Dağ Evi

158 134 354
                                    

Hikayeme bakanlar lütfen oy kullanmayı unutmayın⭐
Keyifli Okumalar!💐

Hayatın kötü oyunları hiç bitmezdi. Birini oynar yenisini eklerdi hayatına. Bilinmezliklerde sürüklerdi insanı. Benim bilinmezliğimde Arın'dı.
Kapıda öylece durup Arın'a bakıyordum. Dağılmıştı, saçı sakalı birbirine karışmış mavi gözleri kanlanmış, bir sigara bitmeden diğerini yakıyordu.
Şarkı açmış onu dinliyordu.

"Bugün aramadım ama bilir o beni
Çok uzaktayım ama görür o beni
Eve dönemedim ama bulur o beni
Bana acımadı ama sever o beni"

Seviyordum.

"Karşıma geçsin, göğsüme vursun
Ben soru sormam, o bana sorsun
Kim daha yorgun, kim daha üzgün
Bilir o beni, bilir o beni, bilir o beni"

Çok soracağım soru vardı.

Tam bize ikimize uygun şarkı dinliyordu. Şarkının sözlerini bilmesem de dinledikçe öğreniyordum. Yaklaşık on dakika öylece durup onu izledim. Daha sonra konuşmamız gerektiğini fark edip hafifçe öksürdüm.
Başını yerden kaldırıp bana baktı ilk önce rüya sanmıştı galiba daha sonra gözlerini ovuşturup tekrardan baktı.

"Akgül" mırıltılı bir şekilde çıkmıştı ses tonu, kendisi bile duymuş muydu emin değildim ben bile zor duymuştum.
"Gelmişsin" ayağa kalkıp üstüne başına çeki düzen verdi.
Tam karşıma geçtiğinde kendimi onun parlayan gözünde görebiliyordum.
 "Evet" diye mırıldandım bende "seni bulmam gerekiyordu buldum şimdi gerçekleri öğrenme zamanı geçelim mi?" diye sorarak içeriyi işaret ettim gözlerimle.

Kenara çekildiğinde içeri girip müsait bir yere oturdum, karşıma geçip oturduğunda bütün soracaklarımı unutmuştum. Bir yerlerden başlamam gerekliydi ve diğer bilmediğim gerçekler ne öğrenmeliydim, daha başka ne gerçekler var öğrenmem gerekiyordu çok sıkılmıştım bunalmıştım yaşadıklarım ağır geliyordu. Bunca yalan dolan, bunca sır, bunca entrikalar bana göre değildi.
Arın Soylu tam bir baş belasıydı, kitabın mutsuz sonla biten sayfasıydı, bitmesini istemediğin pastaydı ama yine de biten bir pastaydı. Kısacası Arın Soylu belanın ta kendisiydi.
Sigara çıkartıp bana da uzattı alıp yaktım ve kendimi cesaretlendirmem gerekiyordu.

"Çay?"
"Sağol istemiyorum" gözlerinin tam içine bakıyordum.
"Arın artık bilmediğim ne kadar gerçek var öğrenmek istiyorum"
"Tamam ama sen nereden biliyorsun burada olduğumu"
"Begüm iki haftadır ortadan kaybolduğunu söyledi bende burayı tahmin ettim"
"Sen Begüm'ü nereden gördün?" soru sorması gereken kişi bendim o değildi.
"Okan'ın yanında işe başladım orada çalıştığımı biliyordu bugünde senin ortadan kaybolduğunu söyledi bende atladım taksiye geldim... artık ben mi sorsam Arın Soylu?" başıyla onaylayıp tekrar konuştu "ama söylemem gereken bir şey var"
"Nedir?"
"Asmin'den boşandım senden sonra, boşanma davası açtım anlaşmalı olarak tel celsede boşandık"

Garipti ama mutlu olmuştum, garip bir şekilde içimde kazanmış bir zafer yaşıyordu. Milli takım bağırıyordu "Akgül Aktaç helal" diye içimde sanki.
"İyi hayırlısı olsun. Şimdi Taha diye biri var Alptuğ'un arkadaşı o partiden sonra sahilde onunla konuşurken birden Alptuğ'un senden nefret ettiğini söyledim, oda bana sen daha gerçekleri bilmiyor musun dedi" nefes alıp vererek yeniden konuşmaya devam etmiştim "ısrar etsem de söylemedi Arın söyler sana dedi bu bilmediğim gerçekler ne Arın söyle artık yeter" diyerek iki elimi de şakaklarıma koyup onun konuşmasını bekledim.

"İstersen benden nefret et istersen sevmeye devam et o senin bileceğin iş. Öğrenmemen gerekiyor normalde ama Bedir kabul ettiyse sende edersin."
"Bedir neyi kabul etti Arın bilmece bilmece konuşma"
"Tamam başlıyorum o halde hazır ol ve beni iyi dinle"
gözlerimi Arın'a dikip dikkatlice onu dinliyordum.
Her bir sözü çok önemliydi en ufak bir detay atlamamalıydım.

KÖTÜ KRAL (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now