k ı r k d o k u z

9.1K 434 28
                                    

Medya: Adele - Rolling in the Deep

İyi okumalar!

***

Nemlenmiş gözlerimi elimle gelişi güzel sildim. Akan burnumu da çekip elimi sağ ön kapının koluna uzattım. Soğumaya başlayan havaların aksine sıcak bir ortamla karşılaşmıştım.

Babamın yanındaki yerime hızlıca kuruldum.

Benim yerleşmemle arabayı çalıştıran babam, bana gülünsemeyi de unutmamıştı.

Toprak az önce gitmişti. Yaklaşık sekiz saatlik bir yolculuğun ardından İzmir'e varacaktı.

Yakın zamanlarda boş dersi de yoktu. O yüzden tekrardan geri gelebileceği en yakın zaman üç ay sonra yani sömestr tatilindeydi.

Ve bu benim canımı oldukça sıkıyordu. Uzakta olmasını sevmiyordum.

Ama bunu sürekli dile getirmek mızmız birisiymişim gibi hissetmeme neden oluyordu. Bu yüzden bundan sonra bu konuyu daha az düşünüp, daha da az dillendirecektim.

Titreyen telefonum da bunu destekler nitelikteydi. Hızlıca açtım ve gelen mesajın kimden olduğuna baktım. Toprak'tı.

Dengesiz: Babanın yanına vardın mı? (00:12)

Gülümsememe engel olamadan hızlıca yazmaya başladım.

Elis: Evet, arabadayız şuan.

Elis: Eve gidiyoruz.

Toprak: Tamamdır.

Toprak: Eve gider gitmez hemen uyu, saat geç oldu.

Toprak: Ayrıca o gözlerini bir daha da doldurma

Toprak: Hoşlanmıyorum bu durumdan.

Ağzımdan alaylı bir gülüş kaçtı. Çıkardığım garip sesle de babamın bakışları kısa bir an bana döndü.

Elis: Evet, evet. Biliyorum.

Elis: İyi geceler en bi sevdiğim <33

Daha fazla babamın dikkatini üzerime çekmeden telefonun ekranını kilitledim ve torpido gözünün üstüne koydum.

Ardından koltuğa biraz daha yayıldım. Babam da bunu fırsat bilip, söze daldı.

"Toprak mıydı?"

Gülümseyip kafamı salladım. Konuşasım yoktu.

"Belli zaten üzerindeki etkisinden. Hayır on yedi yıldır benim kızımsın, şu çocuğun sana yaptığını biz sana yapmıyoruz."

Neyse der gibi kafasını iki tarafına salladı.

"Tavuk-pilav yiyelim diyorum, ne dersin?"

Açta değildim. Söylesem kızar mıydı? Denemekten zarar gelmezdi.

"Aç değilim."

Yumuşatarak söylemeye çalışmıştım ama daha çok can çekişiyormuşum gibi bir görüntü ortaya çıkmıştı.

"Demek durumlar tavuk-pilava hayır diyecek kadar kötü? Konuşsak iyi olacak sanki."

Bu sefer itiraz etmedim. Sen bilirsin dercesine omuz silkip önüme çevirdim bakışlarımı. Biraz sonra sahil kenarında arabayı park edince sol bacağımı koltuğa çekip yönümü ona döndüm.

O da bana dönmüştü.

"Çok mu seviyorsun bu çocuğu?"

Sevginin utanılacal bir şey olmadığını biliyordum. Babam öğretmişti bunu bana. Bu yüzden sessiz kalma gereği duymadım. Sessizce onayladım.

Benimle Konuşur Musun? | Texting ✓Where stories live. Discover now