k ı r k b e ş

12.5K 570 184
                                    

Medya: BTS - Stigma


İyisinden okumalar!

***

Bu aralar ciddi anlamda çok gergindim. Uçan kuşla sen neden uçuyorsun diye kavga edecek potansiyeli görüyordum kendimde. Onun yanında bir de duygusallık vardı. Annemle çok sesli nefes alıyorsun diye kavga etmiş, 'yavrum, iyi misin?' diye sorunca da ağlamışlığım vardı.

Bir de o mesele var.

Annemle barışmıştık. Tabii ki onunla konuşurken ve sonrası süreçte Toprak'ta yanımdaydı. Eşiyle de, evet eşiyle birkaç ay öncesinde evlenmişti de kendisi, iyi anlaşıyordum. Çok sık olmasa da onlarda da kalıyordum bazen. Babam da öncesi kadar umursamıyordu bu mevzuyu. Hatta bir flörtü bile vardı.

Poyraz ve Deniz ise ayrılmıştı. Hem de baya kötü bir şekilde. 

Deniz'in tüm şüpheleri doğru çıkmıştı, Poyraz onu aldatıyormuş. Üstelik bir kişiyle de değil ama ben en çok Deniz'in onu öpüşürken yakaladığı kişiye şaşırmıştım. Başak.

Toprak'a takıntılı olduğunu biliyordum fakat onu bu kadar kolay bitirebileceğini düşünmemiştim. Şaşırtıcıydı.

Kaderin cilvesi ya Cem'de, Deniz'den hoşlanıyordu. Deniz'in de ona karşı boş olmadığını öylesine bakan birisi bile fark edebilirdi. Deniz'le fazla yakın olmuştuk. Dolayısıyla tüm yazı o da bizimle beraber geçirmişti ve bir anda aralarında bir şeyler alevlenmişti. Yakışıyorlardı da.

Bu beş ay boyunca her şey iyiye gitmişti galiba. Tek kötü yanı, kötülüğü tartışır, Toprak'ın benden uzaklaşmasıydı.

Uzaklaşmak derken yanlış anlaşılmasın, mesafelerden bahsediyorum. İstediği gibi Ege Üniversitesinde, bu sene eklenen Hukuk bölümünü kazanmıştı. Her gün mesajlaşsak hatta ve hatta görüntülü konuşsak da bana yetmiyordu. Tüm yazımı saniyesi saniyesine onunla geçirmiştim. Bir anda uzaklaşınca da boşluğa itilmiş gibi hissediyordum.

 Bugün sabah telefonda konuşurken seni özledim der demez arkasından ağlamaya başlamıştım. İlk defa ağlayacak kadar birisini özlemiş ve çaresiz hissetmiştim. Uzak mesafe ilişkisi yaşayanlar ne yapıyordu acaba?

Gözümün önünden geçen son beş ay güzeldi. İyisiyle kötüsüyle bir sürü şey yaşanmıştı ve iyi ki de yaşanmıştı. Şu an hayatımda olanlardan da olmayanlardan da çok memnundum. Hepsi de teker teker iyi ki vardı. 

Aklıma gelen Deniz, Cem ve Tuğukan üçlüsü buruk gülümsememi arttırdı. Onlar İstanbul'da okumayı tercih etmişlerdi. Tuğukan bir yer kazanamadığı için ailesi onu özel okula yollamak zorunda kalmıştı. Hatta Defne bu olayla baya bir dalga geçmişti.

Defne ve Tuğukan deyince aklımdan hiç çıkmayan manitimi anımsadım. Sabah konuştuktan sonra bir daha hiç konuşmamıştık kendisiyle. Beni telkin etmeye çalıştığı birkaç cümleden sonra dersi başlamıştı ve derse gitmişti. Ondan sonra ne ben aramaya cesaret edebilmiştim ne de o.

Şimdi en azından bir mesaj atabilirdim. Gecenin 23:00 olması hiçbir türlü sorun teşkil etmemeliydi bence.

Elis: Öldün mü?

Mesajımın tek tik olmasıyla kaşlarım çatıldı. Son görülmesi de sabah konuştuğumuz saatlerdi. İçimi saran telaş duygusuna engel olamadım. Başına bir şey gelmiş olabilir miydi? Başına bir şey gelmiş olsa bile birisi haber vermeden öğrenemeyecek olmam beni rahatsız etti. Oradaki hiçbir arkadaşını tanımıyordum. Dolayısıyla onlar da beni tanımıyordu. Bu yüzden arayabileceğim kimse yoktu. Başına bir şey geldiyse, umarım öyle bir şey olmamıştır, ailesini ararlardı muhtemelen. Yüzde bir ihtimal arama geçmişinde olduğum için beni de arayabilirlerdi. Ama dediğim gibi, sadece yüzde bir ihtimal.

Benimle Konuşur Musun? | Texting ✓Where stories live. Discover now