📷20. Bölüm📸

2.1K 133 2K
                                    


Hoş geldiniz canlarım❤

Oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum canlarım
Yeni bölüm için sınır koyuyorum 2 bin yorum istiyorum

Sınır dolduğu gibi yeni bölüm gelecek

Keyifli okumalar, seviyorum sizi❤

"Nasıl alışa bildin mi?", dedi Serçe elimdeki siyah kahve fincanın kulpuna parmaklarımı dolayıp Serçenin yeşil gözlerine dikkatli bir şekilde baktım. Bu kızın yüzündeki sima değişikti, soğuk, don gibi duran suratını tezat bir oranda bozan yeşil gözleri küçük minnacık suratında çok sırıtıyordu. Boyu 150 ya vardı ya yoktu. Ama asla boyunun kısalığı bakıp onu yargılarsanız tabiri caizse oda sizin ebenizi yargılardı. Yerin altındaki diğer kankisiyle beraber bu işi mükemmel yapardı. Dudaklarımı birbirine bastırdım kısa boylular gerçekten çok fena bir yapıya sahipti. Bu deneyimlerimden tescillenmiş bir şekilde sabitti. Serçe lakabını acaba boyunun minnaklığından mı almıştı? Bu sıralar beynimde gezen ve kendime görev edindiğim şey bu çetenin lakaplarını öğrenmekti. Portakalın acayip bir turunçgillere ilgisini görünce onun lakabını bu yönde yordum. Kurt sahibin yanından severek ayırmadığı sadık bir tür köpek gibiydi. Babayani onu da çok sevmiştim içindeki babacan yönüne bir kaçmaz şahit olmuş ve kendi gözlerimle iyi yanını görmüştüm. Bana karşı sıcak, kibar tavırları benim boyumdan mı bilmiyorum ama gene de boyum çok kısa değildi yani 165 de Türkiye standartlarında iyi bir boydu belki küçük kız çocuğu gibi bakışlarından dolayı benimle konuşması, aramızda ki Babayani ile iletişimimiz süperdi. Babayani ve Portakal burada en sevdiğim ikiliydi. Belki ilerde onlarla çok daha iyi dost olabilirdim. Belki de onlar Ceyda'dan pek haz etmiyorlardı bu yüzden bana karşı sıcak ve kibar davranıyorlardı. Bilmiyorum ama bu son günlerde Demir ve Şahin ile fazla iletişim halinde değildim. Çünkü onların yanında olduğu zaman artık sözlere dökemeseler de gözleriyle konuşuyorlardı. Ceyda olarak görmeye başlıyorlardı beni. Onları artık kendi hallerine bıraktım.

Çetenin diğer üyelerini çok görmediğim gibi Demir'in bu evine de hepsi elini kolunu sallayarak giremediğini anlamıştım.. Serçede bugün ilk kez gelmişti beni ziyarete Portakal ile beraber. Portakal artık buradan çıkmıyordu. Ona bir oda versek iyi olurdu. Bu konuyu Demir ile konuşsam iyi olurdu. Burada olmaktan, onlarla iç içe olmaktan, yavaş yavaş onlarla bir bağ kurmaktan sebepsiz bir şekilde mutluydum acaba bende bir sıkıntımı vardı? Serçeyi incelerken bakışlarım tekrar onun açık yeşil gözlerinde buluştu. Neden bana böylesine dikkatli bakıyordu. Gözümün içine bakarken adeta benden bir cevap bekliyordu. Bakışlarımı Portakal'a çevirdim, onun da gözleri benim üstümdeydi. Yüzümde bir şey mi vardı yada Serçe bana bir sorumu sormuştu?
Doğruya bana alışa bildin mi diye bir soru yöneltmişti. Ama neyi kast ederek sormuştu. Kendimi toplayarak tekrar bakışlarımı Serçeye çevirdim.

"Neye?", diye bildim burada ki her şey için alışma sürecindeydim. Sevmiştim her şeyi herkesi sadece Ceyda denilmesinden hoşlanmıyordum. Onun dışında yanlış bir iş yapmıyordum sonuçta.

"Eve.", dedi sesindeki tizlik ile beraber. Gözlerinde ki elektrik biraz korkmamı söylüyordu. Sarı saçlarıyla oynamaya başladı vereceğim cevabı merak ediyordu.

"Evet biraz..", dedim eve alışmakta sıkıntı yoktu sadece her evde olmayan sadece izlediğim aksiyon filimler de ki baronların evine benziyordu. Ev hakkında ki düşüncelerimi sesli bir şekilde onlarla paylaştım.

"Yok harbi garip ama mimarisi beni kendine aşık etti. Keşke böyle mimari şekilleri ülkenin bir çok yerinde olsa. Mesela böyle bir yapıda emniyet, lokanta, kitap evi ne bileyim çok güzel şeyler olabilir.", dedim sesimde ki heyecanla Serçe ve Portakal'da sözlerime katılarak kafalarını salladılar.

•SEVDA KARAN•SEVDANIN KARASI ( SEZON FİNALİ)Where stories live. Discover now