KAPA ÇENENİ

72 14 5
                                    

üniversitenin bitişi ile başladığım bu doktorluk hayatımda bugün 1. yılım olarak devam ediyorum  şöyle dönüpbi baktığımda hayatımın yarısını bitirmiş  artık hayatımın en büyük kararlarını almama az kalmış günlerden biriydi. Tabi ben herzamanki gibi evrimin o güzel sesi ile güne başladım
-Kalk artık beni oraya getirme
-Tamam kalkıyorum
masaya oturduğumda evrimin o göz devirmelerine rağmen sevecen bir tavırla günaydın dedim
o ise soğuk ve donuk bir tavırla günaydın dedi normalde çok sakin bir yapıya sahibim ama nedense evrimi her sabah boğmak istiyorum
he bu arada evrimi size anlatmadım ; evrim asla insanları umursamıyor gibi davranan ama kılına zarar gelse  dünyayı yakar ha  bu arada o insanların yalan sözleri gibi yakma değil yanlış anlamayın sakın o gerçek bir kuzen
...
ve bugün maraton günüydü maraton günü ne diyeceksiniz burasıu özel  bir hastane olduğu için hafta sonu sadece randevusu olanlar gelebiliyor herşey pazartesiye kalıyor anlayacağınız yani bizim en yorucu günümüz o gün yine evrim ile hastanedeydik hastadan hastaya koşturup duruyorduk aramızda kalsın hastanenin sahibi erdem bey biraz cimri bi adam bu yüzden hastanede az sayıda doktor var bu yüzden herşeye yetişmemiz gerekiyor böyle hastalar ile ilgilenirken kaç saat geçti bir fikrim yok evrim de bende yorgun bir şekilde günü bitirmiş eve gitmenin hayalini kuruyorduk ta ki o kötü nöbet haberi gelene kadar  evrim de bende ne kadar sinir olsakta işimiz gereği sesimizi çıkaramadık yemeklerimizi yeyip beklemeye başladık saat gecenin 2 si ve biz hastane kantininde  oturmuş kahvelerimizi yudumlarken gelen bağırış sesleri evrimin hiç dikkatini çekmiyordu telefonuyla oynarken kafasını kaldırma gereği bile duymadı ben ise onu dürtüp bu olaya çekmeye çalışıyor bir yandan ise acile koşmak ile uğraşıyorum  en sonunda evrim de artık olayın farkına vardı ve peşimden gelmeye başladı en sonunda acil katına ulaştığımızda kapıda bulunan bir tabur askerin bizi beklediğini görünce ani bir şok sonrası hızlı adımlarla onlara doğru ilerledik  aralarında biri ağır yaralı sedyede beklerken diğeri  kolunun kan içinde kalmasını umursamayıp sedyede yatan arkadaşı ile ilgileniyordu bir yandan ise askerlere emir yağdırıyordu evrim sert ve emir kipiyle konuşup o askere karşılık verir gibi herkesi yönlendiriyordu 
-özge hastayı hemen amaliyathaneye al
-bi doktor falan çağırın sizinle olacak işmi bu
evrime bu sözü söylemesi evrimin kızmasına neden oluyordu ben atladım ortaya yoksa evrim bu olayı her türlü devam ettirirek polislik olmaya kadar yolumuz olurdu
-karışmayın şimdi dışarıya çıkın yada burada ses çııkarmadan bekleyin
bunu söylediğim kişi baya sinir olmuş gözünü kapattı kafasını sağa sola salladı ben unmursamadan doğukana seslendim
-doğukan amaliyathaneyi hazırla amaliyata ben gireceğim,evrim sende pansuman eşyalarını al pansuman yap kolunu sargıyla sar HAYDİ HAYDİ

EVRİMİN ANLATIMIYLA
o an hastanede gördüğüm askerler beni bir anlık şoka soksada hemen toplanıp onlara doğru koşar adım ilerledim sedyede yatan askerin durumu çok kötüydü başında ise kolundan yaralı 1.80 boyunda ela gözlü kumral  bir asker herkese emir yağdırıyorken ben ise sedyede yatan askere odaklandım ve hemen özgeye hastayı ameliyathaneye alması için konuşurken adını bile bilmediğim o asker bana bunu bizim yapamayacağımızı söylüyordu ben ise ona yeterince ayar olmuş şekilde bakarken özgenin sesi ile kendime geldim bana o yaralı gıcık askere pansuman yapmam gerektiğini söylüyordu hızlı adımlarla arkama bile bakma gereği duymadan ilerledim arkamdan gelen o kargaları kıskandıran ses
-bekle istersen bende sana hayran değilim
yavaşladım yanıma geldi ecenin odasına girdim pansuman yapmak için orayı kullanacaktım kendi odamda doğukan ve atakan dosya incelediği için tek boş oda burasıydı kapıyı hızlıca çarptırarak açtım arkamdan gene o kötü sesi ile konuşmaya başladı
- hastan olduğuma göre ismimi sorman gerekmezmi
sırıtarak sorduğu bu soruya oldukça ciddi bir ses ile cevap verme gereği duymasamda onu geçiştirecek bir cevap verdim
- ismini öğrenme gereği duymuyorum sadece pansumanını yapıp çıkacağım
eldivenlerimi elime geçirirken gene aynı ses kulaklarıma geldi
-sen ne biçim bi doktorsun ya hastanın  adını bile sorma gereği duymuyorsun
-eğer kafanında pansumanını benim yapmamı istemiyorsan kapa çeneni
- ne bu sinir evrim yıldırım
sinirli bir şekilde arkamı döndüğümde bana sırıttığını görüp ona daha çok daha gıcık olup anlık bir sinirle
- adımı nerden biliyorsun
dedim o ise aynı sırıtma ile bana cevap verdi
- galiba yakanda bir yaka kartı taşıdığını unuttun doktor hanım
-şimdi o yaka kartını alır senin kafanda parçlarım şimdi otur şuraya adam akıllı ve pansumanını yapalım sonra bi daha görüşmemek üzere git

yine o pis sırıtması ile ayağa kalkıp bana doğru geldi ve daha çok görüşeceğiz doktor evrim hanım dedi ve yerine giderken bana
- ben efe duran kendi adıma memnun oldum dedi

geri yerine otururken bağırışmalar geldi korkuyla bir birimize baktık

BOZKURT'UN SEVDASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin