Bölüm 18 - Ölüm Bizden Korksun

16.4K 717 366
                                    

Canlarım! Lütfen ama Lütfen oylamayı unutmayın. Eğer oylamalar güzel gitmezse kota koymak zorunda kalacağım. Emeğe saygı, lütfen puanlarınızı, yorumlarınızı esirgemeyin.♥️

Okuduğunuz tarihi buraya not edinn!!! 😍

Dikkat! Bölüm tetikleyici olabilir.
Cinsellik ve kan mevcut!

BÖLÜM 18 – ÖLÜM BİZDEN KORKSUN

HERA

"Hayır, bu konuda kararım net, Lucas."

"Sanıyor musun ki benim kararım net değil?"

Gözlerimi devirdim. "Bana ait olan bir şeyin sende olması normal mi?"

Bakışları hınzırlıkla parladı.

"Sana ait olan birçok şey zaten bende, güzelim. Alt tarafı bir resim için mi bu tavır?"

Tekrar gözlerimi devirdim.

"Portremle ne yapacaksın ki? Alyssa'ya hala inanamıyorum. Çok canımı sıkıyor."

"Birçok şey yapabilirim."

Eğer şu an arabada olmasaydık ve Lucas direksiyonda olmasaydı muhtemelen ağzını burnunu dağıtma girişiminde bulunacaktım ama araba kazasında ölmek için henüz çok gençtim. Ayrıca güzel suratının dağılmasını da pek istediğim söylenemezdi.

Başka bir şey söylemeden yola bakmaya devam ettim. Dün geceden sonra bu sabah uyanmamız biraz zor olmuştu. Hatırlayamadığım kadar çok sevişmiş olabilirdik ve hayatımın en ateşli gecelerinden birinden değil de savaştan çıkmışım gibi hissediyordum.

Manhattan'daki evi yakıp kül etme planımız sorunsuz işlemişti. Lucas'ın burada yaşayan arkadaşı Matthew ve James beraber halletmişlerdi. Matthew'un mimar olduğunu ancak tıpkı benim gibi el altından başka işler yürüttüğünü öğrenmiştim. Bu beni elbette şaşırtmamıştı ancak Lucas'ın bu kadar karmaşık bir çevreye sahip olup aynı zamanda nasıl böyle işlere bulaşmadan kaldığını merak etmiştim.

Morrison inşaat ve Lucas'ın sahip olduğu ün, San Francisco'da hafife alınacak bir boyutta değildi. Allen ve Morrison isimleri her yere hakimdi. Bizim gıda işinde olmamızın haricinde birçok şeyi yönettiğimizi herkes biliyordu. Ne olduğunu bilmeseler de farkındalardı.

Fakat Morrison'lar yani Lucas böyle değildi. Sözü geçen bir insan olmasının yanı sıra pis işlerde eli ayağı yoktu. Sadece yoluna çıkan herkesi yolundan çekmek için yemin etmiş bir adamdı ve bunu yaparken tıpkı benim gibi acıma duygusunu savuşturuyordu. Gözünü kırpmadan birini öldürmek bizim en büyük yeteneğimizdi.

Gülerek iç çektim. Hayat tuhaftı. Bundan birkaç ay öncesine kadar sadece belli duyguların esiriydim. Şimdi ise şiddetli bir rüzgâr, beni içine alan dev bir dalga gibi bambaşka duygularla sarmalanmıştım. Güçsüzleşmeyi beklerken güçlendiğim, olduğum kadına çok daha fazlasını veren duygular. Güvenmenin ve güvenilmenin verdiği güç, aşkın verdiği cesaret.

"Ne düşünüyorsun?"

Sırıttım. "Seni."

Işıkta durduğumuzda bakışları yüzüme odaklandı. Göz bebekleri büyürken yavaşça dudaklarını yaladı.

"Otele geri mi dönsek?"

Elimi kaldırıp dudaklarına dokunduğumda baş parmağımı ağzına alıp ısırdı.

"Beş buçuk saatlik bir uçak yolculuğumuz var. Otel odasından daha heyecanlı olacağına bahse varım."

Gözleri kısıldı ve kolumdan tutup beni kendine çekti. Dudakları sertçe ağzımı istila ederken arkamızdan gelen korna sesiyle ayrıldık.

GÜMÜŞ TAHT (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin