chapter 5: gelgit

20.5K 2K 1.5K
                                    

🌘

Mavi, Gözlerindeki Ay

🌘

Bütün hafta sonunu yatağımda geçirdim.

Derneğe bile gitmedim.

Cuma günü, Dora ile çıktığımız o ders buluşmasından beri kendime gelemiyordum.

Aklım hep ona ve o anlara kayıyordu. Yemek yerken, ders çalışırken, bizimkilerle sohbet ederken ve tam şu an olduğu gibi, yatağımda uzanıp boş boş tavanı izlerken.

Bu yanlıştı. Ama bir şekilde doğru geliyordu.

Birge ve Sidar'ın, mutfak alışverişi için markete gitmelerinin üzerinden geçen kırk beşinci dakikada, belki de bininci oflamamı salmıştım.

Bu böyle olmayacaktı. Hızla telefonuma uzandım ve tamamen refleksle rehbere girip, B adının üzerinde duraksadım.

Arayıp ne yapacaktım ki?

Ben bunu düşünürken, beklemediğim bir şekilde mesaj bildirimi düştü ana ekranıma.

Ondandı.

Bunu gördüğüm an, kalbim birden dört nala koşarcasına çarpmaya başladı ve gözlerimi kocaman açarak, ellerimi göğsüme yerleştirdim. "Sakın." dedim kalbime doğru. "Bozulmayan tek sen kalmıştın. Bu saatten sonra seninle de papaz olmayalım."

Bu uyarı koca bir hiçti. Çünkü bir saniye sonra tıpış tıpış mesajını açmıştım.

B: Durumlar nasıl? (13.06)

Bir oflama daha.

Melina: Standart. (13.07)

B: Boş musun? (13.07)

Sertçe yutkundum.

Melina: Yok. (13.08)

Melina: Dışarı çıkacağım. Yürüyüş falan. (13.08)

B: Yalnız mı? (13.08)

Melina: Yok ya bulurum birilerini. (13.08)

B: Beni buldun bile. (13.09)

Melina: Doğru söyle bak arabanla gelmeyeceksin, değil mi? (13.09)

Melina: Yürüyüş bu. Sen sevmezsin yürüyüş. (13.09)

B: Yani bu evet, gelmeni istiyorum demenin başka bir yolu mu? (13.10)

Yüzüme yayılan gülümsemeden bihaberdim.

Melina: Mal mısın, Dora? (13.10)

B: On dakikaya oradayım. (13.11)

Melina: On dakikaya buraya yürüyerek gelemezsin. (13.11)

B. Where stories live. Discover now