x23

3.9K 143 27
                                    


—OGEDAY—

Survivor'ın bitmesine artık çok az kalmıştı ve bireysel dokunulmazlıklar oynanmaya başlamıştı. Bir hafta önce büyük SMS yapılmıştı ve ilk elemede Evrim elenmişti. Bugün ise üçüncü aday belli olacaktı ve sonrasında eleme olacaktı.

Nisa oynanan dokunulmazlıklardan ilkini kazanmış ve Sercan'ı potaya sokmuştu. Sonraki oyunu Berkan kazanıp Barış'ı sokmuştu. Bugünkü oyunu ise Cemal Can kazanmıştı.

"Evet Cemal Can, şimdi senden üçüncü ve son adayın ismini öğrenmek istiyoruz."

"Abi öncelikle, buradaki hiçbir arkadaşımın kalbini kırmak istemiyorum, hepsiyle keşke beraber gidebilsek sonuna kadar. Ama çember çok daraldı ve oyunun kuralı bu. Söyleyeceğim isimi çok seviyorum, o da bunu biliyor. Bana alınacağını düşünmüyorum, anlayışla karşılar eminim ki. Adalar birleşmeden önce de Sercan ile olayları vardı, adalar birleştiğinden beri de bir savaş içindeler. Bu pota ikisinin çarpışması için güzel olur diye düşünüyorum. Nisa demek istiyorum."

Cemal Nisa'nın adını söyledikten sonra konseyde kısa bir süre sessizlik oldu.

"Abi şaka mı bu adam ya?" Sinirle ayağa kalkıp bağırdım. "Ne demek çarpışmaları için iyi olur ne ya?"

"Oge, otur oğlum. Elenmeyecek Nisa biliyorsun bunu. Gidiyor işte keltoş, yengeme de özgüven olur. Hem bu iki yüzlünün de ne olduğunu anlar."

"Nereden biliyoruz abi elenmeyeceğini? Elinde noter sıralaması mı var İhsan, ha?"

"Evet Nisa, seni dinliyoruz."

"Yani, diyecek bir şeyim çok yok Acun bey. Beklemiyordum sadece." Cemal Can'a dönüp baktığında Cemal Can ona bakmıyordu. Sağında oturan Berkan ve solunda oturan Anıl, aynı anda ellerini omzuna koyup destek vermek istercesine sıktılar. Nisa onlara bakıp gülümsedi ve devam etti. "Yani, söylediği sebep de mantıksız bence açıkçası. Adımı söylemek istiyorsa söyleyebilir, böyle bir bahaneye gerek yoktu diye düşünüyorum. Bu kadar."

Gözlerini Cemal'den çekip önüne döndüğünde dolduklarını gördüm.

"Evet arkadaşlar, 3 adayımızı da öğrendiğimize göre, artık sıra veda eden yarışmacımızı açıklamaya geldi."

Kalbim resmen yerinden çıkacak gibi hissediyordum. Sonunda müzik bittiğinde ve sessizlik oluştuğunda ellerimle yüzümü kapattım. Nisa dememesi için bildiğim her duayı okuyordum.

"Sercan."

Acun'un söylediği isimle kendimi tutamayıp kahkahayı bastım.

"Ne dedim oğlum ben sana? Ne dedim söyle hadi."

Yastığı İhsan'a fırlatıp ekrana döndüm. Sessizlik devam ederken Anıl Nisa'yı kendine çekip sıkıca sarıldı, ardından saçlarından öptü. Anıl bıraktıktan sonra aynısını Berkan da yaptı.

Sercan'ın uzun ve saçma veda konuşmasından sonra sırasıyla herkesle sarıldılar. Sıra Nisa'ya geldiğinde sarılmak için yaklaşsa da Nisa geriye gidip elini uzattı ve el sıkıştılar. Gördüğüm görüntüyle keyfim iyice yerine gelirken kahkaha atmaya başladım.

"İyi misin oğlum sen?"

"Sinirlerim bozuldu İhsan sorma. Kafayı sıyırdım galiba sonunda."

"Şu lanet yarışma bitsin artık yoksa seni Bakırköy'e kaldıracağız gerçekten."

—NISA—

Konsey sonrası adaya gelirken yol boyu Cemal'in yüzüne bile bakmamıştım. Bakmayı da planlamıyordum açıkçası. Anıl ile çantalarımızı barakaya atıp kimse kapmadan oturabilmek için Yasin'in yaptığı çardağa koştuk. Ondan önce vardığımda en geniş köşeye oturup ayaklarımızı uzattım.

"Yine kaptı en iyi yeri ya."

Gülüp Anıl'a dilimi çıkardım. "Daha hızlı koşsaydın, bana ne."

Anıl da gülerek karşı tarafıma oturduğunda Berkan da yanımıza geldi. "Anıl, kaptırmışsın kardeşim yine köşeyi Nisa'ya."

"Ya bilerek koşmadım, kıyamıyorum n'apayım. Yoksa o benden hızlı koşup kapamaz orayı."

Güldüm. "Berkan bak, ağlıyor. Ağlasın bebek."

Berkan da ortamıza oturduğunda gülerek kenara sakladığımız tavlayı çıkardık. Adada verdikleri malzemeden tavla yapmıştım. Ben yaptım diye demiyorum, ama mükemmel olmuştu gerçekten.

Berkan, Anıl ve ben gülerek oyunumuzu oynarken yaklaşan adım sesleri duyunca o tarafa döndüm. Cemal'in geldiğini duyunca yüzümdeki gülümseme kayboldu. Bir şey demeden önüme döndüm.

"Niso, kızdın mı bana?" Hemen karşıma, Anıl'ın yanına oturdu. Cevap vermeden elimdeki zarları sallayıp fırlattım. "Niso valla elenmeyeceğine emindim, o yüzden söyledim adını. O adamı sen elemiş oldun hem bak. Hem potaya sen koydun hem de senin de olduğun bi potada gitti?"

"Elenmeyeceğimi nasıl biliyorsun, elinde noterin kağıdı mı var?" Elimdeki zarları atıp Cemal'e döndüm.

"Ya senin SMS'in iyidir, tahmin ediyordum."

"Adımı bu sebeplerden söylemediğini gayet biliyorum Cemal. Salak değilim, sağol."

"Ya Niso, başka neden olacak?"

"Son ödüllere bizi değil onları götürmüyor musun Cemo zaten? Sen bizimle en son konuştuğunda aklındaki isim Yasin değil miydi? Ben mi yanlış hatırlıyorum?" Berkan ve Anıl'a döndüğümde beni onayladılar.

Anıl taşlarını oynatıp Cemal'e döndü.

"İstanbul finaline dördümüz gidelim diye yırtınıyoruz madem, potaya koyabileceğin Elif ve Yasin varken Nisa'yı koymak ne kadar mantıklı Cemal?"

"Ya," Bir şey söyleyecekti, ama vazgeçip ofladı. "Tamam ya. Son Yasin ve Sercan'la gittiğimiz ödülde konuştuk biraz. Tüm Türkiye'nin önünde beni öyle reddetmesi koydu biraz falan dedi. Hak verdim yani Niso. Sizi aynı potaya koymamı istediğini söyleyip biraz ısrar edince de tamam dedim."

"Benim onu reddetmem mi koymuş?" Sinir ve alayla karışık bir gülüş çıktı dudaklarımdan. "Cemo benim sevgilim var, şaka mısınız?!"

"Sen de Nisa'nın elenmesini göze alıp o adamı dinledin. Helal babako."

Cemal bir cevap vermeyip susmayı tercih ettiğinde Anıl, Berkan ve ben de oyunumuza ve kendi muhabbetimize döndük. Zaten Anıl bireysel oyunlar başladığından beri söylemişti Cemal'de bir şeyler olduğunu ama inanmamıştım. Demek ki saf ve salak olan benmişim.

patience // ognisWhere stories live. Discover now