3. Bölüm - Beklenmedik kurtarıcı!

6.4K 519 2.4K
                                    

Motorcu, devasa gibi görünen motorunu sert bir frenle durdurdu, yavaşça siyah kasklı başını çevirerek omzunun üstünden bize doğru baktı. Beni fark etmesini sağladığım için sevinçle hiç durmadan kornaya tekrar tekrar basmayı sürdürdüm.

Çocuk, motorunu tekrar çalıştırdı. Beni bırakıp gideceğinden endişe ederek panikle alt dudağımı dişledim, fakat şükürler olsun ki gitmedi. Motoruna gaz verdi, keskin bir U dönüşü yaparak yolunu değiştirip bize doğru sürdü. Hızla dönen tekerleklerden yükselen tiz sesle etrafımızda bir daire çizdi, sonra da bizden birkaç metre ötede motorunu durdurdu. Ayaklığını indirip siyah asker botlarını sertçe yere basarak kaskını çıkarıp eline aldı.

Boyu oldukça uzundu, omuzları geniş, vücudu yapılıydı. Üzerinde siyah renk bir tişört ve koyu renk kot pantolon vardı. Umursamazca bir elini katran karası saçlarından geçirerek zaten dağınık olan saçlarını daha da dağıttı ve hiçbir şey söylemeden gözlerini kısarak delici bakışlarını üzerimize doğrulttu. Tek kelimeyle belanın ta kendisi gibi görünüyordu.

Bir an için afallayıp gözlerimi dahi kırpmaya korkarak kaskatı kesildim. Batu ve Cenk'in de benden farkları yoktu, yeni gelen yabancı çocuğun oldukça tehditkâr bir şekilde karşımızda dikilmesine şaşırmışlardı. Lakin bu benim son şansım olabilirdi ve acilen bir şeyler yapmam gerekiyordu.

Anında kendime gelerek hızla cama vurup dikkatini kendime çekmeye uğraştım, ardından camı azıcık açarak, "Lütfen yardım et bana," diye bağırdım tüm gücümle. "Bana zarar vermek istiyorlar!"

Batu yanımda kısık sesle söverken, Cenk elindeki levyeyi daha bir sıkı tuttu.

Çocuk, başını yavaşça bana çevirerek kaşlarını çattı. Koyu renk gözleri hiçbir duygu barındırmıyordu, öyle karanlık bakıyordu ki, ister istemez ortalığı da zifirî karanlığa buluyordu. Adeta tüm renklerden soyutlanmıştı, siyahın ta kendisiydi... Yüz ifadesi ise duygusuzluğunu belli edercesine ruhsuzdu ve ben hayatım boyunca hiç bu kadar soğuk duran birini görmemiştim.

Üzerimde gezinen ciddi bakışlarıyla bir süre gözlerimin içine bakmayı sürdürdü. Ardından Batu ve Cenk'e döndü. "Doğru mu bu?" diye sordu. Ses tonundaki otorite tüylerimi diken diken etmişti.

Yeni gelen yabancının sorusu Batu'nun hoşuna gitmedi. "Burada seni ilgilendiren bir şey yok dostum," dedi o da sert görünmeye çalışarak. Ama tabii ki bu sahte çabası yabancı çocuğun karşısında bir hiçti.

Siyahlı çocuk ağır hareketlerle motorundan indi. "Sana bir soru sordum, doğru mu kızın söyledikleri?"

Hızla araya girdim. "Doğru söylüyorum! Kurtar beni! Lütfen bir şeyler yap!" Mesela ikisini de bir güzel pataklayabilirsin.

Bana bakmadı, tehlike vaat eden gözlerini Batu'dan ayırmıyordu ve artık bakışlarında ciddi bir meydan okuma vardı.

Batu kaşlarını çattı. "Dostum kendi işine bak sen, yoluna devam et. Ne senin canın sıkılsın ne de bizim."

Panikle gözlerim büyüdü. "Lütfen gitme! Beni burada bırakma, ne olur!"

Yine bana bakmadı ama beni çok iyi duyabildiğini biliyordum. Gözleri Cenk'in elinde sıkıca tuttuğu levyeye kaydı. "Ne yapacaktınız, kızı arabadan çıkarmak için camları mı kıracaktınız?"

Cenk yerinde rahatsızca kıpırdandı. Cevap veren Batu oldu. "Belki," dedi umursamaz görünmeye çalışarak. "Şimdi yoluna git."

Siyahlı çocuk gözlerini kısarak ağır ağır bize doğru yürümeye başladı. "Böyle mi?" diye sorarken elinde tuttuğu siyah kaskı sertçe Batu'nun arabasının arka camına geçirdi. Etrafa saçılan cam kırıklarına aldırmadan bir kez daha sertçe vurarak geri çekildi.

EN ACI AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin