7.Bölüm

3.9K 183 103
                                    

7.BÖLÜM
Deniz Tekin & Beni Vur

Gözyaşları içinde elimde tuttuğum zarfı avucumun içinde sıkarken gözlerimi yumdum. Sakin ol, Ladin. İyi ol. İyi olmaya çalış.

Gözlerimi dan diye açtığımda başımı eğdim, yeniden davetiye ile buluşturdum. Dudaklarımda buruk bir tebessüm büyüdüğünde ağır çekime girmiş gibi ağırca davetiyeyi ortadan ikiye ayırarak yırttım. Erez'in yaptığı gibi. Ellerimden kayıp yere kar taneleri düşer gibi düşerken üzerinden geçip dolabıma yöneldim. Hızlıca dolabı açtım. Alttaki bavulumu alıp yatağın üzerine fırlattım, ardından askıdaki kıyafetlerimi alıp yatağın üzerine attım. Gözümün önüne düşen saçlarımı hırsla kulağımın arkasına yapıştırırken yeniden dolaba döndüm. Kat kat duran kıyafetlerimi de alırken yatağın üzerine fırlattım. Dolabım boşaltmıştı.

Yeniden ağlayacak gibi olduğumda dudaklarımı ısırıp bavula tutundum, başım öne eğildi. Saçlarım yana düştüğünde kendime hâkim olamayıp hüngür hüngür ağlamaya başladım. Neden? Neden ben Allah'ım? Bu acı neden? Bu keder neden?

Kapım tıklatıldığında başımı hızla kaldırıp burnumu çektim, saçımı başımı düzelterek, "Gel." Dedim. Kapı aralandı, Leyla Ana elinde geçen sefer getiremediği bardağı getirdiğinde bu kez limonlu su getirdiğini gördüm. "Ladin?"

"Gel Leyla Ana." İçeri girerken kapıyı kapatıp yanıma geldiğinde bardağı makyaj masamın kenarına koydu. "Sana limonlu su getirdim kızım, birebir toksinleri atmak ve-" derken sözü yarım kaldı, bakışları yerdeydi. Paramparça olan yırtık kâğıt parçalarına eğildiğinde iç çektim. "Dokunma onlara Leyla Ana." Başını kaldırıp bana baktı, eğilmeden doğrulduğunda eli öylece havada asılı kaldı. "Dokunma sen."

"İyi misin yavrum?" Bakışları bu kez yatağımın üzerine kaydığında bana doğru sakin adımlarla yaklaştı. "Bu bavullar ne Ladin?"

"Birkaç günlüğüne babaanneme gitmeye karar verdim, Hora'ya." Deyip ona bakmadan kıyafetleri bavula tıkıştırmaya devam ettim. "Alelacele mi? Babaannene haber verseydin yavrum?"

"Haberi var." Dedim dudaklarımı yalayıp ısırırken. Aslında yoktu, bana da sürpriz olmuştu, gidince babaanneme de sürpriz olacaktı. "Hiç olmasaydı bana söyleseydin yavrum, Zeynel Bey Gediz'i seralara götürdü. Onunla yollamazdım."

"Sorun değil canım," dedim bavulu tıka basa doldurduktan sonra fermuarını çekip. Ona döndüm başımı kaldırıp. Kollarına sarıldım. "Taksiyle merkeze iner, oradan dolmuşla giderim."

"O kadar yolda sürünmeye ne gerek var? Şimal'in şoförüyle gitse-"

"Yok yok, istemem." Deyip yeniden dolaba döndüğümde bavula yerleştirilecek başka bir şey kalmadığını anladığımda iç çekerken bavula döndüm. İkinci küçük bir bavula da temel ihtiyaçlarımı koyacaktım. Yatağın etrafında dönerek banyoya gireceğim sırada kolumdan tutuldum. "Leyla Ana?"

"Niye bu kadar çok eşya alıyorsun yavrum? Hiç dönmemek mi niyetin?" Yutkundum gözlerine bakarken. Dudaklarım titrediğinde birbirine bastırıp bakışlarımı kaçırdım. "Gitmişken kalayım diyorum. Yıllar oldu hasrettir şimdi bana." Dedim kendimi gülümsemeye zorlarken. "Ne zaman dönersin?" diye sorduğunda aslında beni anladığını ama üstüme gelmediğini fark etmiştim. Ağlayacak kıvamdaydım, biraz daha baksaydı gözlerime baksaydım, gözyaşlarım yeniden bırakacaktı kendini. "Cuma'dan evvel dönmem sanırım."

Hüzünle gülümseyip yanağımı okşadı, çok bakamadan gülümsedim kolumu kurtarıp, yanından geçerek banyoya girdim.

Kapıyı kapatır kapatmaz sırtımı kapıya yasladığımda direkt gözlerimi yumdum, buna rağmen gözyaşlarım kapaklardan sızdı ve yanaklarıma doğru akmaya başladı. Hani umursamayacaktın kalbim? Unutacaktın onu hani? Önemsemeyecektin.

Buna Bir Son VerOnde as histórias ganham vida. Descobre agora