21. Bölüm - Şimdi seninle ne yapmam gerekiyor?

10.8K 764 1.2K
                                    

Oy vermeyi unutmayın lütfen,
Sayfadaki yıldıza dokunmanız yeterli.

Hakan'ın ısrarla beni eve bırakma isteğini kibarca reddettim ve ona eve yalnız dönmek istediğimi söyledim, tabii ki karşı çıktı ama ben inatçıydım.

Göğsümde dönen ayrılık acısını görmezden gelmeye çalışarak cadde boyunca taksi durağı olduğunu düşündüğüm yere doğru yürüdüm. Yakınlaştıkça sıra sıra dizilmiş sarı otomobilleri görebiliyordum. Adımlarımı hızlandırıp öndeki arabalardan birine geçtiğimde camdan ufak bir bakış atma hatasına düştüm ve köşede Hakan'ı gördüm, peşimden gelmiş, ben taksiye binene kadar beni takip etmişti. Benim için endişe etmekten asla vazgeçmiyor, güvende miyim diye kontrol ediyordu.

Buruk bir his kalbimi sıkıştırırken bakışlarımı ondan kaçırıp önüme döndüm, çantamdan telefonumu çıkardım ve ekranda herhangi bir bildirim göremeyince rahatladım. Şans eseri babam henüz aramamıştı, eğer gece boyunca yaşananların haberini almış olsaydı muhtemelen aklını kaçırırdı.

Taksiciye en yakın hastaneye gideceğimizi bildirerek hemen babamı aradım, bütün olanları anlattım ve tahminimde yanılmadığım ortaya çıktı, zira babam çıldırdı. Ona şu an güvende olduğumu söyledim ama hiç ikna olmuşa benzemiyordu. Babamı biraz olsun sakinleştirmeyi başardıktan sonra hastanede buluşmak üzere telefonu kapattık. Eğer Güray Amca bu hastanede değilse bile babam ona nasıl ulaşacağını bilirdi.

Nitekim Güray Amca'yı ilk gittiğimiz hastanede bulduk, bacağındaki kurşunlar yüzünden ameliyata alınmıştı, ancak şükürler olsun ki şimdi iyiydi.

Ameliyatın ardından Güray Amca özel odaya çıkarıldığında yanında kalıp biraz sohbet etme imkanı bulduğum için memnundum. Benim için ne kadar korktuğu endişeli haliden belli oluyordu, onu rahatlatmak için defalarca iyi olduğumu hatırlatmak zorunda kalmıştım. Sonra ise babamla ikisi beni kibarca odadan kovunca mecburen onları baş başa bırakıp dışarı çıktım. Artık aralarında nasıl bir konuşma geçtiyse sonunda olayın üstünü örtmemiz gerektiğine dair babamı ikna etmeyi başarmıştı.

Sabah alarmın sesiyle huysuz huysuz yüzümü buruşturarak uyandığımda kendimi çok mutsuz hissediyordum. Dağılmış olan kızıl saçlarımı elimle tarayıp geriye atarken dünün tatsız anıları eşliğinde sıcacık yatağımdan zar zor çıktım. Ne yazık ki bugün okul vardı ben okulu ekemezdim.

Her gün olduğu gibi özenle hazırlanıp sabahın tadını çıkarmaya zaman ayırmadan pijamalarımdan kurtulup isteksizce okul için hazırlanmaya başladım. Makyaj yapmadım, saçlarımı hızlıca tarayıp dağınık bir topuz yaparak tepemde topladım. Çantamı omuzlarıma attıktan sonra gözüme takılan ilk ayakkabımı raftan çekip ayaklarıma geçirdim.

Asık yüzlü mutsuz bir şekilde okula giderken sadece bugünün acısız geçmesini umuyordum. Kalp kırıklığıyla başa çıkabilecek kadar günü atlatsam yeterliydi benim için.

Okulun bahçesinden içeri adım atarken hemen girişin yanında arkadaşlarıyla takılan Mert beni fark etmekte gecikmedi ve arkadaşlarıyla hızlıca vedalaşıp peşimden koştu, benimle yürümeye başladı.

Yanıma gelir gelmez omuzuyla omzumu dürttü. "Bok gibi görünüyorsun," dedi şakacı bir sesle.

Bir an duraksayıp yürümeyi bıraktım. "Biliyor musun, aklına gelen her şeyi söyleyip nasıl hissettireceğini düşünmeme gibi bir lanet bir huyun var," dedim onu iğneleyerek.

Yüzsüzce sırıttı. "Alınma. Sadece podyumdan yeni inmiş gibi görünmemen dikkatimi çekti."

Derince iç çektim. "Bugün etkileyecek kimsem yok," diye homurdandım.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jul 23, 2023 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

EN ACI AŞKWhere stories live. Discover now