chapter 9: dönüm noktası

20.6K 1.9K 985
                                    

🌘

Mor ve Ötesi, Anlatamıyorum

🌘

Sabah uyandığımda Dora yoktu.

Kuş yuvasına dönmüş saçlarımın arasından, kısık gözlerle birkaç saniye yatağın boş olan diğer kısmına baktım. Ardından durumu idrak edince, üzerimdeki yorganı adeta tekmeleyerek yataktan aşağı düşürdüm.

"Pislik herif!" diye bağırdım dün geceki kıyafetlerimle yataktan kalkarken. Ayağıma ev terliğimi geçirdim ve telefonumu elime alıp, koşa koşa odadan çıktım. Yoldaşlığı tek gecelikti demek.

Koridordan geçerken ona saydıra saydıra rehberimden numarasına tıklıyordum ki, o sıra gözlerim ani bir sapmayla salonla birleşik mutfağa kaydı ve tezgâhın arkasındaki çıplak bir bedenle bakışlarımız kesişti.

Ha siktir.

"Günaydın?" dedi öfkeli hâlime, temkinli gözlerle bakarak.

Gözlerimin önüne gelen saçlarımı geriye iteledim ve, "Sen..." dedim sessizce. Gitmemişti. Bakışlarım ondan, arkasındaki tavada pişen omlete kaydığında, "Ne yapıyorsun orada?" diye devam ettim tereddütle.

Umarım küt küt atan kalbimin sesi o noktadan duyulmuyordur.

Elindeki tahta kaşığın sapını hafifçe masaya vurdu. "Yemek."

"Şaka mı bu?"

Tek kaşı havalandı. "Neden?"

Gözlerimi kırpıştırarak baktım ona. Bakışlarım dağınık saçlarından yüzüne, oradan da çıplak gövdesine inince, hafifçe yutkunmaktan alıkoyamamıştım kendimi.

Konuyu değiştirmek adına, "Üzerine bir şey geçir ya." diye homurdandım bir elimle gözümü ovarken. Parmaklarıma dünden kalma rimelim bulaştığında yüzümü buruşturdum. Berbat gözüktüğüme emindim. Zaten leş gibi alkol kokuyordum. "Ben duş alacağım."

Ona arkama dönüp gerisin geri banyoya ilerlerken, arkamdan, "On beş dakikan var." diye seslendiğini duydum. "Yoksa hepsini yerim."

Buna, midem guruldayarak cevap verdi. "Şunu on yap." diye meydan okumaktan geri kalmadığımda, çoktan iç çamaşırlarımı alıp banyoya girmiştim bile. Başım çatlıyordu.

Üzerimdeki alkol kokusundan arındıracak ve beni kendime getirecek kısa bir duşun ardından, saçlarımı bir havluyla sararken kıyafetlerimi yanıma almadığımı fark ettim.

Söylene söylene iç çamaşırlarımın üzerine bornozumu geçirdim ve iplerini çabucak bağlayıp, hızla banyodan çıktım. Adımlarımı hiç sapmadan odama çevirmeyi hedefliyordum ki, mutfaktan gelen muazzam kokuyla birlikte bir an duraksamıştım.

"Dora!" diye bağırdım içeriye doğru. "O koku ne?"

"Pankek." dedi bana uzaktan gelen sesi.

Ağzım kocaman aralandığında, giyinmeyi bile unutarak koşarak içeri yöneldim ve, "Dur, dur." diye seslendim heyecanla. Adımlarım doğrudan buzdolabını bulurken, "Burada Nutella ve bal vardı!" diye devam ettim. Tuhaf bakışlarını sırtıma diktiğini hayal edebiliyordum ama umurumda değildi. Pankek'e bayılırdım.

"Baktım ama bulamadım." diye mırıldandı umursamazca.

"Sidar dört mideli bir hayvan olduğu için bazı yiyecekleri arkaya saklıyorum." Diplerden çekip aldığım Nutella ile birlikte heyecanla ona döndüm. Ama aklıma gelen şeyle birlikte birden gözlerim kısıldı. "Bir dakika ya... Sen böyle yemek yapmayı nereden öğrendin?"

B. Where stories live. Discover now