı kırılsın." 

Azer söylediğime biraz daha gülerken, teninin sıcaklığıyla kaşlarım çatıldı.

"Azer senin ateşin yine mi çıktı?" dedim soruya yanıt beklemeden dikleşirken. Başucuna koyduğum termometreyi kolunun altına yerleştirirken elimle alnını yokladım tekrar.

"Sıcaksın sen." dedim sıkıntıyla. Azer'in gözleri kapalıydı, ama durumdan keyif alırmış gibi gülümsedi.

"Sıcak değil, ateşli diyecektin."

O görmese de cümlesine gözlerimi devirip bir dakikanın dolmasıyla termometreyi geri çektim. Otuz sekiz olduğunu görünce seslice ofladım.

"Kalk, duşa girmen lazım."

"I-ıh." dedi Azer çocuk gibi mırıldanıp bana arkasını dönerken. Zor bir hasta derken bunu kast ediyordum, ikna etmesi imkansızdı. Üzerine bir de eğer ben varsam yanında, iyice şımarıyordu. Azer Kurtuluş'u şımarık görebileceğiniz tek durum herhalde buydu yeryüzünde.

AzKar HikayeleriNơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ