BÖLÜM 1: İlk gün.

2.6K 170 57
                                    

Multi ; Duru Aktaş

Gözlerimi gün ışığına alışması için kırpıştırırken yatağımın sağ tarafında duran komodinin üzerindeki saatime baktım.

07:05

Derin bir nefes alıp yataktan doğrulduktan ve üzerimdeki pikeyi ayağımla savuşturarak üzerimden sıyırdım ve ayağa kalktım. Güneşlikleri camın kenarına doğru sıyırdım ve pencereyi açıp temiz havanın yüzüme çarpmasına izin verdim. Gözlerimi kapatıp derin derin nefesler alıp oksijeni içime çektim.

İstanbul... Bugün İstanbul'daki ilk günümdü. Ne kadar güzel bir şehir olduğunu bilsem de buraya gelmayi hiç istememiştim. Eskişehir'i seviyordum. Oranın soğuk havasını, çevresini, her şeyini benimsemiştim. Ama İstanbul'a gelmek mecburiyetindeydim. Babamın işleri -ne iş yaptığını henüz bende çözebilmiş değildim- yüzünden gelmek zorundaydım.

Ailem konu iş olduğu zaman oldukça bencil davranıyordu. Genellikle ikinci plana atılan ben olmuştum. Benim isteklerimi önemsemeden hareket ediyorlardı ve her ne kadar bu durum hoşuma gitmese de zaman geçtikçe buna alışmıştım.

Alt kattan annemin "Duru!" diye bağıran sesini işittiğimde bir iç çekerek pencerenin kenarından ayrıldım. Karışan saçlarımı tek elimle beceriksizce düzeltmeye çalışarak aynanın karşısına geçtim.

Kuş yuvasına dönen saçlar, geç uyuduğum için hala kızarık olan mavi gözler ve bitkin duran bedenime kısa bir süre göz gezdirip odamın içerisinde olan bana ait banyoya doğru yürüdüm. Sanırım bana ait bir banyo olması bu evi güzel yapan tek şeydi.

Kısa bir duş alıp odama geri döndüm ve dolabımdan iç çamaşırlarını çıkarıp üzerime geçirdim. Lacivert ve bordo renkli yeni okul formamı alıp hızlıca giydim. Aynanın karşısına geçip halâ nemli olan saçlarımı havluyla kuruttuktan sonra taradım. Makyaj yapmadığım için sadece dudak nemlendiricimi alıp dudaklarımda gezdirdim ve çantamı alıp odamdan çıktım. Annem ve babamı mutfakta görünce yüzüme sahte bir gülümseme yerleştirip yanlarına doğru yürümeye başladım. İkisinin yanağına da birer öpücük kondurup boş olan sandalyeye oturdum. Annemin masanın üzerine koyduğu portakal suyundan boş olan bir bardak alıp doldururken "Günaydın." dedim. Sesim tuhaf bir şekilde duygusuz ve boş çıkmıştı.

Annem "Günaydın." derken babam elindeki ajandasından başını kaldırmadan "Günaydın." diye mırıldandı. Önüme dönüp meyve suyunu içmeye devam ederken aklımda sadece bugünün nasıl geçeceği vardı. Acaba yeni okulum nasıl bir yerdi? Alışabilecek miydim? Babamın seslenmesiyle dönüp ona baktım. "Doyduysan çıkalım." deyince "Doydum." diye cevap verdim. Ayağa kalkıp banyoya girdim ve dişlerimi fırçalayıp çantamı da aldıktan sonra evden çıktım. Babam arabayı çoktan çalıştırmış beni bekliyordu. Sürücü koltuğunun yanındaki ön koltuğa yerleşip kapımı kapattım. Yol boyunca heyecandan ve mideme giren ağrıdan dolayı tek kelime etmedim. Kısa bir süre sonra babam arabayı sağ tarafa parkedince geldiğimizi anlayıp kapımı açtım ve arabadan indim. "Çıkışta seni alırım." diyen babama onayladığımı belirten kısa bir cevap verip arkamın döndüm ve karşımdaki büyük binanın bahçesinden içeri girdim. Gerginliğim kulağımda nabız gibi atarken ellerimi iki kenarımdan yumruk yapıp derin nefesler aldım. Yüzümde küçük bir gülümseme oluştu.

"Hadi bakalım."

Merhabalar! İlk hikayemle karşınızdayım. Acemiliklerim eminim ki vardır ve olacaktır çünkü ilk hikayem jdksjjdj. Umarım beğenirsiniz. Diğer bölümlerde görüşmek üzere. :*

Sadece Sen Where stories live. Discover now