Veli Toplantısı

527 53 24
                                    

POV: Karaca ve Azer son zamanlarda sürekli kavga etmekte ve boşanmayı düşünmektedir. Çocukları Seyhan'ın veli toplantısına gelmiş ve barış ilan etmişlerdir ama bu barış çok da uzun sürmez.

Ceren beybi istedi diye kısacık bir bölüm yazdım, devamı yok, bilgilerinize.

Karaca

Oturduğum yerde bacak bacak üstüne atmış, toplantının başlamasını bekliyordum. Azer, her zamanki gibi, geç kalmıştı. Bütün veliler yerlerine geçmiş hocanın konuşmaya başlamasını beklerken nefesimi sesli bir şekilde verdim. Bir tek benim yanımdaki sandalye boştu ve buna şaşırmıyordum bile.

"Bir söylediğimi de ciddiye al." dedim kendi kendime sinirle mırıldanırken. Azer'in kesin yine önemli bir işi çıkmıştı, binbir tane bahane sunacaktı evde. Ama son zamanlarda kendisine olan tahammül sınırım sıfırın altındaydı.

"Pardon."

Kapıdan birisinin geldiğini ve hızla bana doğru yürüdüğünü görünce kaşlarımı kaldırdım. Azer ceketini düzeltip yanıma otururken, saçlarımı savurup ona doğru eğildim.

"Hayret, gelebildin."

Sesimdeki alaycılıktan rahatsız olmuş gibi yandan bana baktı.

"Kızımın veli toplantısı. Geleceğim tabii ki." derken sesi öfkeli gibiydi. 

"Kızın söz konusu olunca gelirsin tabii." dedim ben de aynı şekilde dişlerimin arasından. Azer kaşlarını kaldırıp bana baktığında gözlerimi konuşmaya başlayan hocaya çevirmiştim.


Bütün öğretmenler her öğrenci hakkında sırayla konuşmak için sınıfın farklı yerlerine oturmuşlardı. Biz de veliler olarak sıra bekliyorduk. En sonunda matematik öğretmeni Tunç Bey oturmamız için işaret edince gülümseyerek oturdum.

"Merhaba, Karaca ben. Seyhan'ın annesiyim." dedim elimi uzatıp. Adam elimi sıktıktan sonra Azer elini uzatmadan başıyla selam verdi.

"Azer ben de. Babası oluyorum."

Sesi oldukça kalın çıkarken tavrına kaşlarımı çatsam da bir şey söylemedim.

"Karaca Hanım, Azer Bey. Seyhan bu yıla çok iyi başladı, notları da oldukça iyiydi ilk sınavlarında." dediğinde başımla onayladım. Aslında benim matematiğim iyi değildi, bu konuda Azer benden daha iyiydi. Bu sebeple Seyhan'ı onun çalıştırması gerekirdi ancak eve uğramadığı için kızının dersleriyle uğraşamıyordu haliyle.

"Sonra ne oldu?" 

Azer'in sorusuna gözlerimi devirdim.

"Düştü notları." dedim yüksek bir sesle. Sınıfta farklı yerlerde oturan hocalar ve veliler şaşkınlıkla bana dönerken elimi kaldırıp gülümsedim ve Tunç hocaya döndüm.

"Notlarının farkındayım. Düzeltmek için elimden geleni yapıyorum."

Bu sırada kolumun hafifçe dürtülmesiyle rahatsızca Azer'e döndüm.

"Ne?" dedim fısıldayarak. Sanki karşımızda bir öğretmen oturmuyormuş gibi Azer bana fısıldamaya başladı.

"Niye düştü kızın notları?" dediğinde büyük ihtimalle yalnızca merakından sormuştu. Ama ona olan öfkemden ben hesap sorduğunu düşünmüştüm.

"Bilmem, niye acaba?" dedim alayla. Azer'se gözlerini benimkilere dikmiş, kırpmadan bakıyordu.

"Normalde matematiği kim çalıştırıyordu Seyhan'a?" dediğimde duraksadı. Taşın kendisine geldiğini fark ettiğinde boğazını temizleyip hocaya döndü tekrar. İkimiz de konuşmadığımızda, Tunç hoca gerginliği yok etmek istermiş gibi gülümsedi. 

"Seyhan'ın bir şekilde yardım alıyor olması gerek. Öylesi onun için daha iyi olur." dendiğinde ufak bir kahkaha attım.

"Babası zahmet edip eve gelse, çalıştırırdı. Ben elimden geleni yapıyorum gerçi ama..." 

Azer öfkeyle bana döndüğünde bakışları tenimi yakıyor olsa da görmezden geldim. 

"Karaca Hanım, Azer Bey... Tek sıkıntı bu değil sanki... Yanlış anlamayın, ama gözlemlediğim kadarıyla Seyhan'ın davranışları ve hareketleri de değişti. Eskisi gibi gülüp oynamıyor artık. Belki de evde bir sorun olduğundandır?"

Dişlerimi birbirine bastırıp nefes alırken Azer ensesini kaşıdı. Ne zaman sıkıntıya düşse ve konudan kaçmak istese, aynı bunu yapardı.

"Biz, boşanıyoruz da." dedim sanki bu çok önemsiz bir konuymuş gibi. Tunç hoca bana anlayışlı gözlerle baktı ve gülümsedi.

"Ne yaşadığınızı az çok tahmin edebiliyorum. Ben de boşandım, o süreci iyi bilirim." dediğinde ben de yüzüme nezaketen ufak bir gülümseme yerleştirmiştim. Beni anlayabileceğini hiç sanmıyordum, sonuçta Azer'le benim aramdaki şey milyonda bir görülebilirdi, ama yine de en azından adam iyi niyetliydi.

"Ben Seyhan'a elimden geldiğince yardımcı olacağım." dedikten sonra tekrar göz göze geldik.

"Eğer size de yardımcı olabileceğim bir durum olursa-"

Tunç hocanın sözü, Azer'in masaya ellerini koyup adama doğru eğilmesiyle bölündü.

"Sen neye yardım edeceksin hoca?"

Şaşkınlıkla Azer'i izlerken Tunç hoca boğazını temizledi.

"Boşanma süreci-"

"Aha bak kendin dedin." dedi Azer ve sonra bana bakıp adamı gösterdi.

"Boşanma diyip durunca ne olduğunu görüyorsun değil mi? Millet hemen celalleniyor."

İşaret parmağıyla sanki suçluymuş gibi adamı gösterirken şaşkınlıkla bir şey söylemek için ağzımı açsam da Azer'in konuşmasıyla hızla kapattım.

"Kendin dedin kardeşim, süreç bu. Bir bakarsın vazgeçmişiz boşanmaktan."

Sesini iyice yükseltmesiyle olay çıkmaması için ceketini çekiştirdiğimde Azer ellerini masadan çekti ve sol eliyle benimkini tuttu.

"Hadi karıcım, kalk."

Kendisiyle beraber kalkmam için elimi çekiştirirken kulağına fısıldadım.

"Azer ne yapıyorsun acaba?" diye dişlerimin arasından sorduğumda omuzlarını silkti.

"Karımı alıyorum, eve gidiyorum. Karım değil misin?"

Bu soruyu öyle büyük bir ciddiyetle sormuştu ki başka şartlar altında olsak kahkaha atardım.

"Öyleyim..." dedim masum bir ifadeyle. Azer duyduğu şeyden memnun olmuş gibi başını salladı.

"Hadi, kızımıza gidiyoruz." dedikten sonra şaşkınlıkla oturduğu yerden bizi izleyen adama döndü.

"Size de iyi günler Tunç hoca. Selametle."

Elini alnına götürüp adama asker selamını yolladıktan sonra elimi sıkıca tutup ilerlemeye başladığında, gülmemek için dudaklarımı ısırırken onu takip ettim.

AzKar HikayeleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin