16:Beklenmedik

1 0 0
                                    

Keyifli okumalar.^^

16.BEKLENMEDİK

  


İleriye dönük birkaç planı olurdu herkesin. Şunu yapıp bu kadar para kazanacağım, şuraya gidip bunu öğreneceğim, şurayı gezeceğim vs vs.

Ama benim tek planım Duru'ydu. Ne bir yerlere gitme hayalim, ne de bir şeyler öğrenme hayalim vardı. O hayatıma girdiğinden beri aklım fikrim o olmuştu. Beni nasıl etkisi altında aldığını siz buradan anlayabilirdiniz. Bir şey olurdu mesela, bir yere geç kalırdım direkt olarak Duru gelirdi aklıma. Onunla buluşsaydım ve geç kalsaydım acaba nasıl karşılardı diye sorardım kendime. Şöyle olsa Duru kızar mıydı? Bunu yapsam üzülür müydü? Hatta bir ara berbere gittiğimde bile kendi saçıma Duru'nun gözüyle bakmaya başlamıştım. Uzatsam sever mi? Kısa tutsam sever mi diye sürekli sorular sorup duruyordum.

O olmazsa diye bir seçenek koymayı her ne kadar istemesem de, olmazsa ne yapacağımı bilmiyordum. Sanki Dünya'm onun üzerine kuruluydu ve giderse ne yapacağımı düşünmek bile istemiyordum. Hoş gelmeden gitmeyi nasıl başaracaktı bilmiyordum.

Gece uyanıp uyumalarımdan sonra annemleri yolculamış saat sekizde uyanmak üzere alarm kurarak üç saatlik bir uykuya yatmıştık. Daha doğrusu yatmışlardı çünkü ben kukuman kuşu gibi gözlerim açık yatakta oturuyordum. İçimde belli belirsiz bir kıpırtı vardı, fakat onun buluşma saati yaklaşınca beni içine alacak kadar büyüyeceğini biliyordum. "Kalkın lan..." diye fısıldadım uyandırma niyetim olmadan. Sadece sıkılmış bulaşmak için birilerini arıyordum. "Kalk lan."

Güldüm kendi kendime, Alkan kıpırdanarak bana arkasını döndü. Öyle güzel uyuyordu ki içimde heyecan olmasa akşama kadar uyuyasım gelmişti. Yatağımdan kalkarak mutfağa yöneldim. Şiş gözlerimin uykusuzluktan mı yoksa fazla uyumadan mı olduğunu bilmeden, geceden dolaba koyduğum iki kaşığı aldım ve gözlerimin üzerine koyarak bir süre beklettim. Bu kardeşimden öğrendiğim bir başka hileydi. O genelde hep böyle yapardı, çok uyursa ya da ağlarda şiş gözlerinin üzerine soğuk kaşıkları koyar ve kaşıklar balon balığı gibi olmuş gözlerinin şişliğini alırdı. Soğuk her ne kadar göz kapaklarımın altını hafiften gıdıklasa da buluşmaya ölü gözlerle gitmeyi istezdim. Bu soğukluğa daha fazla dayanamayarak kaşıkları tezgaha koydum ve dolabı tekrar açarak yiyecek bir şeyler aramaya başladım.

"Aşkım ya!" Diye söylendim sucuk paketini elime alarak. Kadın görmüştü fare ambarı gibi bomboş olan buzdolabını, bize kıyamaması çok normaldi. Dolap dün tımtıkırken şimdi sucuktan tutun tahinine kadar tıklım tıklımdı. "Madem uyandık," diyerek sucuğu dışarı çıkardım doğrulup dolabın içine bakmaya devam ettim. Her ne kadar sevmesem de iş yapmayı bugün her şeyi yapacak kabiliyete sahip hissediyordum kendimi. Dikkatle doğradım çıkardığım sucukların birazını, yumurtaları bir kaseye kırdım. İçine birkaç parça düşürünce, annemden öğrendiğim kaşık ıslatıp alma taktiğiyle onlardan kurtuldum ve ocağın altını yakarak sucukları fazlaca olan yağda pişirdim. Üzerine yumurtayı dikkatlice dökerken çıkan seslerin beni daha da fazla heyecanlandırmasına izin verdim. Kokusu beni benden almıştı, ımlayarak gülümsemeye ve dolaptan çıkardığım kahvaltılıkları alarak, masaya koymaya devam ettim. Zeytinler, ballar, reçeller, tahin ve helvalar. Aklınıza ne gelirse vardı ve ben en son bu sofrayı, dört yıl önce annemin evinde görmüştüm.

Aşkta Her Yol MübahtırHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin