16.Bölüm

1.6K 103 27
                                    

16.Bölüm

Ben Kötü Değilim & Mehmet Can Asfuroğlu

Yüzü giderek morardığında alayla gülümseyerek yanından geçtiğimde hızla kolumu tırnakladı şimdi tam yanında duruyordum. Başını çevirdi.

"Karnında..." Bakışları karnıma düşüp yeniden bana yükseldiğinde, "Bir bebek olsa bile, bu hiç bir şeyi değiştirmeyecek." Kolumu hızla ondan kurtarıp yüzüne doğru eğildim. "Bence sen," Hınç dolan yüz hatlarını izledim. "Kendi..." Bakışlarım onun yaptığı gibi karnına demeyecektim kocaman göbeğine inip yeniden gözlerini buldu. "Bebeğini düşün. Şimal."

Onu ve yılan Arzu'yu ardımda bırakarak mutfağa girdim. 

Kızım, masada oturuyordu.

"Ahu!"

"Anne!"

Sandalyeden inerek koştu bana geldi kızım. Çömelip onu kollarımın arasına alırken gözlerimi yumup kokusunu içime çektim. Birkaç saniye sonra geri çekilip onu boydan boya süzdüğümde, "İyi misin annecim?" dedim yanaklarını okşayarak.

Başını salladı. "İyiyim anne." Yara bantlı dizini gösterdi. "Sadece... düştüm."

Gülümsedim. "Önemlideğil annecim, düşeriz de kalkarız da... değil mi?" 

Yeniden başını salladığında elini öperek kucağıma aldım ve doğruldum. Tezgaha yönelirken Şimal de içeriye girmişti. Bize derin bir bakış atarak yandan geçerken göz devirdim. "Ela... O kurabiyelerden getir odama."

"Ama hanımım-"

"Hım?" Şimal tehditvari bakışlar atarken kıza durdum, kaşlarımı çatarken onlara döndüm. "Bir sorun mu var?" 

Şimal sinirle gülerek kollarını bağladı bana doğru dönerken. "Seni ilgilendiren bir durum yok anladığın üzere." Dudaklarını büzdü. "Ha ama yok, sen, ne anlarsın..." Bakışları yeniden yüzümü buldu. "Sende anlayacak kapasite ne arar?" Histerikçe güldüm. Aşağılık kompleksisi miydi bu?

"Kuyruk acından duramıyorsun bakıyorum," dediğimde yüzü asıldı, onu daha fazla umursamayrak Ela'ya döndüm. "Şey Ladin Hanım... Kurabiyeler Ahu içindi."

"Ben anlamam," dedi Şimal sert sesiyle araya girerken. "İstiyorum o kadar." Kollarını çözerek hırsla yanımdan geçti. Mutfakta sadece ikimiz kaldığında iç çektim. Ela boynunu bükerek baktı. 

Ahu'ya döndüm. "Kızım... Yedin mi sen kurabiyelerden?"

"Yedim anne."

"Güzel olmuş mu?"

Başını salladı. Gülümsedim.

"Doydun mu peki?"

"Eyet." dediğinde başımı salladım saçından öperken. "Tamam." Ela'ya döndüm. "Tamam Ela. Ahu daha yemez. Götürebilirsin sen onları."

"Peki Ladin Hanım."

Biz de mutfaktan çıkarken durdum aniden eşikte. "Bu arada... Leyla Ana nerede?" 

Masayı toplarken doğruldu Ela. "Odasında. Dinleniyordu."

Gözlerimde endişe belirdi. "Yine mi fenalaştı yoksa?"

"Yok Ladin Hanım, sakin olun. Sadece yorulduğunu söylemişti. Ben de Reyhan ve Gamze var nasılsa, hallederiz buraları demiştim." Başımı salladım anladım dercesine. "Anladım... Kolay gelsin."

"Sağ olun Ladin Hanım."

Mutfaktan çıkıp antreden merdivenlere doğru yönelirken Erez kapıdan içeri girmişti. Eş zamanlı karşılaşmamız iyi olmasa da durdum yine. "Ladin..." Bakışları benden kucağıma doğru, bağrıma sığınan Ahu'ya baktı. Gözlerinde şefkat görsem de anlık belirmişti. Bana döndüğünde kayboldu sanki. "Nereye gidiyorsunuz?"

Buna Bir Son VerМесто, где живут истории. Откройте их для себя