e l l i y e d i

7.5K 384 26
                                    

Medya: Halsey - The Tradition

İyi okumalar!

***

Dün olanlardan sonra hiçbir şey olmamış gibi devam etmiştik. Ne ben açmıştım o konuyu ne de Toprak. O anı hiç yaşanmamış varsaymıştık.

Boş boş tüm İzmir'i dolaşmış, eğlenmiştik. Sokak şarkıcılarının önünde dans etmiş, midye yeme yarışı yapmış, denk geldiğimiz havalı tüfekle balon patlatma oyununda balon patlatmaya çalışmıştık. Ben şans eseri bir tane Toprak ise hiç patlatamamıştı.

Sonrasında sahilde dolaşan pamuk şekerciden pamuk şeker de almıştık ama ikimiz de sevmediğimiz için sokaktan geçen iki çocuğa vermiştik. En sonunda eve dönerken boş bir park bulmuş biraz da orada oyalanmıştık. Bu çok sürmemişti ama. Parkın karşısındaki binada oturan bir tane teyze cama çıkmış ve "Eşek kadar insanlar gecenin bu saatinde parkta oynayıp, ses çıkarmaya utanmıyor musunuz?" diyerekten bizi azarlamış ve alelacele bizi kovmuştu.

Şimdi ise okuldaydım.

Dün sadece kayıt olmaya geldiğim okulda müdürün ısrarları sonucu kalmış ve yarım gün geçirmiştim. Aynı sınıfta olduğum çok sevgili (!) arkadaşlarımla da tanışmıştım.

Okul genelinde fazla dikkat çekmemiştim, iyi ki, bu yüzden de çok fazla kişiyle muhattap olmak zorunda kalmamıştım.

Sınıfta oturmaktan popom düzleşmişti. Biraz da açlık hissiyle ayaklandım. Ayaklanmamadan dolayı çıkan sesten dolayı birkaç kişi bana baksa da fazla umursamamışlardı. İşime gelirdi.

Telefonumu cebimden çıkarıp, Toprak'tan gelen mesaj var mı diye baktım. Derse girdiğini belirten bir mesajdan başka bir şey yoktu. Ben de dersten çıksaydı mesaj atardı kafasıyla yazmadım.

Kapüşonlumun cebinden kablosuz kulaklığımı çıkardım. Spotify'dan Toprak ile beraber hazırladığımız play listlerden birini açıp yürümeye devam ettim.

Ta ki önümü bir çift ayak kesene kadar.

Kafamı kaldırıp ayakların sahibine baktım. Dün bahçede Toprak'a yürüyeceğini söyleyen kızdı. Kaşlarımın çatılmasına engel olamadım. Ya da olmak istemedim.

Her neyse,

Sinirlerime engel olmaya çalışarak şarkıyı durdurdum. Kulaklığın tekini de çıkarınca konuşmaya başlamaması için hiçbir sebep kalmamıştı.

"Selam," dedi dün sevgilisine yürüdüğü kıza karşı gereğinden fazla bir neşeyle. "Biraz konuşalım mı?" diye de devam etti.

Aslında hiç konuşmak istemesem de muhabbeti olmayan birine ne söyleyeceğini merak etmiştim.

"Ne konuşacağız?" diye bir soru sordum.

"Aslında bir şey konuşmayacağız. Sadece benim senden dilemem gereken bir özür var."

Bilmece gibi konuşması fazla gıcık ediciydi. Daha da çok çatılan kaşlarımla hiçbir şey anlamadığımı anlamış olmasını umuyordum.

'Ne' kelimesinden başka bir şey bilmiyormuşum gibi bir hava versem de, bu sefer de "Ne özrü?" diyebilmiştim.

"Dün için." dedi. "Beni duyduğunun farkındayım ama yemin ederim sevgili olduğunuzu bilmiyordum. Bilseydim hiç öyle der miydim?"

"Ben kız kesmek için gelenlerden sandım. İlk başta senin kötü kötü bakmanı anlamlandıramasam da çocuğun yanına gidince fark ettim sevgili olduğunuzu."

Gözlerini kaçırarak devam etti. Zaten yanıma geldiğinden beri suçlulukla elleriyle oynuyordu.

"Çok utandım beni duyduğunu fark edince. Cidden amacım sevgiline yürümek falan değildi. Zaten çocuğun gözleri senden başkasını görmüyor. Sadece sana odaklı."

Derin bir nefes aldı.

"Her neyse, çok uzattım. Gördüğüm her yakışıklı erkeğe yürüyen birisiyim. Anlayacağın beni çok fazla ciddiye almana gerek yok. Şimdi bana bunları neden anlatıyorsun derse de, beni yanlış anlayıp aranız bozulur diye dünden beri ödüm kopuyor."

"Dün her ne kadar iyi gibi dursanız da gövde gösterisi yapabileceğini düşündüm. Sevgilin orada değil bana, hiç kimeye göz ucuyla bakmadı. Tamamen benim patavatsızlığımdı. Çok, çok özür dilerim. Beni yanlış hatırlamanı ya da bana karşı önyargılı olmanı istemiyorum. Sabahtan beri tüm okulda seni arıyordum bu yüzden. Hangi sınıfta olduğunu da bilmediğimden tek tek tüm sınıfları dolaştım. En azından bunun hatrına affet?"

Can çekişircesine konuşması tüm sinirimi alıp götürmüştü. Ayrıca bu zamanda kim sırf birini beğendiğini söylediği için sevgilisinden özür dilerdi ki?

"Tamam." dedim "Sorun yok. Aramız da iyi ayrıca onunla. Sevgilisi olduğunu bilmediğini fark ettim. Sana da sinirli değilim bu yüzden."

En azından şu dakikadan sonra.

Minnetarca gülümsedi.

"İzin verirsen kahve ısmarlamak isterim. Transfer öğrencisin galiba. Şimdi bu görgüsüzlerin arasında yabancı hissetmişsindir kendini."

Benden hiç beklenilmeyecek bir şey yaptım. Kabul ettim. Bilmiyorum belki enyayilikti ama kız çok fazla samimi davranıyordu.

Nasıl hayır derdim ki?

***

evettt

bu bölüm Toprak yoktu. çünkü olmaması gerekiyordu. ama diğer bölüm olur diye düşünüyorum. söz de vermeyeyim şimdiii

şu anlık adını bilmediğimiz kızçenin de samimiyetine tüm benliğinizle inanabilirsiniz. ben kefilim kendisine.

elis'in daha az asosyal olması beni birazcıkta olsa gurulandırıyor. tabii toprak'ı da öyle. siz ne düşünüyorsunuz bu ufak tefek değişiklikler hakkında? fark edebiliyor musunuz? ya da ilk bölümlerdeki elis'e kıyasla şu anki elis'in arasında bir fark var mı sizce?

eğer varsa iyi anlamda mı, kötü anlamda mı?

her neyse, ben de fazla uzattım.

sonraki bölümde görüşmek üzere💞💅

sonradan eklenmiş bir not: ARKADAŞLAR 250K NE??? 250K NE ARKADAŞLAR???

bunu az önce fark ettiğim için özür dilerim döxlamrk niye bu kadar sorumsuz bir kişi kimsesi oldum anlamadım ama iyi ki varsınız <333

Benimle Konuşur Musun? | Texting ✓Where stories live. Discover now