BÖLÜM 2: Kim bu Öykü!

1.7K 166 82
                                    

Yavaş adımlarla okul binasına doğru yürürken teneffüs olmasından yayarlanarak etrafımı sürmeyi ihmal etmiyordum. Aslında her şey eski okulumdaki gibiydi. Banklarda oturan kızlı erkekli gruplar, bahçenin içinde gezen kızlar, basketbol oynayan erkekler...

Sonunda büyük okul binasından içeri girdiğimde gözlerim müdür odasını sorabileceğim birilerini aradı ama etrafta kimseyi göremeyince ofladım. Geniş koridor boyunca yürürken hâlâ kimseyi görememiş olmam sinirlerimi bozmuştu. "Nerede bu lanet olası oda?" diye mırıldandım. Etrafıma bakılırken bir kapının önünde iki kişinin konuşmalarını işittim. İçlerinden birinin kız olduğunu anladım çünkü oldukça tiz bir sesi vardı ve karşısındaki kişiye hararetle bir şeyler anlatıyordu. Sessiz adımlarla biraz daha ilerleyip beni göremeyecekleri bir şekilde durdum.

"Hayır böyle bir şey asla olmayacak. Unut bunu."

Merakım beni yönlendirirken hiçbir şey anlamadan yanlarına daha da yaklaşmış buldum kendimi. Şimdi görüş açıma uzun boylu kumral bir çocuk girmişti. Gördüğüm kadarıyla pek hoşlarına giden bir konuşma olmamış olacak ki çocuk ellerini sıkıp sakin olmaya çalışıyordu.

"Neden?" diye bağırdı karşısındaki çocuk. "Neden izin vermiyorsun? Aramızı düzeltmemiz lazım ve bu yüzden benim sizin sınıfa geçmem lazım. Şimdi çekil yolumdan, babamla konuşacağım."

Aralarındaki konuşma birden alev almıştı ve ben şuan buradan kaçıp gitmekle durup izlemek arasında ikilemde kalmıştım. Hemen buradan git diyen iç sesime kulak asmayıp dinlemeye devam ettim.

"Hayır, buna izin veremem." kızın söylediğiyle sinirlenen çocuk zaten yumruk yaptığı elini kızın başının hemen arkasındaki duvara geçirince kızdan bir 'hiiii' sesi çıkmıştı. Ama çıkan sesin yankılandığını düşündüğüm an kendime lanet ettim.
Bende korkmuştum ve aynı tepkiyi vermiştim.

Ve şuan ikisinin de gözleri şaşkınca beni süzüyordu.

Lanet olsun.

Ama kıza vuracağını düşünüp korkmuştum ve kendimi ele vermiştim. Aptallığıma bir kez daha lanet ettim.

İkisi de aralarındaki tartışmaya son verip yanıma doğru geldiler. Sarışın olduğunu henüz farkettiğim kız şüpheli bakışlarla yüzüme bakarken gözlerini kısmış, ve kaşları çatıktı. "Sen kimsin?" diye sorarken sesinde herhangi bir tehdit, küçümseme hissetmemiştim. Sadece merak vardı.

"Ş-şey ben.. Duru." dedim onları dikizlerken yakalanmanın verdiği utançla. Yanaklarımın kızardığına emindim. "Yeni geldim de bu okula." deyiverdim.

"Ve müdür odasını arıyorsun." diye tamamladı yanındaki çocuk. Sadece başımı sallamakla yetindim. "Gel." deyip yürümeye başlarlarken peşlerinden gittim. Acaba gitmemeli miydim? Acaba bana bir şeyler yaparlar mıydı? Durduklarında bende adım atmayı kestim. Önümdeki siyah kapıyı işaret edip "Burası." dedi. Teşekkür edip kapıyı açtım ve içeri girdim. Peşimden onlar da girerken kaşlarımı çattım. Acaba yalan söylediğimi falan mı düşünmüşlerdi?

Sadece Sen Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin