Buluşma

259 181 176
                                    

Hikayeme bakanlar lütfen oy kullanmayı unutmayın⭐
Keyifli Okumalar!💐

"Acaba giysem mi bu elbiseyi giymesem mi ?" kara kara bu elbiseyi düşünür oldum.
 Halâ kararsızdım ne yapacağıma karar verememiştim.
Bunun için Gülçin'i eve çağırdım. Sakin sakin olanları anlatıyordum. Yine ağzı açık bir şekilde beni dinledi.

 "Ne diyorsun?" diye sorduğumda dudak büzüp omuzlarını havaya kaldırdı.
"Bilemedim ki Akgül'üm şimdi ne diyeyim" bende bilmiyordum, işte bilsem kimselere sormazdım zaten.
Bende bir cevap vermedim kalktım sigara yaktım. Arının o gece gönderdiği korumalardan beri gelen giden yoktu. Takipte edilmiyordum, nereye gidersem korumalar bırakıyordu aynı dizilerdeki hayata dönmüştü benim hayatımda.
Dizide "yok artık bu böyle olmaz ki" dediğim ne varsa şu an ben yaşıyordum.

Ne kadar güzel sakin bir hayatım vardı benim, ne diye böyle işlere bulaştıysam. Hep Afacan yüzünden. Biz susmaya devam ederken odaya Afacanla Emre girdi. Hoş geldin beş gittin sohbetleri falan filan. Emre'yi de geldiğimden beri görememiştim en son otogardan almıştı, bizi yemeğe bırakmıştı görüş o görüş.

"Ne yapıyorsunuz bakalım kızlar hadi aşağı inelim ne diye duruyoruz oda da" derken aşağı işaret etti Emre. Afacanda oradan hemen lafa atladı tabi kendisi benim odamda kalmayı hiç sevmezde renkleri boğuyormuş onu.
"Evet oda da tıkılıp kaldık hadi gidelim" Emreyle Afacan çoktan aşağı inmişti bile.

Çayımız vardı zaten yanına kek kurabiye falan koyar yeriz diye düşündüm ve bizde aşağı indik. Mutfağa girdiğimizde Gülçin'de bende ağzımız açık olanları izledik. Emre çay koyuyor, Afacanda bizlere tabak hazırlıyordu.
"Oo gençler gözümüz yaşardı vallahi" diye söylendi Gülçin kahkaha atarak.

Gülçin'e masayı işaret edip oturmasını söyledim. Biz oturduk onlar çaylarımızı tabaklarımızı servis ettiler. Durum normalde tam tersi ama bugün ne olduysa böyle oldu. İyide oldu ama ne yalan söyleyeyim. Güzel tatil yapıyordum. Yine gitme vaktim geldiğinde gidecektim ve bugünleri yine özleyecektim.

Çayımdan bir yudum aldım, onlar çoktan sohbete karışmıştı. Bende tam aralarına giriyordum ki telefonuma birden bir bildirim düştü. Baktığımda ise Arının mesaj attığını gördüm.

Arın "Son bir gün. O elbise ile seni görmeye. Çok heyecanlıyım galiba :)"

Cevapsız bıraktım. Bu kadar heyecanlanması nedendi bilmiyordum. Ben ise korkuyordum başıma gelecek olan bir şey varsa onlar için. Evet başıma ne gelecekse şimdiden korkuyordum. Şimdiden. Kafamı telefondan kaldırıp sohbetlerine katıldım.

"Evet evet aynen öyle olmuş" dedim sohbetin ne olduğunu bilmeden.
"Ne öyle olmuş sayın Akgül Aktaç bize de anlat bakalım" diye lafıma karşılık verdi Emre.
Sanırım başımızdan geçenleri birde benden dinlemek istiyordu. Bedir zaten anlatmıştır da birde benden duymak istiyordu eminim.
"Şimdi aynen şöyle olmuş Emre Beyazıt" diye lafa girip anlatmaya başlamıştım.
Tabi dağ evi kısmının süslemesini anlatmadım. Dizinde uyuduğumu ceketi unuttuğumu. Gülçin biliyordu sadece.

Ceket konusu hariç tabi. Artık o kadar çok anlatmıştım ki gayet sakin sakin anlatıyordum. Takipten de haberleri yoktu. Kimseye söylememiştim. Kimseyi telaşlandırmak istemiyordum. Zaten telaş edecek bir durumda yoktu. Vardı da yoktu. Ben yeteri kadar telaş ediyordum. Sevdiklerimin de telaşa girmesine gerek yoktu. Buluşacağımızı da söylemedim kimseye.

"İşte böyle" dedim ve lafımı bitirdim. Emre beni şaşkınlıkla dinledi sakin oluşumu, başımıza gelenleri.
"Bedirle neden gitmedin ki sen?" diye bir soru yöneltti Emre.
"Kalabalık olmamak için" diye söyleyip sustum hemen diyecek bir cevabım yoktu çünkiü.
 Neyse ki Gülçin konuyu değiştirdi.
"Haftaya hep beraber pikniğe gitsek diyorum ne dersiniz?" Afacan laf biter bitmez daldı ortaya
"Olur neden olmasın, Sevdayı da çağırabilir miyim?" herkesin gözü bir anda Bedir'e döndü hafif korku, hafif kızgın bakışlarla bakıyorduk.

KÖTÜ KRAL (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now