1:İstek

81 43 88
                                    

Keyifli okumalar.🦋

1.İSTEK

Alec Benjamin-If we have each other

Normal insanların günü sabah başlardı, anormal ve anormalin üstündeki insanların ise gece

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


Normal insanların günü sabah başlardı, anormal ve anormalin üstündeki insanların ise gece. Gecenin üçü bize hangi tarafta olduğumuzu gayet net açıklıyordu. Yelkovan ve akrep hareket ettikçe var olan ruh halimiz alevleniyordu sanki. Millet sakinlerdi geceleri, biz daha çok deliriyorduk. Anormalin üstündeydik belliydi ve bunun pek değişesi de yoktu.

Olmayan zevkimizle seçtiğimiz kırmızı renkli parlak koltuğun önünde yan yana oturuyorduk. Önünde ama üzerinde değil, bilgisayar sevgili popolarımızdan daha önemliydi. O sıcak dursun bizim popomuz buz tutsun pekte önemi yoktu, sonuç olarak oy ve fiyat çokluğuyla koltuğa oturma şerefini bilgisayar üstlenmişti. Diz dizeydik, herkes farklı bir şeyle ilgileniyor ben birden fazla şeye bakıp yeniden rutin işime dönüyordum. Artık gecenin üçü dedin mi aklımıza bu koltuk geliyordu.

Dışarıdaki sokak lambasının ışığı açık balkon kapısından içeriye sinsi bir yılan gibi sızıyorken şans eseri bana içerideki yavru yılanları gösteriyordu. Bir iş dedin mi yavru, çirkeflikte kobra kesilen Alkan ve Altay'dan bahsediyordum.

Altay kendi kendine taş kağıt makas oynamakla meşguldü, bir elini kendi adına oynuyor diğer elini olmadık biri adına kullanıyordu. Alkan ise yanımda ağzını şapırdata şapırdata koca bir paket jelibonu yemeye uğraşıyordu. Yemek demek doğru olmazdı aslında çünkü o tam anlamıyla ineklerin getirdiği gevişten farksız bir işlemden geçiyordu. Gecenin sessizliğini otuz iki dişinin arasında can cekişen o rengarenk ayıcıkların çığlıkları bozuyordu. Kulaklarımda onlar için ağlıyor hatta kanıyorlardı, ağzım ise süper şekilde dizayn edilmiş küfürler bahşediyordu onlara.

"Hee bok taş!" Dedi Altay hırsla, Alkan'a sıraladığım küfürleri durdurup kafamı ona çevirdim ve baktığı ellerine baktım. Gecenin üçünde kafamız ne kadar sağlıklı olabilirse o kadar sağlıklıydı. Hadi ben ve Alkan neyse de Altay'ın durumu hiç iyi görünmüyordu. Kafanın kayışı kopmuşa benziyordu ve tam bir umutsuz vakaydı. Sağ eliyle sol eline hareket çekiyor, sinirlendiği elini de kullanarak kapak yapıyordu. Sol eli başkasına aitti sanki. Beyninin kulaklarından aktığını görebilmem için ışığa ihtiyacım yoktu. Gece, aramızdan kimseye iyi gelmiyordu.

"Bu zurnacının ayarları bozuldu yine," dedi Alkan gülerek, aynı zamanda rengini göremediğim bir ayıcığı çabucak ağzıma tıkıştırdı. Beni besleme gibi bir huyu yoktu genelde, şaşırarak jelibona dişimi geçirdim. Ağzımı çevirmeye başlamıştım ki dişimi geçirdiğim an ağzıma yayılan ekşimsi ve tatlı karışımı o tatla öğürüp yüzümü ona çevirdim. Yarısı parçalanmış olan ayıyı yüzüne doğru tükürerek yüzümü ekşittim. Adi herif limonlusunu vermişti, biliyordu limondan nefret ettiğimi neyi sevmezsem onu yapıyordu. Gıcık etmekte, milletin zıtına gitmekte üstüne yoktu. Tamam ben de severdim birilerini gıcık etmeyi ama konu ben olunca farklıydı. Sinirle jelibon paketine elimi daldırdım ve tuttuğumu ekrana doğru uzatarak renklerine baktım. Kırmızı ve yeşilliyi ağzıma atıp gerisini pakete geri bıraktım, bir şey yine de eksikti onu da kısa sürede bularak ensesine bir tane patlattım ve rahatlamış bir şekilde Altay'a döndüm. Tek kişilik oyununa maalesef devam ediyordu.

Aşkta Her Yol MübahtırWhere stories live. Discover now