↬Yirminci Bölüm↫

17 3 0
                                    

Yağmur damlaları camıma yavaş yavaş vururken kapıdan gelen mivaylama sesi ile Maya'ya dönmüştüm. Dudaklarım iki yana gerilirken eğilip kucağıma almıştım. Maya'da aynı benim gibi yağmuru çok severdi.

"Benimle gelmek ister misin bebeğim?"

Uzunca miyavlarken gülümsemiş ve taşıma çantasını almak için odaya gidip geri dönmüştüm. Miniği dikkatle içine yerleştirip fermuarı kapatmış ve çanta önüme gelecek şekilde takmıştım.

Ardından evden çıktığımızda gözlerimi huzurla kapatmış toprak kokusunu içime çekmiştim. Yağmurda ıslanmak her zaman bütün dertlerimi unutturuyordu.

Ne kadar dolaşmıştık bilmiyordum ama beni kendime getiren cebimde titreyen telefonumdu. Yavaş adımlarla evin olduğu sokağa girdiğimde telefonumu çıkarmış ve bildirime bakmıştım.

nightbreeze: Sencede buluşmanın vakti gelmedi mi?

Okuduğum mesajla birlikte kalbimin ritminin değiştiğini hissetmiştim. Aralanan dudaklarımla başımı kaldırdığımda gözlerim gökyüzünde takılı kalmıştı. Rengi koyulaşmaya durmuştu. Ne kadar süre yağmurun altında durduk bilmiyordum fakat hava kararmaya başlamış gökyüzü eşsiz bir manzaraya dönmüştü.

Elimde, ekranı kapanmış olan telefonum tekrar titrediğinde dalgınlığımdan kurtulup bildirime bakmıştım.

nightbreeze: Her zaman gittiğin kafede...Dikkatli ol yollar kaygan

nightbreeze: Heyecandan yazamadığını biliyorum, benimde senden farkım yok

nightbreeze: Ama sıcak çikolatan soğuyor. Şemsiyeni unutma, seni seviyorum ;)

Etrafa dolan kıkırtı sesimle birlikte telefonumun cebime koymuş hızlı adımlarla eve ilerlemiştim. Gülümseyerek ilerlerken kalbimin sesi de adım seslerime eşlik ediyordu. Onu tanımak istiyordum.

Bir süre sonra eve geldiğimde zile basmıştım. Heyecandan tırnağımı yerken tekrar tekrar kapıya vurmuştum. Çok geçmeden açıldığında Maya'nın olduğu çantayı çıkarmış ve annemin eline tutuşturmuştum.

"Ay kızım...Ne oluyor?"

Hızla yanağına öpücük kondurup hızlı adımlarla bahçe kapısına koşmuştum.

"Kızım, nereye!"

"İşim var! Erken gelirim!" demiş ve koşmaya başlamıştım. Yanından geçtiğim insanların bakışlarını es geçerek kahkahalarla koşarken birçok mağaza, market ve dükkanı geçmiştim. Yaklaşık 20 dakikanın içinde geldiğimde derin bir nefes vermiştim.

Midemde hissettiğim ağrıyla birlikte yutkunurken içime derince nefes çekmiştim. Midem de bulanmaya başladığında heyecandan dolayı olduğu belliydi.

Cebimdeki telefonumu çıkarıp ilk olarak bildirimlere ardından saate bakmıştım.

Gözlerimi kapatmış tekrar derince nefes almış ve kafeye ilerlemiştim. Çıkan birkaç kişinin ardından içeri girdiğimde etrafa bakınmıştım. Gözlerim sırayla herkesin üzerinde dolaşırken dudaklarımı dişliyordum.

"Hoş geldiniz."

İrkilerek arkamı dönmüş garsonla göz göze gelmiştik. Gülümseyerek sağ elini ensesine götürmüştü.

"Sanırım siz o'sunuz?"

"Anlamadım?"

"Gökyüzü? Adınız bu, değil mi?"

"Ben..."

Aniden durmuştum. Gözlerim önüne gelen mesajlarla birlikte hafifçe gülümsemiş ve başımı sallamıştım.

"Evet, Gökyüzü'yüm ben."

"O zaman bu taraftan..." diyerek masaların arasındaki yolu gösterdiğinde titrek bir nefesle ilerlemiştim.

Sırayla tüm masaları geçmiştik, her bir adımımda oturan insanların yüzüne bakıyordum. Garson durup bir masayı gösterdiğinde midemdeki ağrıyla ilk olarak ona sonrasında gösterdiği yere dönmüştüm.

Nefesimin kesilir gibi olduğunu hissettiğimde gözlerim kararmıştı sanki. Yutkunmuş ve garsona kısık sesimle teşekkür ettiğimi söylemiştim. O yüzündeki tebessümle yanımdan ayrılırken tekrar ondan tarafa dönmüştüm.

Şu an buradaydı. Karşımda...

Yavaş adımlarla yanına gitmiş ve titreyen elimi omzuna koymuştum zorlukla. Buğulanan önüm net görmemi engellerken o ayağa kalkmış ve benden tarafa dönmüştü.

"Gökyüzü'm..."

Gözlerimi birkaç kere kırpıp ona baktığımda dudaklarım aralanmıştı. Gözyaşlarım yanaklarımdaki yerini aldığı vakitle eş değer vücuduma sarılan kollarla içimde bir şeylerin koptuğunu hissetmiştim.

Kollarım benden bağımsız olarak onun bedenine dolanmıştı. Titreyen bedeni ve omzuma düşen damlalarla kollarımı daha da sıkılaştırmıştım.

"Çok özledim..." diyerek zorlukla konuşmuştu.

"Yemin ederim sana...Nur, Buse'sini çok özledi."

Tarih 10 Ekim...

Yıllardan 2021...

Ve saat 19.37

Gökyüzü artık Gece'sine ait.


Ö

zledik dimi?

14.05.2022

Karanlığın DostuOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz