4

4.6K 360 83
                                    

Çekemeyecektim daha fazla onları. Annem elimi tuttuğunda içim acımıştı haline.

"Hayır lütfen gitme. Tan sakinleşir birazdan. Öfkesi biraz kötüdür ama ger-"

Tan'ın bağırmasıyla sözü kesilmişti. Öyle şiddetli bağırıyordu ki sesi buraya kadar geliyordu.

"Bir yanlışlık olmuştur! Testi tekrarladınız mı!"

Tan'a saldırmamak için bir sebebim yoktu.

"Evet olabilir baba, tekrar yapalım."

Ayağa kalkıp yerleştirmediğim çantamı aldım.

"Lütfen kendinizi yormayın. Dışarıda görüşürüz."

Ona bakmadan koşar adım odadan çıkarken hızlıca peşimden ilerliyordu.

"Naz, lütfen gitme. Bak ben halledeceğim her şeyi. Başka bir olumsuzluk olmayacak. Lütfen."

Dış kapıya ilerlerken annem kolumdan tuttu. Babam, Tan, Kaan ve Efkan da bize dönmüştü.

"Bu olaya duygusal bakmaya gerek yok. Oğullarınız beni istemiyor ve ben gerçekten bunu daha fazla kaldıramam, kendime bunu yapamam."

"Hoşça kalın."

Dış kapıyı açmıştım ki babam yetişip kapıyı kapattı. Annem öfkeyle oğullarına döndü.

"Aferin size!"

"Bak anne Tan abim de aynı fikirde."

Kaan tam anlamıyla bir çocuktu. Hiçbir şey yaşamamış, tecrübesiz, olgunlaşmamış biriydi. Ve ben böyle insanlardan nefret ederdim.

Bir an.

Sadece bir an yaşadığım zorluklarla gurur duydum.

Kaan gibi biri olmaktansa bu zorlukları tercih eder miydim?

Babam bana şefkatle bakıp yanağımı okşadığında şaşkınlıkla ona baktım.

Böyle şeylere hiç alışık değildim ki ben.

"Kızım lütfen otur. Konuşup bu meseleyi halledelim."

Burada kalamazdım. O üç kardeşi çekemezdim daha fazla.

Efkan babama döndü.

"Burada kalmaya zorlayamayız onu baba."

Babam kaşlarını çattığında Kaan, Efkan'a destek çıkmıştı.

"Bence de."

Babam ve annem konuşacaklardı ki içimde bastıramadığım öfkeyle Efkan'a döndüm.

"Ya yeter!"

Kaan kaşlarını çattığında onun da bana bağıracağından emindim. Ona baktım.

"O kadar tecrübesiz o kadar çocuksun ki sana şaşırıyorum!"

"Ne kadar empati yoksunu insanlarsınız ya!"

Efkan ağzını açacakken nefretle ona döndüm.

"Kes o sesini!"

Abi meselesi benim için koca bir hayal kırıklığından ibaretti.

"Gidiyorum işte, susun ve oturun. Bir daha da hakkımda konuşmayın! Kendi aranızda bile!"

Dönüp gidecekken Tan'ın sesiyle durup ona baktım.

"Senin sesin ne hadle bize yükselebiliyor!"

Doğru. Onlar kardeşlerdi "biz." Diyecekti. Kardeşlerini kollayacaktı.

ASGARİ SEVGİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin