16. Bölüme Ek Sahne

12.5K 545 102
                                    

Okuduğunuz tarihi not edip puan verirseniz çok sevinirim bebeklerim. ❤️

MARTIN

Hera'nın telefonundan sonra iç çekerek başımı direksiyona dayadım. Sam'i kaçırma işi canımı sıkmıştı çünkü Hera'nın sabrının sonunun geldiğinin bir işaretiydi bu. Ve onun sabrının sonunun gelmesi demek, felaketlerin başlangıcı demekti.

Arabayı Lucas'ın evinin sokağına kırdığımda telefonum tekrar çaldı. Bu sefer arayan Nat'ti.

Gülümseyerek açtım. "Hola, hermosa." (selam güzellik)

"Benim yarı İspanyol değil, Rus olduğumu unutuyor gibisin."

Kahkaha attım. "Hayır, unutmuyorum ama ne dediğimi anladığını biliyorum."

"Az çok. İspanyolcam henüz sen ve Hera'nın konuşmalarını anlayacak kadar ilerlemedi."

"Ben yardımcı olabilirim." Dediğimde iç çekti.

"Bana yardımcı olabileceğin birçok konudan birisi de bu sanırım."

"Diğerlerini yüz yüze görüşebiliriz bence. Arabayı park edip geliyorum."

Telefonu kapatıp derin bir nefes aldım. Natalie ile aramızdaki ilişki isimsiz bir şekilde ilerliyordu. İkimiz de birbirimizden uzak kalamıyorduk, bu bir gerçekti. Fakat içinde bulunduğumuz durum ve hayatımızdaki diğer iki ruh hastası yüzünden kendimize pek vakit ayıramıyorduk.

Hera ve Lucas'ın gidişiyle bu vakti iyi değerlendirebileceğimizi düşünüyordum ancak yaklaşık yarım saat önce aldığım telefon bunu da mahvetmişti. Hera'ya kızmıyordum ve ne olursa olsun kimi ne kadar seversem seveyim onun söylediği her şey benim önceliğimdi.

Dairenin kapısına geldiğimde Natalie üzerinde salaş bir tişört ve mini bir şortla duruyordu. Uzun bacakları, bembeyaz teni ve ince bedeni dergi kapaklarına ait gibiydi. Bu görüntüsü de San Francisco'nun buz gibi havasına kafa tutuyor gibiydi ve tabii bana da. Gülümseyerek içeriye bir adım attım ve kapıyı kapatır kapatmaz kollarımı beline doladım.

"Lucas evinde bizim böyle sarmaş dolaş olduğumuzu görse sanırım beni öldürürdü."

Nat sırıttı. "Abim delidir ancak beni üzecek hiçbir şey yapmaz. O yüzden, şanslısın. Hatta bence çifte standart sahibi olabilirsin. Hera'yı da çok sevdiğini var sayarsak sana asla zarar vermeyecektir."

Başımı salladım. "Bak işte bunu doğru söyledin."

Boynunu uzatıp burnunu burnuma sürttü. "Kesinlikle."

Derin bir nefes alıp gözlerimi kapattım ve dudaklarımı yumuşacık dudaklarına bastırdım. Natalie inleyerek kollarını boynuma sıkıca doladı, bir eli hızla saçlarıma daldı. Parmak uçlarının saç diplerime uyguladığı baskıyla tenim karıncalandı.

Dudakları sakin sakin dudaklarımın altında çözülmeye devam etti ve ben ellerimi kalçalarına götürüp onu kucaklayarak salonun içerisinde ilerledim. Koltuklardan birine geldiğimizde onunla beraber oturup ellerimi sırtında, kısa siyah saçlarında, kalçalarında dolaştırdım. Natalie daha çok inleyerek kendini bana bastırdı. Çıkardığı ses öyle ilkeldi ki sertleştim. Aniden, öyle hızlı sertleştim ki o da hissederek kalçalarını oynattı. Yüce Tanrım...

Dudaklarımız ayrıldığında Natalie tek kaşını kaldırarak yüzüme baktı. Gözleri alevler saçarken alnını alnıma yasladı ve dudaklarını burnuma değdirdi. İnleme sırası ve bedenimin isteklerine hâkim olma sırası bendeydi.

"Bunu burada yapamayacağımızı biliyorsun değil mi?" dedi.

"Aslında gayet yapabiliriz ama başka işlerim var."

GÜMÜŞ TAHT (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin