2.6

24.2K 1.8K 350
                                    

Karşılaşma bölümüüsüüü her yönden amaaa ;) yeni karakter, his patlaması vesaireee

Otobüsten indiğimde kalbim depar atmış koşuyordu. Mübarek üniversiteyi kazandığımda bu kadar heyecanlanmadım şu an ne yaşadığım ise meçhuldü. Kalbim bağımsızlığını ilan ediyor galiba?

Tamam kalbim en hızlı sensin, tamam.

Otogardan çıkıp tramvaya doğru ilerlerken biri hızla gelip bana çarpmıştı. İkimiz de durduğumuz sıra benim yaşlarımda genç bir erkek olduğunu görüp başımı yere eğdim.

Fakat bu lafımı esirgeyeceğim anlamına gelmiyordu! Sen kim köpek de şaftımı kaydırmaya teşebbüs etmek hadsiz?

"Kardeşim o yüzüne bırakılmış bir çift gözünü kullanmayı öğretmediler mi sana? Aaa, zaten gerginim şurada bir de yere yapışıp hastaneyle yüz göz mü olacağım?"

"Kusura bakma ya acelem vardı. Hem sen de yoldan gelmişsin nereye gidiyorsun?"

Saçma sapan sorusuyla başımı yerden kaldırıp dik dik baktığımda çocuk bir adım geriledi.

"Evime gidiyorum canım kardeşim hani çatısı kapısı olan yer. Hayırdır niye sordun?"

Ellerini sakin ol der gibi havaya kaldırdığında kollarımı göğsümde birleştirdim.

"Ya ben yeni geldim buralara yol iz bilmem. Evine toplu taşıma ile gidiyorsan beni de götürür müsün? Nereden nasıl gideceğim bilmiyorum hayırsız abim de gelip almıyor."

Çocuğa bir kaç saniye bakıp çantamı kavradığım gibi yoluma devam ettim. Peşimden gelmeye başladığında derin bir nefes alıp ona döndüm.

"Bak ben öyle her yabancıya özellikle erkek olanlara iyilik yapan biri değilim. Gerçekten yardıma ihtiyacın varsa benden değil başkasından yardım al çünkü ülke bu haldeyken kendi babana bile güvenmeyeceksin derler ya aynen öyle."

Sırtımı dönüp yoluma devam ederken arkamdan seslenmesine cevap vermeyip yürümeye devam ettim. Zaman kötü kolla tırıvı vırıvı yani canımı sokakta bulmadım ben.

"Bil diye söylüyorum ben elinde samuray kılıcıyla dolanan sapık manyak psikopat katil hırsız değilim! Mazlum gariban ve de öğrenciyim."

Her zanlı böyle der genç dostum ama ben bunları yer miyim, yemem.

Tramvay yolcuğu sessiz sedasız geçerken Hamza Hoca ile karşılaştığımda ne tepki vereceğimi düşünüyordum. Adama abayı yakmış olmam ayrı onun da beni sevmesi ayrı bana evlilik demesi apayrı. Resmen üçte standart.

Bu arada galiba bu bunun için kullanılmıyordu ama olsun.

Tramvaydan indiğimde nefeslerim kesikleşmeye başladı çünkü onun içinde olduğu cami gözükmeye başlamıştı. Elimle şalın üstünden ensemi ovdum ve nefesimi serbest bırakıp sert adımlarla ilerlemeye başladım.

Sonuçta haklıydı, ben o birkaç aylık sürede yavaş yavaş ona çekilmiştim. Kibarlığı, anlayışlı oluşu, mahallemizin eksik tahta insanlarıyla olan sıcak ve samimi tavırları derken hislerimin büyümesine engel olamamıştım ve kendimi beni sevse nasıl sever derken bulmuştum.

Şu an beni dolaylı olarak sevdiğini söylemişti ve ben hâlâ olaya fazlasıyla Fransız'dım.

Aklımda memleketteyken onunla yüz yüze ciddi bir şekilde konuşmak vardı ama buraya gelir gelmez o cesaret sönüvermişti. Kabul ediyoruz ki koskoca imama aşk ilanı edecek yürek bende yoktu.

Adam imam arkadaşlar bense sadece bir öğrenci garibi... Bu imkansız ilişkinin yananı da kim belli değil.

Elimde çanta caminin önünden hızlı hızlı geçecektim ki caminin kapısında otogardaki çocuğu görüp kaşlarımı kaldırdım. Bu beni takip mi etmiş miydi yoksa ben kuruntu mu yapıyordum?

Tereddütle attığım bir kaç adım sonraki camiden tüm heybetiyle çıkan Hamza Hoca ile durdum. Gözleri beni bulmamıştı henüz ve kapıda bekleyen çocuğa yaklaşıyordu. Yüzü memnuniyetsiz gibiydi.

"Benim güzel kardeşim sen artık okuduğun okula bir bağlansan mı? Bak bu üçüncü okul değişimi bir daha yapma son senen zaten. Mezun ol da bir ota sap ol."

"Abicim sap olabilirim ama bu benim iman yolunda yürüyor olmamdan. Her neyse zaten sondu bu okul. Bir süre buradayım."

Nasıl yani? Hamza Hoca'nın kardeşi miymiş ve Hamza Hoca'nın kardeşi erkek miymiş? Galiba şaşıp kalmam gereken kısım tam da burası.

Pinpon maçında gibi bir ona bir ötekine bakarken Hamza Hoca birden duraksayıp hızla başını benden tarafa çevirdi. Beni görmesiyle yüzünde oluşan huzurlu tebessüm beni daha da şaşırttığı sıra yüzünü yere eğmişti.

Ben de toparlanıp onlara doğru ilerlediğimde kardeş kişi hırsla bana bakıyordu.

"İyilik yoksunu, önyargılı ve de atarlı genç de buradaymış? Ne o, içine mi oturdu, vicdan mı yaptın ah ah gençlik ölmüş azizim."

"Yo ben burada yaşıyorum ayrıca vicdan yapamam çünkü can bu can boru değil."

Hamza Hoca ne olduğunu çözemeyerek şaşkın ifadesiyle kardeşine baktığında tatlı olduğunu düşünen kendime sövmekle meşguldüm.

Benim bu ayran gönlüm bardağını bu zamanda mı bulacaktı beh!

"Melih? Ne oluyor, Asel ile ne ara tanıştınız?"

"Asel derken merhamet dağıtılırken tüyen hanım kişiyi diyorsun galiba. Otogorda yardım istedim etmedi kendisi, öyle tanıştık."

Hamza Hoca hafifçe gülümseyip, "Aferin ona," dediğinde yüzümü zorlayan tebessüm ile başımı biraz daha eğdim.

"Ne! Aferin mi? Abi ortada kalacaktım adamın biri beni getirmese ya sen ne diyorsun?"

"Melih, abicim. Asel benim ileride evleneceğim kız, ne yapsın her önüne gelene yardım mı etsin kız? Özellikle senin gibi hıyarlara hiç etmesin zaten."

Melih de ben de cümlenin anlam ve önemini sallamamış tek bir noktaya takılmıştık. Bunu aynı anda neredeyse bağırarak söylediğimiz cümleden çıkartıyordum.

"Evleneceğin kız mı?"

Ben de size müstakbel kocam diyebilir miyim hocam, caiz midir?

Kesssstiiiiiik! Bölüm hakkındaki düşünceler?

Asel ve Melih tanıştı elhamdülillah, pekiiii Melih hakkında konuşalım birazcık ;) Sizce onunla ilgili neler bekliyor bizi :)

Hamza'nın hız 92638292 ksksllss uçuyor koşmuyor adam ama aranan netlik budur *-*

Bu arada gerçekten şu devirde insanlara yardım ederken bile çekiniyoruz, çoğu Müslüman olan bir toplumun bu halde olması gerçekten çok üzücü. Özellikle kadınlar için yardım etmese dahi sokaklar tehlikeye dönüştü :') ben de Asel gibi yapıyorum çoğu zaman ne yazık ki...

Yarın üç bölüm atacağım ama bugün bir tane daha gelebilir ;)

Allah'a emanet olun! Sevgilerimle ❣️

İmam Sorunsalı | Texting ✓Where stories live. Discover now