5

5K 434 83
                                    


Sabah büyük bir baş ağrısıyla uyanmıştım. Aklıma Kaan'ın söyledikleri hücum ettiğinde yüzümü buruşturup yataktan kalktım.

Gözüm kenarda duran çantaya değdiğinde hırsla alıp içinden yeni kıyafetler çıkardım. Duş alıp çıktığımda kendimi daha enerjik ve yenilenmiş hissediyordum.

Kirli kıyafetleri çantanın içine teptim. Yatağı düzeltip geride hiçbir şey bırakmadığıma emin olduktan sonra odadan çıktım.

Aşağı indiğimde herkes kahvaltı masasındaydı. Annem beni görünce gülümsedi.

"Günaydın, izin günlerinde erken kaldırmak istemedik."

Sanırım alınmamam için söylemişti bunu. Babam da "Günaydın." Dediğinde aynı şekilde karşılık verdim. Omzumdaki çantayı sandalyenin yanına bırakıp oturdum. Annem kaşlarını çatmıştı.

"O çanta?"

Babam zorlukla yutkundu, gözlerinde şaşkınlık vardı.

"Konuşmuştuk, kalacaktın?"

Kaanla göz göze geldiğimizde bakışlarımı kaçırdım. Tan ve Efkan ifadesizdi, şaşırmamıştım. Onlardan Kaan'ı suçlamalarını beklemiyordum. Tan, gece Kaan'a kızmış gibiydi ama derecesini ya da düşüncelerini bilmiyordum.

"Ben burada daha fazla kalamayacağım. Kendi evime geçiyorum, istediğiniz zaman ararsınız görüşürüz."

Bir çırpıda söylediğim cümlelerle annem elimi tutup gözlerime baktı. Öyle bakıyordu ki Tan'ın bile onunla bir şeyleri paylaşma nedenini anlıyordum.

"Başka bir şey mi oldu?"

Çok şey oldu. Kaan'a baktığımda kaşlarını hayır anlamında kaldırmıştı. Alayla güldüm.

Neden saklayıp onu koruyacaktım ki?

"Birbirimize karşı açık olmak iyi gelecek, yıpranmamızı engelleyecekti değil mi?"

Tan ve Efkan gerildiğinde babam devam etmemi ister gibi "Evet?" Dedi.

"Kaan her şeyi biliyormuş, 16 yaşından beri hem de."

Babam ve annem şaşkınlıkla Kaan'a baktıklarında Kaan öfkeyle bana dönmüştü.

"Ağzını kapalı tutsan ölürdün değil mi?"

Bunun ne önemi vardı? Hâlâ öfkeli olmaya hakkı varmış gibi davranması beni çileden çıkarıyordu. Ayağa kalktım.

"O kadar bencilsin ki aklının ucundan bile benim o yaşta ne halde olduğum, söyleseydin hayatımın ne kadar farklı olacağı geçmemiş!"

Hem bana kötülük yaptığını düşünüp vicdan azabı çekiyordu, hem de bencilliğine devam ediyordu!

Kaan da ayağa kalktığında gözlerinizden öfke taşıyordu. Annem ve babam telaşla kalktılar. Babam Kaan'ı, annem beni tuttuğunda Kaan'a  saldırmamak için kendimi çok zor tutuyordum.

"Pişman değilim! Keşke hiç ortaya çıkmasaydı!"

Kaan'ın bağırmasıyla babam sinirle gözlerini sıkıca yummuş sonrasında açmıştı.

Benim hayatım söz konusuydu ve hâlâ pişman değilim diyebiliyordu.

"Haklısın! Senin gibi biri olmaktansa geç ortaya çıkmasına, beni ben yapan şeyleri yaşadığıma şükrediyorum!"

Kaan afallarken Tan ayağa kalkmış bana dönmüştü. Annem kolumu sıkarken ona odaklanmama çabalıyordu ama ben bu evi yakmak istiyordum!

"Otur yerine, bağırıp durma artık!"

ASGARİ SEVGİ Where stories live. Discover now