↬On Sekizinci Bölüm↫

18 4 3
                                    

Yıllar sonra gelirsem aklına, bir tebessüm yolla bana.

Altını çizmiş olduğum cümleyi tekrar tekrar okurken hafifçe gülümsemiştim. Ardından bitirmiş olduğum kahve bardağını elime almış ve masadan kalkıp çöpe ilerlemiştim.

Hızlıca kütüphanenin kafeteryasına ilerlemiş ve bir bardak daha kahve siparişi vermiştim. Sadece birkaç dakikanın içinde hazır olduğunda çalışanın elinden almış ve masama geçmiştim.

Bir yudum alır almaz tekrar kitabıma döneceğim sıra kalemlerimin altına katlanarak bırakılmış bir kağıt görmüştüm.

Notu alıp okuduğumda yine kendimi etrafa bakmaktan alıkoyamamıştım.

Yan masadaki çikolatalı süt senin. Kafeinden uzak durmalısın. Seni seviyorum.

一 Gece

Dudaklarım iki yana gerilirken derince nefes almış ve kalkıp yan masadaki çikolatalı sütü almıştım. Etrafa bakınıp tebessüm etmiştim.

Biliyordum. O buradaydı ve beni izliyordu.

***

Sıkıntılı bir şekilde verdiğim nefesle çantamdaki şemsiyeyi çıkarmış ve açıp eve gitmeye koyulmuştum. Yağmur resmen bardaktan boşalırcasına yağıyordu.

Normalde yağmurda yürümeyi severdim ama şu sıralar -ki sınavlarım yaklaşmışken- hasta olmak istediğim en son şey olabilirdi.

Hâlâ yürümeye devam ederken gözlerim de yoldan geçen herhangi bir taksi arıyordu.

Telefonumun çalmasıyla birlikte irkilirken bir elim montumun cebine girmişti. Sesli bir nefes verip aramayı cevaplamıştım.

"Anne?"

"Nerede kaldın kızım?"

"Yaklaştım sayılır. Birkaç sokak arkadayım."

"Dikkatli gel ve fırından ekmek almayı unutma, oldu mu?"

"Tamam anneciğim. Merak etme on dakikaya evde olurum."

Bir şey demesini beklemeden telefonu kapatmıştım. Bir süre sonra onunla geçenlerde geldiğimiz parkın önüne geldiğimde gülümsemiştim.

Burayı seviyordum.

Nefesimi verip karşıdaki fırına ilerlemiş ve iki ekmek alıp tekrar çıkmıştım oradan. Gözlerim ister istemez tekrar parka döndüğünde salıncakta sallanan bi silüet gördüğümde kaşlarım havalanmıştı.

Böylesine yağmur yağarken oradaki kişinin öylece sallanarak durması tuhaf olamaz mıydı?

Elimdeki şemsiyeye baktığımda ayaklarım ister istemez parka yönelmişti. İçeri girip salıncaklara doğru ilerlemiş ve kadına benzer bedene yaklaşmıştım.

Gerginlikle yutkunurken hafifçe öksürmüştüm.

"Merhaba?"

Karşımdaki sallanan kişi ayaklarını yere koymuş ve durmuştu. Yüzüne doğru bakmaya çalıştığımda kafasını çevirmiş ve ayaklanmıştı.

"Şey, ben rahatsız etmek istemedim. Kusura bakmayın."

Bir süre beklemiş ama herhangi bir karşılık alamayınca şemsiyeyi kapatmış ve ona uzatmıştım.

"Yağmur çok fazla yağıyor. Zaten çok ıslanmışsınız bunu kabul edin lütfen."

Ona bakmaya devam etmiştim ama o kıpırdama dahi kıpırdamıyordu. Almayacağını anladığımda çekindiğini düşünmüş ve şemsiyeyi salıncağın direğine yaslamıştım. Kısa bir 'iyi akşamlar' dileyip parkın çıkışına ilerlemiş kısa sürede eve varmıştım.

Eve vardığımda o kısa mesafeye rağmen sırımsıplak olmuştum. Anahtarımla kapıyı açıp içeri girdiğimde annem de mutfaktan çıkarak beni karşılamaya gelmişti.

"Hoş gel-amanın çok ıslanmışsın!"

Anneme bakmış ve başımı sallamıştım. Poşeti ona uzatırken yukarı çıkacağımı ve üzerimi değiştireceğimi söylemiştim.

Odama girip çantamı yere bırakmamla telefonumun bildirim sesi odada yankılanmıştı. Cebimden çıkarıp gelen bildirime tıklamıştım.

nightbreeze: ► fotoğraf

nightbreeze: Teşekkür ederim:)
(Görüldü)

Merhabalarr~

Fotoğraf medyada:)

İyi akşamlar aşklar<33

10.03.2022'

Karanlığın DostuWhere stories live. Discover now