2. CANAVARLAR

3.4K 138 2
                                    





İhtiyarın cümlesine boş gözlerle bakarken  benden beklenilen tepkiyi Arkhip "NE?!" diyerek verdi.

"Ciddi misin abi?!" Şaşkınlığını atamadığını belli ederken konuşmaya devam ettiğinde amcamın tepkilerinden sıkıldığımı farkettim. Bu kadar aptal olmak zor olmuyor muydu?
"Alin... Bir şey söylemeyecek misin? Niye şaşırmadın?" Dedi Arseny tek kaşını kaldırarak muzip bir tonda.
"Arseny... Farkettiğimi ikimiz de gayet iyi biliyoruz." Arkhip'in dehşete düşmüş yüzüne zıtlık barındıran Arseny'nin sırıtması istemsizce içimde omuz silkme dürtümü tetikledi.
"Nasıl yani, sen gerçek ailenin kim olduğunu biliyor musun?! Neden-" diyerek devam edecek olan Arkhip'in cümlesini:
"Kim olduklarını bilmiyorum, sadece Arseny biliyor." Diyerek kestim.
"Öğrendiğini biliyorum, ama nasıl öğrendiğin muamma. Hayatımda en özen vererek yaptığım gizli işlerdendi." Diye söylendiğinde ihtiyar:
"Bence telefon konuşmalarını ulu orta yerde yapmamalısın." Dedim kısa keserek.
Öyle dramatik bir olaya dayanmıyordu öğrenmem. 12 yaşımda Kuznotsov'un çalışma odasının karşısından geçerken tesadüfen duymuştum. Odasının kapısı kapalıydı, fakat duymak o kadar zor değildi. Fazla bağırıyordu zamanında bu yaşlı kurt.
"Niye kim olduklarını sormadın?" Dedi babam.
"Çünkü umursamıyorum?"
"Onlar senin gerçek ailen! Hiç mi merak etmedin?" Dedi Arkhip meselenin dışında kalmaktan hoşnutsuz olarak.
"Beni istemeyenlere karşı neden merak hissi uyansın ki? Nefretimi bile haketmiyorlar. Bunun yüzünden kendini yorma, ihtiyar! Sağlığınla yakından ilgileneceğim. O doktorun da faturasını kesersin." Dedim sonda Arkhip'e bakarak.
"Kızım, kendine gel, sen 16 yaşında veletsin!"
"O 16 yaşında velet 6 yaşından beri silah kullanmayı öğrendi, bebeğim." Dedim Arkhip'e göz kırparak.
"Sanki biz aksini yaptık! Sadece sen anormal olarak erken öğrendin!" Dedi gözlerini kısarak.
"Bu alemler normal anormal tanımıyor bebeğim." Dedikten sonra konuşmasına izin vermeden babama döndüm.
"Ben çıkıyorum. Belgelerini çalışanlardan çıktı olarak alacağım. Yaşayacaksın, Kuznotsov,merak etme." Dedim. Küçük bir kahkaha attı.
"Eve geleceksin, değil mi, yo yo eve gel" Dedi düzelterek.
"Kuznotsov, kimseden emir almam, ama merak etme. Keyfim gelmek isterse, gelirim." Dedim kapıya adımlayarak. Çıkarken Arkhip'in:
"Çok fazla hız yapma! Hergün birileriyle bunun yüzünden uğraşmaktan bıktım!" Dediğinde onu "hı hı" Diye bir mırıltıyla geçiştirdim.

***

  Evden çıktıktan sonra Arkhip'in kapıda bana söylediği işler hakkında haberlerin üzerine son aylarda Rusyada olmamanın verdiği dezavantajla yolunu çok az anımsadığım mekana doğru etrafındakileri gördüğümde hatırlarım diyerek motorumun yönünü sağa doğru kırarak ana yola çıktığımda hızımı bir az daha arttırdım. Babamın bir kaç haftada işlerle pek ilgilenmemesi sonucunda bazı adamlar seslerini çok yüksek çıkarmaya çalışıyordu ve o sesi uygun bir makas bularak kesmek ben ve Arkhip'in üzerine düşerdi.

   Benim ardımdan gelecek Arkhip'in ise adımı bile bilmeyen insanlara karşı arkamda durması gerekli bir hareket olurdu.

  Mekanın önüne geldiğimde motoru drift çekerek durdurdum. Etraftaki korumalar beni tanıyordular, fakat burası bar tarzı bir yer olduğu için beni bilmeyenler de vardı.

  Havalı havalı motorumdan inerek kapıya yönelirken kaskımı  çıkarıp, diğer elime aldım.

  Kapının önüne geldiğimde etraftaki insanları yok sayarak VIP tarafında olan korumalara yöneldim.
"Herkes içeride mi?" Dedim selamsız sabahsız.

Beni görmek onları şaşırtmış olmalı ki, bir kaç saniye yüzüme öylece baktılar.
"E-evet, efendim. Fakat, bize Arseny Kuznotsov'un geleceğine dair bilgi verilmişti."
"Olabilir. Şimdi bana nerede olduklarını gösterin." Dedim kapıdan içeri geçerek.
Elit bir bardı. Öyle herkesin girebildiği bir yer değildi, olamazdı. Kuznotsov'ların mekanlarına sadece seçilmiş, elit insanlar girebilirdi, fakat, bu insanların elit olması, kesinlikle iğrençlik yapmadıkları anlamına gelemiyordu.

  Yaşlı teyzelere bağlamadım. Her şey normal. Çok normal.

  Gürültülü müzik olan ortamdan çıkıp, daha sessiz ve az insan olan restoran tarzı yere geçiş yaptığımızda klasik müzik doldurmuştu kulağımı ilk önce. Ardından ise masaya toplanmış olan liderlik oyunu oynayanlar.

"Buyrun, efendim." Diyerek bana yol gösteren korumaya kısa bir bakış atarak:
"Gidebilirsin. Bundan sonrasını kendim hallederim." Dedim.

  Yanımdan 2 saniyede yok olduktan sonra adımlarımı küçük bir tartışmada olan liderciklere doğrulttum.
"Burası benim de hakkım! Ayağınızı denk alın! " diyen İtalyan aksanlı adama:
"Kendine gel! Buranın bir sahibi var! O da Kuznotsovlar! Kendi varisleri varken neden senin hakkın olsun!" Dedi bir başkası. Bu, bizim ortaklarımızdan Tommy idi.
"Hangi varislerden bahsediyorsun, Tommy? Çapkın bir kardeş mi, yoksa daha cinsiyetini bile bilmediğimiz çocuğu mu?" Dedi aynı adam. Bu adam yeni gelmiş olmalıydı.
"Çocuğunu merak ediyor olmalısın, ama fazla merak cana zarar" Diye bir giriş yapıp, babamın koltuğunun solundaki boş koltuğa rahatlıkla oturdum ve kaskımı  masaya bırakıp, parmaklarımı bir-birine geçirdim.

Babam her zaman tüm masallardaki sol koltuğu boş bırakırdı. Benim için...

  Masadaki herkesin bakışı bana ve oturduğum koltuğa kayınca bir çoğu kişiden farklı tepkiler geldi: kaşlarını çatarak, gözlerini kısarak ve babamın yıllardır birilerinin oturmasına izin vermediği koltuğa oturmamın verdiği şaşkınlıkla bakanlar... Bu sırıtmama neden oldu.

"Sen de kimsin? Derhal oradan kalk! O sandalyeye oturmak yasak!" Dedi Avi hiddetle. Ben onların her haltını bilirken, onların beni tanımaması... Tam bir zevk!
"Size sadece şunu söyleyeyim: Lider eğer size bir şey söylememişse, bunu müzakere etmek üzerinize düşmez! Oğlu ya da kızı! Bilmiyorsanız, bilmeniz gerekmez! Lider yokken şimdilik başınızda ben varım. Yanlış bir halt söylediğinizi duyarsam, kuruldan alacağım cezanı dâhi umursamam, bilin!" Dedim sonda ellerimi yumruk yapıp, masanın üzerine koyarak. Kuznotsov kızı olduğumu söylemeyecektim. Babam isterse, söylerdi. Bir şey bilmiş ki söylememiş, ki niye söylemediği zaten bilindik bir şeydi. Bu canavarlar...














Yine sizin sokaktayım, ama...
Merak etme, bu sefer seni değil, kendimi almaya geldim.











(A.A)

BELKİ DEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin