chapter 17: erte

18.3K 1.6K 490
                                    

🌘

Tate McRae, That Way

🌘

⚠️: chapter 7: bataklık'tan,

Bir Ay Önce, Dora Belgemen:

Gergindi.

Onun gergin olduğu anların sayısı hiçbir zaman bir elin parmağını geçecek kadar olmazdı ancak hayatına son zamanlarda dahil olan o kişi yüzünden günlerdir diken üzerindeymiş gibi hissediyordu.

Neydi bu his? Kavga edip her şeye siktiri çektiği için miydi? Üstelik boktan bir telefon konuşmasıyla. Melina'nın yörüngesinde bir şeyleri bitirmek her zaman neden bu kadar basit oluyordu? Yoksa bu yalnızca Dora'ya özgü bir boş vermişlik miydi?

Saat gece yarısı 3'ü çoktan geçmişken, köşeden sızan loş ışığın ortasında, mutfaktaki bar sandalyelerinden birinin üzerinde öylece oturuyordu.

Birkaç saniye sonra içeri Güner girdi. Dora'yı bir köşede votka içerken görünce, kaşlarını çatarak o tarafa ilerledi. "Ne yapıyorsun sen bu saatte ayakta?"

Dora onu fark etmedi bile, aklı bambaşka yerlerdeydi. Olmaması gereken, yasaklı olarak belirlediği bölgede. Sınırlarını bir kez aşmaya kalkarsa, bir daha asla geri adım atamayacağını bildiği bölgede.

Ne demişti telefonu kapatmadan önce? "Bir daha bırak yanıma gelmeyi, içinde benim olduğum hiçbir ortama adım dahi atayım deme, Dora Belgemen!"

Bardağın dibinde kalan votkayı kafasına diktikten sonra ıslanan alt dudağını diliyle yaladı ve tam o sıra bakışlarını kaldırarak, başında dikilen Güner'i fark etti.

Gözleri kısıldı ve uyuşuk bir sesle, "Uyumadın mı?" diye sordu.

Lafları ağzında gevelediğini fark eden Güner, onun çoktan mayışmaya başladığını anlamış ama bir şey dememişti. "Neyin var amına koyayım?"

"Uyku tutmadı."

"Siktir git. Seni en iyi ben tanırım oğlum, suratındaki mimiklerden bile." Güner'in hâlâ kaşları çatıktı. "Var sende bir karın ağrısı."

"Yok."

"Senin kızla mı kavga ettin?"

Güldü Dora. Histerik bir şekilde. Senin kız. Kendisi, haftalardır onun gözünde kıymetli bir noktaya ulaşmaya çalışıyordu ancak karşısında dikilen Güner kılını kıpırdatmadığı, hatta ruhunun bile duymadığı, hâlde Melina için zirvede olduğundan bihaber bir şekilde karşısına geçip senin kız diyordu.

Başlangıç ve bitiş noktasını çoktan kaybetmişti. Nerede dikildiğini bilmiyordu; Melina'nın bakışlarında kendisine dair herhangi bir parıltı yakalamak istediği her seferinde ondan biraz daha uzaklaştığını hissediyordu.

"Hayır." diye sıraladı diline gelen yalanı. "Biz çok iyiyiz."

O kadar iyiyiz ki, aramızdakiler bir anlaşmadan ibaret olsa bile benimle olan iletişimini basit bir telefon konuşmasıyla bitirebilecek kadar önemsizim onun gözünde, diyordu zihnindeki ses. Onu susturmak imkânsızdı. Çok iyiyiz biz.

B. Where stories live. Discover now