Sevilmek

717 56 25
                                    

Belki biraz fazla duygu yüklü, ama bol AzKar'lı bir bölüm oldu. Hiç değilse bir şekilde, birinize bile umut olabilecek bir hikayeyse beni mutlu etmeye yeter.

Bahsi geçen göl evi:

Bahsi geçen göl evi:

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Karaca'dan

Akşam yemeğine oturduğumuzda, herkesin suratında tatlı bir yorgunluk vardı. Azer, uzun süredir ailecek toplanamamış olmamızdan dolayı haftasonunu kiraladığı bir göl evinde geçirmemizi teklif etmişti. Bütün Kurtuluş ailesi Adana'dan İstanbul'a yerleşmiş olsa da, Seyhan ve Ceylan'ın okulu, Azer ve erkek kardeşlerinin işleri derken bir araya gelmek zordu. Benim adıma da öyleydi aslında, üniversitenin üçüncü yılındaydım şimdi ve okulu uzatmamak için elimden geleni yapıyordum.

Herkes kendi arasında sohbet ederken, gözlerim ailenin en sessiz üyesine yönelmişti. Ceylan diğerlerine göre hep biraz daha sessizdi zaten, ama bugün daha da sessizdi. Bir derdi vardı, hatta derdinin ne olduğunu da az çok tahmin edebiliyordum; ama onunla konuşamamıştım.

Yemeğin bitmesiyle ve masanın toplanmaya başlamasıyla, Ceylan annemin kulağına bir şey söyledi ve kimsenin dikkatini çekmeden kapıya doğru ilerledi. Verandada oturacağını anlayıp yerimden kalktım ve masayı toplamaya başladım ben de. Gözden kayboluşunu kimse fark etmediğinde, yüreğimde tanıdık bir sızı oluştu. 

Kalabalık bir masadan kalkıp giden bir kızı kimsenin fark etmemesi ne demek, bunu en iyi ben bilirdim çünkü.

Kimseye ses etmeden verandaya çıkan Ceylan'ı gözlerimle takip ettim. Geldiğimizden beri onda bir sıkıntı olduğunun farkındaydım. Bir derdi vardı, belliydi ama hiçbirimize yanıt vermiyordu. Seyhan'ın da bilmediğini anlamıştım, o da endişeyle izliyordu çünkü ablasını. 

Azer yanıma oturup kolunu omzuma atınca, gözlerimi Ceylan'ın arkasından kapanan kapıdan çekip ona döndüm.

"Ne oldu?" dedi gülümseyerek. Yanıt vermeden önce duraksadım. 

"Biraz dışarı çıkacağım ben. Siz devam edin sohbetinize." dedim gülümseyip bacağını sıkarken. Kaşları çatıldı.

"Sen nereye?" 

Derin bir nefes alıp kulağına doğru eğildim.

"Ceylan'la konuşmak istiyorum biraz. Siz gelmeseniz daha iyi aslında." dediğimde Azer anlamış gibi kafasını salladı. Ona tekrar gülümseyip yanından kalkacaktım ki bileğimi yakaladı hızlıca.

"Bir sıkıntı varsa hemen bana-"

Başımı iki yana salladım.

"Büyük bir mesele değil gibi Azer. Ben bir şey tahmin ediyorum da... Neyse. Önemli bir şeyse zaten sana anlatmasını söylerim. Şimdi, görümcemle arama girme." dedim sona doğru gülerek. Azer sırıtarak bileğimi bıraktığında, kapının orada asılı duran şallardan bir tanesini sırtıma geçirip tahta kapıyı açtım. Ceylan, verandadaki sallanan sandalyeye oturmuş, dizlerini kendine çekmiş göl manzarasını izliyordu. Yavaş adımlarla yanına geldiğimde, gözlerini gölden çekmeden konuştu.

AzKar HikayeleriWhere stories live. Discover now