8~BÖLÜM

154 10 1
                                    

FUNDA etraftakilere bakarken yüzünde hem sinir hem de utanç ifadesi vardı. Emre'ye baktı ve sonra hızlıca kalktı. Koşa koşa yanımızdan giderken arkasından gitmek için koşucaktım ama dizlerimin acısı hala dinmemişti. Bu arada MURAT ve BERK yanımdaydı. FUNDA'yı tek bırakmamam lazım. Bu yüzden patenlerle gitmeye karar verdim. Patenlerimi giyerken MURAT konuşmaya başladı.
- Zeynep şey... Ben!
- gitmem gerek !
Patenleri giydim ve FUNDA'nın gittiği yere doğru sürerek gittim ama MURAT bana ne diyecekti diye düşünmeden edemedim tabi. Bu arada FUNDA koşarken yetişmişim ona dur diye bağırdım ama durmadı. Daha hızlı koşmak istedi ama olmayınca durdu ve yere çöktü ve öylece oturdu ve boş boş ve sinirle bakmaya başladı. Bende durdum ve dizimin acısını unutup yere çöktüm ve:
- Ne oldu ya alt tarafı yere düştün olamaz mı yani.
- of ama o EMRE'ye gıcık oldum ya bir beni durmadan kesiyo abazalar gibi.
- Abartma istersen nerede baktı ,ben hiç görmedim hem Emre o kadar abaza değil hatta tam tersine egolu bir çocuk tabi bana öyle davranmıyor o ayrı.
- Zaten egolu olduğunu öğrendim de ama abaza da of sinirden ağlıycam ya.
- Sakın ağlama sakın! Kalk hadi gidelim biraz deniz havası alalım. Kalktı siniri halâ geçmemiş olmalı ki ellerini yumruk yapmıştı.

Yok artık FUNDA bu kadar sinirli biri değil ki, demek ki EMRE'den gerçekten fazla hoşlanmıyor. FUNDA ayağı kalktı da ben nasıl kalkacağım dizlerim çok acıyor. Bana yardım edip kaldırması için bir bakış attım o da beni elimden tutup çekti.Sonunda yerimden kalkabildim. Ne zaman geçecek bu dizlerimin acısı!

Kalktık ve kumsala doğru yürüdük tabi ben patenlerimi çıkardım. Biraz sessiz sessiz yürüdükten sonra EMRE ve MURAT da kumların üzerine oturmuş denizi izliyorlardı ara da bir de konuşuyorlardı da ,BERK nerede. Bunları düsünürken FUNDA onları görmüş olmalı ki yönünü değiştirdi ama ben onu tekrar geri döndürdüm ve
- Niye yönünü değiştirdin sanki o senin üzerine düştü, sen onun üzerine düştün suçlu olan sensin şimdi gidip özür diliyceksin okey.
- NO NO NO ben hayatta o gıcıktan özür dilemem.
- hı hı kesin öyledir. Dedim ve kolundan tutup onlara doğru yürüdüm de bir dakika MURAT orada olmaz gitmem ben onun yanına.
Hep sesli düşünüyorum ben bu huyumu kontrol etmem lazım çünkü bu düşündüklerimi FUNDA duymuş olmalı ki
- olmaz şimdi düşündüm de ben haksızım gidip özür dilemem lazım. Hadi şimdi de sen yürü.
- ne çabuk düşünüyorsun sen.
Ukala bir bakış atarak:
- öyleyimdir. Herşeyim hızlı benim.
Yoldaki bu salakça hareketlerimizi onlar izlemiş olmalı ki bize bakıp hafif gülümsüyorlardı.
En sonunda adam akıllı yanlarına geldik. Ben EMRE'nin yanına oturdum ama FUNDA kalkarmısın der gibi bir ses çıkardı. Ben kalktım rahat özür dileyebilsin diye de UKALA'nın kalkmaya hiç niyeti yok galiba o oturmaya devam etti aman banane kaldırırlar onu birazdan. Ben biraz ilerledim ve yürürken denizin hafif dalgaları ayağıma çarpıyordu paçalarım ıslanmasın diye paçalarımı hafif katladım. Onun geldiğini parfüm kokusundan hissettim hiç de fena değil parfümünün kokusu.
"Zeynep ne diyorsun sen! O senin düşmanın"

- Hayırdır yoksa seni de mi yolladılar ? dedim.Ukala bir bakış atarak.
- hayır aslında yanlarında kalayım diye çok ısrar ettiler de ben kalmadım yalnız konuşsunlar diye.
- hıhı kesin öyledir. Bunu sessizce söyledim ama duydu artık nasıl bir kulak varsa.
- Neyse ECEM bekler beni by.
Bunu söylerken beni gıcık etmeye çalışıyordu ama bir işe yaramadı. Bir iki adım attıktan sonra gözden kaybolmuştu.
Oh be sonunda birazcık kafamı dinleyebilicem.

Biraz ilerledim bu arada hafif bir rüzgar çıkmıştı. Dalgalı açık kahverengimsi ve çok kısa olmayan saçlarım yüzüme düşmüştü baya yüzümü kapatmıştı saçlarım çünkü arkadan öne doğru esiyordu. Bende yönümü değiştirdim bu sefer saçlarım geriye doğru havalanıyordu.
İşte buna bayılıyorum. Biraz daha yürüdükten sonra kumsala oturdum gözlerimi kapattım ve rüzgarın saçlarımı ve yüzümü okşamasına izin verdim. (Fesatlık yapmayın :) )

Sadece denizin sesi ve serin bir hava harikaydı.

Bir süre böyle kaldıktan gözlerim de bir el hissettim.

"Hey bu da kim" o hızla hareket etmeye başladım en sonunda bir ses duydum.
- Ben kimim ?
- FUNDA salakça şakalarını bir bırakamadın. Ellerini gözlerimden çekti. Etrafı biraz bulanık gördükten sonra düzeldi. Funda'ya baktım.
- EMRE nerede?
- Ondan özür diledim o da "bir işim var " dedi ve gitti.
- hee tamam o zaman hadi bizim minihome gidelim.
Kafasını onaylarcasına salladı.

5-10 dakika sonra minihome geldik.
- İçeri girdiğimizde Elif oturmuş televizyon izliyordu bir yandan da cips yiyordu.
- Biz geldik.
- Neredesiniz siz?
- Funda giti Emre'den özür diledi ve geldik.
- Çatladım meraktan yemin ederim.
- Berk nerede?
- Murat'la bir yere gitti.
- Murat'la ?
- Evet.
Bu sırada Elif'in telefonuna mesaj gelmişti. Aldı okudu 2 dakika sonra bir çığlık patlattı. Bu sırada biz bir korkmuşuz varya. Kalktı ve yatakta zıplamaya başladı.

- Oha! Be ne oldu çığlık...
- yarın YALIN'ın konseri var.
Dedi bağırarak.

O şaşkınlıkla ilk önce Funda'ya baktım sonra üçümüz birden çığlık attık.

- Yalın... Yalın... Yalın...
Üçümüz aynı anda hem zıplıyor hem de YALIN diye bağırıyorduk.
Bir süre böyle geçtikten sonra konserin ne zaman olduğuna baktık yarın Saat: 16:30 da. Çok iyi ya.

Dışarı çıktık hava kararmıştı.
Biraz sessiz yürüdükten sonra sonunda Berk'lerin yanına gelmiştik. O heyecanla onların kapıyı çaldım. Sonra kapıda BERK belirdi. Ben Berk'in boynuna bir sarılmışım. İlk önce sendeledi ve şasırdı ve sonra karşılık verdi. Biz halâ sarılırken Elif ve Funda içeri girmişlerdi. Biz Berk'le biraz daha sarıldıktan sonra iceri girdik. Benim kolum Berk'in omzundaydı. İceri girdik MURAT, EMRE vardı.
Ne MURAT mı dedim ben.
Ne işi var onun burada.
Bunları düşünürken BERK 'le beraber yan yana oturduk. Emre ,Elif'le konuşurken Berk'te Funda'yla konuşuyordu.
Bende o sıkıntıyla telefonumdan FURKAN'la mesajlaşmaya başladım. Furkan benim eski okulumdan en yakın arkadaşım hem de FUNDA'nın eski sevgilisi.

-Hey kardeş ne yapıyon sen.
- iyi kardeşim sen.
- ne olsun biz de yaz kampındayız. Sen?
-bende sevgilimleyim oturuyoruz. Sana selamı var :)
-(^.^) öptüm sizi by.
Biraz konuştuktan sonra ben:
- hadi kalkın kızlar, neyse yarın görüşürüz çocuklar.
- Emre ve berk'e sarıldıktan sonra tam gidicektik dizimin acısı daha da artmıştı sendeleyerek gitmek istedim ama FUNDA geldi kolumu omzuna attı ve öyle yürümeye devam ettik. Yolda yürürken "OHA" diye yüksek bir şekilde tepki verdim çünkü eskiden sevdiğim çocuk "BATU"buradaydı. Ne işi var onun!
- ne oldu niye OHA dedin.
- yok birşey.
Mini odamıza geldiğimizde baya yorulmuştum bide boğazım acıyordu nedense ağlamak istiyordum bir de hiçbir şey yok ama ağlamak istiyorum işte ben de böyle anormal bir kızım napalım. Oda da ELİF ve FUNDA oturmuş konuşuyorlar bir yandan da telefonla uğraşıyorlardı. Onlara ben uyuycam dedim ve direk yatağım uzandım boğazım çok acıyordu. O yorgunlukla uykuya daldım. Rüyamda annem ve babam kavga etmiş ayrılıyorlardı. O hızla kalkmıştım ve korktuğumdan ağlamaya başladım. Hemen ELİF, FUNDA yanıma geldiler.
- ne oldu niye ağlıyorsun? Diye sormuştu Elif.
Cevap vermedim sadece ağlamak istiyordum. FUNDA'ya baktım bulanık görebiliyordum o endişeyle.
- iyi misin sen ne oldu niye ağlıyorsun ,ağlama.
Ona da cevap vermedim. Yanıma oturdu ve bana sarıldı. Ona istemsizce sımsıkı sarıldım. Sarılmayı bıraktıktan sonra
- iyi misin?
Cevap vermedim o sırada yanımdan kalktı ve diğerlerini aldı ve diğer odaya gittiler bir tek Elif kalmıştı yanımda çok seviyorum bu eşşeği. Hiç birşey söylemeden yanıma oturdu. Çünkü gerçekten beni çok iyi tanıyor konuşmayacağımı biliyor.
Sadece sarıldı. Ben hiç böyle kötü olmamıştım neden bu kadar kötü oldum anlayamadım.

Bu bölümü beğendiyseniz vote verin seviyorum sizi

BENİMKİМесто, где живут истории. Откройте их для себя