Bowling

152 141 149
                                    

Hikayeme bakanlar lütfen oy kullanmayı unutmayın⭐
Keyifli Okumalar!💐

Her acı bir gün yerini mutlu sona bırakır derler. Sahiden öyle midir?
Masallarda ki gibi bir mutlu son beni de bulur mu?

Gülçin gideli 2 saatten fazla geçmişti. Yine her şeyi ağzı açık dinlediği için fazla bir yorum yapamamıştı. Ona da ağır geliyordu bu durumlar. Ev sessiz sakin olduğu için yeniden odama çekildim. Annem her zaman ki gibi dedikodu kazanının içine düşmüştü, babam ile afacanda işteydi tek başıma sıkılıyordum. Bir süredir Rena ile konuşmadığımı fark edip onu aramaya koyuldum. Komodinin üzerinden telefonu kaptığım gibi hemen Rena'yı aradım. Açmamıştı. Yatağımın, başlığına yaslanıp ayaklarımı uzattım. Ellerimi başımın altına koyup öylece tavanı izliyordum. Arın'la konuşmam gerekiyordu.

Asmin muthemelen konuştuğumuz her şeyi söylemişti. Telefonu elime alıp rehbere girdim. En başta o olduğu için aramama gerek kalmıyordu. Parmağımla uzun uzun isminin üzerinde bekleyip öylece durdum.
Son anda aramaktan vazgeçip parmağımı ekranda kaydırarak durmasını sağladım. Bu hareketi bir kaç kez tekrarlardıktan sonra en sonunda tuş kilidini kapatıp ayağa kalktım. Hemen üzerimi değiştirip saçımı bir at kuyruğu yapıp dışarı attım kendimi. Hava serin olduğu için sweatshirt giymeyi tercih etmiştim, altıma da bir mavi jean giymiştim. Özenmeme gerek yoktu sonuçta bildiğim gerçeğin neden daha önce söylenmediğinin sebebini soracaktım ve daha bilmediğim gerçeklerin sebebini de.

Yine taksiye atlatıp gitmiştim, minibüsler kalabalık olduğu için daralıyordum. Okula ya yürüyerek gidiyordum ya da servisle. İnsanlar sanki birbirlerinin üzerlerine çıkma yarışı oynuyorlardı ve bu durum beni fazlasıyla rahatsız hissettiriyordu. Kulaklığımı takıp sessizce her zaman ki şarkımızı dinledim.

"Aşık oldum ben sana..."

Ben şarkıyı içimden mırıldanırken birden taksici abi fren yapmasıyla gözlerimi açmam bir olmuştu. Biri önümüzü kesmişti. Şoför taksiden inmeden bekledi önümüzün keseni kim olduğunu görmek için, bende merak ediyordum. Arabanın kapısı açıldı ve Arın dışarı indi.
Taksiye yanaşıp "abi kusura bakma böyle yapmak istemezdim ama tutar ne kadar?" deyip bana baktı göz ucuyla.
Gözlerimden alev topları fışkırtıyordum Arın'a.
"30 tl, ne kusuru kardeşim ama daha dikkatli olmalısın" dediğinde uzatılan parayı aldı.

Arın benim kapıma gelip, kapımı açtığında inmek istememiştim ama zaten ona gidiyordum, tatsızlık çıksın istemiyordum. İsteksiz bir şekilde taksiden inip kapıyı dahi kapatmadan yürümeye başladım, Arın'ın arabasına binip gelmesini bekledim. Kapatmadığım kapıyı sakince kapatıp, taksiciyle tekrar konuşup gelmişti. Hiç bir şey konuşmuyorduk.
İstanbul boğazını gören bir yere götürdü, bir şey demeden aşağı inip çay alıp geldi. En zayıf noktamdan vurduğu için, uzattığı çayı almıştım.

Çok şey söylemek istiyordum, bağırmak çağırmak, her şeyin hesabını sormak istiyordum ama yapamadım. Ondan bekledim. Ondan bir adım bekledim. O sustu. Bende sustum. Ölüm sessizliği hakimdi arabada. Konuşmak istiyordum olmuyordu, her bir cümle boğazıma sarılıyordu sıkıca, bir el gibi aynı.

Nefesimi tutup, cesaretimi toparlayıp "neden?" diye sorabilmiştim.
Sesim bir mırıltı gibi çıksa da Arın'a ulaştığına emindim. Hiçbir şey söylemeden öylece yüzüme bakıyordu.
"O benim karım değil" dedi ve durdu, nefes alıp vermesine izin verdikten sonra yeniden konuşmaya başladı "evet evliyim, evliyiz ama kağıt üzerinde hiç dokunmadım, birlikte olmadık. Hem zaten o senin.." deyip sustu, ellerini yumruk yaptığında kimden bahsettiğini anlamıştım, ama kendi söylemesi için zorlamıştım "benim" deyip gözlerinin içinde baktım.

KÖTÜ KRAL (TAMAMLANDI)Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon