18:Aile

0 0 0
                                    

   Keyifli okumalar.🤍

18.AİLE


E

ğer karanlıktaysanız bir mum yakardınız.

Çıkmazdaysanız yeni bir yol arar bulamazsanız yaratırdınız.

Dipsiz bir kuyuya düştüyseniz yukarı çıkmaya çalışırdınız.

Fakat sevdiğiniz kızın size elini uzattığını görünce ne yapardınız, nasıl davranırdınız bilmiyordum.

Nefesimi tutarak ayaklandım ve davetsiz uzatılan ele baktım. Kalkmaya çalışıyordu aslında, bir başka şey de vardı ki elini bana uzatmadığıydı. Sadece uzatıyordu, bu öylesine bir hareketti ama kalkmak için bir yerlerden destek alması gerekiyordu. Davet etmedi, fakat kendimi onun yanında bulduğumda ne kadar arsız biri olduğumu bir kere daha hatırlattım kendime. Bu da yetmiyormuş gibi, bir elimi mavi hastane elbisesinin sardığı narin koluna doğru uzattım. Sadece uzattım, tutamadım, dokunamadım, düzenli nefes alış verişlerini duyacak kadar yakınındaydım artık ama kendimi nedense çok uzakta gibi hissediyordum.

"Yardım edebilir miyim?" Diye sordum sessizce. Bu sıralar bana yüklenen cesarete ne cesareti denilirse işte ondan vardı üzerimde. Yüzünü bana dönüp bir an duraksadı. Sanki yüz şeklimden bir şeyleri anlamaya çalışır gibiydi. Sapık mıydım? Ya da o döl israfı gibi onu hırpalayacak mıydım bunu öğrenmeye çalışıyor gibiydi ama biliyordum gücünün hangi evresinde olduğunu o bilmese bile zihnimde en ufak bir art bile niyet yoktu.

Elini bana doğru uzatıp kolumu buldu ve destek alarak bir bacağını yataktan indirdi. Bense kolum havada, felç kalmış gibi onu takip ediyordum. Boşta kalan elimi önde tutuyor bir bebek gibi düşmesin diye tetikte bekliyordum. Nefes alamıyordum artık zaten alsam bile bunu idrak edebilecek kadar sağlam bir zihne sahip değildim. Ruh hastası gibi nefes almamaya özen göstererek yataktan inmesine yardım ettim ve onun izni olmadan hiçbir yere dokunmadım. Mavi terlikleri giydi, ayakları kemikli ve bembeyazdı. Gerçekten aya benziyordu teni, her zerresi milyon kere yıkanmış gibiydi. Elinin üzerindeki seruma bakarak birkaç defa göz kırptı, etrafa baktım sanırım yürümeyi istiyordu.

"Ne yapacaksın?" Diye sordum doğru soruyu sorup sormadığımdan emin olamayarak. Ayrıca kendiliğinden kalkmış olan şişli hitap şekline bir selam çakmayı da ihmal etmemiştim. Etrafa bakmayı sürdürürken cevapladı. "Serumu takmak için bir şey olması gerekiyordu onu arıyorum."

Ben de onunla birlikte bakmaya başladım. Herhalde şu demir uzun sopayı kastediyordu. Filmlerde gördüğümüz ele alarak serumu gezdirmelik sopalardan hani. Dolabın arkasına doğru baktım ama o bahsettiği şeyden bu odada yoktu. Anlık bir gafletle "Ben tutayım," dedim. Duru'nun gözleri bir şimşek gibi bana döndü ve tek kelime etmedi. Tam o an yere yığılıp kalmak ve kafamı sertçe  vurarak hafızamı kaybetmek istedim ama olmadı. Duru temkinli bir sesle "Lavaboya gideceğim." Dedi.

Aşkta Her Yol MübahtırWhere stories live. Discover now