1.Tilki'nin Düşüşü

399 31 8
                                    

Türkiye Cumhuriyeti Savcılığı'na
İstanbul

Müşteki: Seniha Al - Aksan cad. 232 no. İstanbul

Sanık:Ahmet Al Aksan cad. 232 no. İstanbul

Suç: Öldürmeye teşebbüs ve ağır yaralama.

Suç tarihi: 10/10/2015

OLAY
Kocam olan sanık Ahmet Al evlendiğimizden beri tahminen 20 senedir kendisine külhanbeyi süsü verip bana Koç Ahmet derler diyerek her gün içki içip mahallede küfür savurduğu gibi evde de bana huzursuzluk yaratmakta çocuğumun hatırı için çekmekte idim, son günlerde seni öldürüp mirasına konacağım demeye başladı. Ben ise her zaman ki gibi beni dövecek sanıyordum, hadise günü akşam geldi bana 'Tamam senin vaden yetti.' Diyerek saçımdan sürükleyip ocağın yanına getirdi yere yatırdı, ocaktan bir tuğla söküp kafama vurmaya başladı. Kendimi kaybettim. Komşularım ve çocuğum yetişip beni ölümden kurtarmışlar, hastaneye götürmüşler, henüz kendime gelmekteyim. Kendimde olmadığımdan şahsi davacı olamamıştım.

NETİCE: Başım müthiş şekilde ağırmakta, hayati tehlike arz etmektedir.
Doktora sevkimi ve sanık hakkında cezai takibat yapılmasını saygı ile arz ederim.

12/10/2015
Seniha Al

"YETER LAN YETER SANA DEMEDİM Mİ BALKONDA OTURMAYACAKSIN ELE GÜNE ŞOV YAPMAYACAKSIN!! YÜZ DEFA UYARDIM SİZİ!"
Küçük kız babasının tüm mahallede yankılanan sesini duyar duymaz elindeki topu fırlattı ve koşarak eve girdi. Kalbi ağzında atıyor kulakları çınlıyordu.
Salona girdiği anda gördüğü görüntü küçük kızın tüm zerrelerinin acı içinde kıvranmasına sebep oldu.
O adam annesini saçlarından tutup küfürler savurarak karnına tekmeler atıyordu. Bu seferki diğer seferlerden beterdi. Bu sefer Azrail'in nefesi odanın içinde hissediliyordu.

Babasının annesinin üzerine sandalye ile vuracağını fark eden genç kız şoktan kilitlenen ayaklarını çözüp kendini aralarına atarak sandalyeyi tuttu.

Babası ona öfkeden kızarmış gözlerle baktı ve "Siktiğimin şırfıntı şeytanı!" Diye gürleyerek suratına okkalı bir tokat yapıştırdı. "Doğduğundan beri evimize güneş girmedi. Şeytan'nın dölü." Genç kız bu orantısız güçten nasibini alarak dengesini koruyamayıp yere kapaklandı. Kafası mermere çarparken yüzündeki sızı diz kapaklarının sızısına ağır basmıştı Dudağındaki kanı silerek ayağa kalkmaya çalıştı ama başarılı olamadı. Alnında yanaklarında dişlerinde öyle bir ağrı hissediyordu ki bir an oracıkta öleceğini hissetmişti. Gerçi doğduğundan beri hayatının her anında ölümün tatlı kollarına kavuşmayı diliyordu. Tabiki bunu her dilediğinde annesini hatırlıyor kalbi büyük bir suçluluk duygusuyla kaplanıyordu.

Kafasını çevirdiğinde babasının elinde gördüğü bıçağın parlaklığı adeta nefesini kesmişti. Bıçağın ucu annesine doğru yönelince adrenalin ve korkunun verdiği şok dalgası bütün ağrıya rağmen ayağa kalkmasını sağlamıştı.

"Geberip gideceksin. Kardeşin denen o şerefsiz itte artık seni benim elimden alamaz."

Zavallı kadın bilincini o kadar kaybetmişti ki kendini korumayı bırak parmağını kıpırdatacak gücü kalmamıştı. Tek elini uzattı. "A-Ahmet lütfen lü-lütfen sakin ol. Söz çıkmayacağım bir daha dışarı. Yalvarıyorum sana."

Adam tüm yalvarış ve yakarışları görmemezlikten gelerek elindeki bıçağı güçlü bir çekilde kadının karnına defalarca sapladığında gökyüzünde şimşekler çaktıran bir çığlık sesi duyuldu. Ses o kadar güçlüydü. Camları toz haline getirmişti. Bu ses küçük kıza aitti.
Küçük kız babası kanlar içinde yere düştüğünde kız hemen annesinin yanına koştu. Etraf kan gölü haline gelmişti.

EJDERHANIN PENÇESİNDE (Yeni)Where stories live. Discover now