14. Bölüm - Yeni rota belirleniyor!

8.3K 764 11K
                                    

Oy vermeyi unutmayın,
alttaki yıldıza dokunmanız yeterli!

Kesinleşmişti artık, Hakan bana değer veriyordu. Benden ne kadar kaçsa da, beni ısrarla kendinden uzak tutsa da bana karşı bir şeyler hissettiğine emindim. Bundan böyle üzerinde durmam gereken tek bir seçenek vardı, o da Hakan'ı duygularını bastırmaktan vazgeçirip hislerine teslim olmasını sağlamaktı!

Eve gittiğimde kapıdan içeri girer girmez beni ağır bir sessizlik karşıladı. Ancak üst kata çıkan merdivenleri yarılamıştım ki salondan gelen konuşma sesleri kulağıma çalındı, aceleyle sesleri takip ettim ve bizimkileri hararetli bir konuşmanın içerisindeyken buldum. İçimde soğuk bir endişe yükseldi. Çünkü aileme ek olarak dışarıdan gelen bir misafir daha konuşmaya dahil edilmişti.

Emre, Cansu'yu savunup desteklemek istercesine kardeşimin yanındaki yerini almıştı. Cansu ürkek bakışlarla babama bakarken Emre oldukça kendinden emin ve korumacı bir tavır takınıyordu, bakışlarındaki ciddiyetle Cansu'yu asla bırakmayacağını haykırıyordu.

Babamın yüzü asıktı, fazlasıyla dağılmış bir hali vardı. "İçkiye ihtiyacım var," deyip bir eliyle yüzünü sıvazladı.

Ağır ağır, "Baba sen hiç içki içmezsin ki," dedim içeriye doğru yürürken.

Babam kaşlarını çatarak bana baktı. "İşte tam da bunun için ihtiyacım var," diye patladı.

Annem, babamı sakinleştirmeye çalışarak, "Koray, biz biraz bahçeye çıkalım, ne dersin? Şu an çok sinirlisin, sakinleşmeye ihtiyacın var hayatım," dedi anlayışlı bir sesle.

Babam yoğun bir sıkıntıyla soludu, yüz ifadesi çok sertti. Hiçbir şey söylemeden salondan çıktı, annem de hissettiği kaygıyla babamın peşinden gitti.

Emre ensesini ovalarken yüzünü buruşturdu. "Çok da kötü geçmedi sanki ha?" dedi gergin gergin oturduğu yerden.

Cansu iç geçirerek koltukta ardına yaslandı, yüzü bembeyaz kesilmişti, o da en az Emre kadar gergindi. "İki saattir diken üstündeyim."

Karşılarına geçip oturdum. "Neler oldu?"

"Seni aradıktan sonra Emre'yi aradım," diye anlatmaya başladı Cansu. "Birlikte babamın karşısına çıktık, evlenmek istediğimizi söyledik. Babam da tabii çıldırdı, annem kadar büyük bir tepki verdi, hatta çok daha korkutucuydu diyebilirim. Böyle bir şeye asla izin vermeyeceğini söyledi."

Emre zoraki bir gülümsemeyle araya girdi. "Tepkinin tek hedefi bendim doğal olarak, babanızın şu an beni öldürmek istediğine eminim."

Cansu hüsranla iç çekti. "Sonra dayanamadım ve... Hamile olduğumu, bebeğimiz için evlenmek istediğimizi babama söyleyiverdim."

Ağzım bir karış açık kaldı. "Aman Tanrım! Babam ne yaptı peki?"

"Kaskatı kesildi, kelimenin tam anlamıyla şoka girdi."

"Sen tam bu itirafın üzerine geldin," diye ekledi Emre.

Güçlükle yutkundum, endişeli bakışlarımı babamın az önce çıkıp gittiği kapıya yönelttim. "Çok kötü hissediyor olmalı."

"Lanet olsun, babamı üzdüğüm için kendimden nefret ediyorum. O, bunların hiçbiri hak etmiyordu," dedi Cansu üzgün üzgün.

"Hayır, hayır, öyle düşünme sakın," diyerek Cansu'yu teselli etmeye çalıştım. "Kendini suçlama ne olursun, babam sinirlenmiş olabilir ama bir noktada anlayış gösterecektir. Üzülme."

Emre'nin yüzüne kasvet çöktü. Cansu'yu bu halde tükenmiş görmek onu da üzüyordu.

Babam yarım saat kadar sonra salona geri döndüğünde az önceki ruh haline nazaran sakinleşmişe benziyordu. Salonun ortasında ayakta durup Emre ile Cansu'ya uzun uzun bakarken alnı kırıştı, sessizliği çok ağır ve düşündürücüydü.

EN ACI AŞKΌπου ζουν οι ιστορίες. Ανακάλυψε τώρα